Hz. İbrahim Allah’ın Kuran’da çok çeşitli konularda örnek gösterdiği bir peygamberdir. Son derece güçlü bir imana sahip olması, Allah’a çok büyük bir tevekkülünün olması ve büyük bir cesaretle inkarcılarla mücadele etmesi Hz. İbrahim’in çok önemli özellikleridir. Allah bir ayetinde Hz. İbrahim’in “tek başına bir ümmet” (Nahl Suresi, 120) olduğundan bahsetmiştir. Bu, bütün Müslümanların örnek alması gereken bir durumdur. Her Müslüman Hz. İbrahim’i kendine örnek alarak “tek başına bir ümmet” olabilecek, yani tek başına dahi olsa Kuran’ı yaşayabilecek ve insanlara da yaşatabilecek bir iman, cesaret ve kararlılığa sahip olmalıdır.
Hz. İbrahim’in Allah korkusundan kaynaklanan güçlü bir akılla birleşen cesareti pek çok ayette örnek verilmiştir. Kuran’da geçen bir kıssada İbrahim Peygamberin putları ilah edinen inkarcılara karşı akılcı bir cesaret gösterdiği anlatılmaktadır:
Doğrusu İbrahim de onun (soyunun) bir kolundandır. Hani o, Rabbine arınmış (selim) bir kalp ile gelmişti. Hani babasına ve kavmine demişti ki: “Sizler neye tapıyorsunuz? Birtakım uydurma yalanlar için mi Allah’tan başka ilahlar istiyorsunuz? Alemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?” Sonra yıldızlara bir göz attı. “Ben, doğrusu hastayım” dedi. Böylelikle arkalarını çevirip ondan kaçmaya başladılar. Bunun üzerine onların ilahlarına sokulup: “Yemek yemiyor musunuz?” dedi. “Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?” Derken onların üstüne yürüyüp sağ eliyle bir darbe indirdi. (Saffat Suresi, 83-93)
Ayetlerde bildirildiği gibi Hz. İbrahim tek başına bütün kavmini karşısına almış ve putların ilah olamayacağını, aksine onların insanlar tarafından yontulmuş tahtalardan başka şeyler olmadığını çok akılcı bir yöntemle onlara hissettirmiştir. O güne kadar putlara karşı çıkan hiç kimseye rastlamamış olan inkarcılar bu durum karşısında öfkeye kapılmışlar, onu cezalandırmak istemişlerdir:
Çok geçmeden (halkı) birbirine girmiş durumda kendisine yönelip geldiler. Dedi ki: “Yontmakta olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır.” Dediler ki: “Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın.” Böylelikle ona bir tuzak hazırlamak istediler. Oysa Biz, onları alçaltılmışlar kıldık. (İbrahim) Dedi ki: “Şüphesiz ben, Rabbime gidiciyim; O, beni hidayete erdirecektir.” (Saffat Suresi, 94-99)
Halkın öfkesine ve kendisine karşı gösterdiği düşmanlığa rağmen Hz. İbrahim onlara Allah’ın varlığını ve birliğini anlatmaya devam etmiş, üzerine düşen tebliğ görevini cesaretle yerine getirmiştir. Tüm varlıkların, hiddetle kendisine karşı çıkan kavmi de dahil tüm insanların Allah’ın kontrolünde olduğunu bilerek, Rabbimiz’e sonsuz güvenini gösteren güzel bir tavır sergilemiştir. Bütün bunlardan çok rahatsız olan kavmin önde gelenleri onu ateşe atmak istemişler, ancak Allah bir mucize gerçekleştirerek onu ateşten kurtarmıştır. Bu da, Allah’ın Kendi yolunda korkusuzca mücadele eden kullarına yardım vaadinin bir delilidir.
Başka ayetlerde de Hz. İbrahim’in Allah’a olan bağlılığını ifade edişi ve gösterdiği cesur mümin tavrı şöyle örnek verilmektedir:
Kavmi onunla çekişip-tartışmaya girdi. Dedi ki: “O beni doğru yola erdirmişken, siz benimle Allah konusunda çekişip-tartışmaya mı girişiyorsunuz? Sizin O’na şirk koştuklarınızdan ben korkmuyorum, ancak Allah’ın benim hakkımda bir şey dilemesi başka. Rabbim, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?” “Hem siz, Onun haklarında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koşmaktan korkmazken, ben nasıl sizin şirk koştuklarınızdan korkarım? Şu halde ‘güvenlik içinde olmak bakımından’ iki taraftan hangisi daha hak sahibidir? Eğer bilebilirseniz.” İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir. (Enam Suresi, 80-82)