Allah, çağlar boyunca tüm insanlara, kendilerine dini tebliğ etmesi, bilmediklerini bildirmesi, onları temizleyip arındırması için, Kendisi’nden bir rahmet olarak peygamberler göndermiştir. Peygamberleri diğer insanlardan farklı kılan, onların Allah’ın özel olarak görevlendirdiği, yani ‘seçtiği’ insanlar olmalarıdır. Bu nedenle peygamberler, müminler için çok ‘değerli’ insanlardır. Müminler Allah’a karşı içten bir bağlılığa sahip oldukları için, Allah’ın kendilerine bir ‘rahmet’ olarak gönderdiği peygamberlere karşı da derin bir sevgi ve saygı duyar, onlara da güçlü bir sadakat ve bağlılık gösterirler. Peygamberlerle ilgili konuşmalarında ve davranışlarında çok sevgi dolu ve saygılı bir üslup kullanırlar.

Ayrıca müminler, Allah’ın elçilerine iman edip sadakat göstermenin, Allah’ın bir emri olduğunu da bilirler. Peygamberler, Allah’ın dinini tebliğ eden ve iman edenlerin örnek aldıkları kimselerdir. Kendilerine verilen bu büyük sorumluluk peygamberlerin imanlarının çok üstün ve güçlü olduğunu gösterir. Bundan dolayı müminlerin, Allah’ın elçisine sadık kalmaları, onun tavsiyelerine uymaları, onlara büyük bir kazanç sağlar. Allah Kuran’da, Allah’a ve O’nun Resulüne uyan kimselerin ahirette üstün bir karşılık göreceklerini bildirmiştir:

Allah’a ve O’nun Resulüne iman edenler; işte onlar Rableri Katında sıddıklar ve şehitler (veya şahitler)lerdir. Onların ecirleri ve nurları vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem halkıdır. (Hadid Suresi, 19)

Bir diğer ayette ise Allah, Peygamberimiz (sav)’e sadık kalarak O’nun yolunu izleyen kimseleri şöyle müjdelemektedir:

Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. (Araf Suresi, 157)

Allah’ın Resulüne sadık olan, O’nun yolunu izleyen müminler, dünyada büyük bir rahatlığa ve huzura kavuşacaklardır. Bu da onların gücüne güç, imanlarına iman katıp artıracak ve -Allah’ın izniyle- Allah’ın rahmetini ve cennetini kazanmalarına vesile olacaktır.

Peygambere İtaat Ederler

İman edenlerin peygamberlere olan sadakatlerinin en önemli göstergelerinden biri, onların Allah’ın elçileri olduğunu bilerek, sözlerine en güzel şekilde itaat etmeleridir. Allah Kuran’ın pek çok ayetiyle inanan kimseleri peygamberlere itaat etmeye çağırmıştır. Peygamberler ise tarihin her döneminde, yaşadıkları toplumları Allah’a ve kendilerine itaat etmeye davet etmiş, dünyada ve ahirette kurtuluşlarının ancak bu ahlakı göstermeleriyle mümkün olacağını hatırlatmışlardır.

Müminlerin Allah’a ve elçilerine karşı itaatli bir şekilde hareket etmeleri, onların Allah’a karşı olan sadakatlerinin doğal bir sonucudur. Allah müminlerin, elçilerin hükümleri karşısında, Allah’a olan teslimiyetlerini şu şekilde dile getirdiklerini bildirmektedir:

Aralarında hükmetmesi için, Allah’a ve elçisine çağrıldıkları zaman mümin olanların sözü: “İşittik ve itaat ettik” demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır. (Nur Suresi, 51)

Dolayısıyla ancak samimi bir sadakat ile yaşanabilen bir davranış olan itaat de, yine sadece müminlerin gösterebilecekleri bir tavırdır. Allah Kuran’ın pek çok ayetinde itaatin önemini ve bu ahlakın müminlere kazandıracağı güzellikleri haber vermiştir. “Allah’a ve elçisine itaat edin, ki merhamet olunasınız.” (Al-i İmran Suresi, 132) ayetiyle Allah, elçilere olan itaatin, müminlere Allah’ın merhametini kazandıracağını bildirmiştir. Bu nedenle müminler bu konuya çok önem verirler. Allah’ın “De ki: “Allah’a ve elçisine itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah kafirleri sevmez.” (Al-i İmran Suresi, 32) ayetiyle bildirdiği gibi, bunun kendilerine Allah’ın rızasını kazandıracak bir tavır olduğunu bilerek bu konuya büyük bir titizlik gösterirler.

Allah Kuran’da, müminlerin elçilere olan sadakatlerini ve itaat konusundaki kararlılıklarını şöyle bildirmektedir:

Müminler o kimselerdir ki, Allah’a ve Resulüne iman ederler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, O’ndan izin alıncaya kadar bırakıp-gitmeyenlerdir. Gerçekten senden izin alanlar, işte onlar Allah’a ve elçisine iman edenlerdir. Böylelikle, senden bazı işleri için izin istedikleri zaman, dilediklerine izin ver ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir. (Nur Suresi, 62)

Allah’ın ayette dikkat çektiği gibi, müminlerin Allah’ın Resulünden izin almadan bir işe girişmemeleri, O’na karşı duydukları içten bağlılığın ve sadakatin açık göstergelerinden biridir. Müminlerin göstermiş oldukları bu teslimiyetli tavır, onların Peygamberimiz (sav)’in sözlerine ve O’nun vereceği hükme ne kadar önem verdiklerini ve O’nun herhangi bir konuda yaptığı çağrıya hemen itaat ettiklerini göstermektedir. Allah, diğer bir Kuran ayetinde, müminlere Peygamberimiz (sav)in, kendilerine ‘hayat verecek’ şeylere yaptığı çağrılara icabet etmelerini şöyle öğütlemiştir:

Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Resulüne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O’na götürülüp toplanacaksınız. (Enfal Suresi, 24)

Allah’ın elçilerine itaat, müminlere dünyada ve ahirette büyük yararlar sağlayan ve onları çeşitli hayırlara ulaştıran önemli bir ibadettir. Peygamberimiz (sav)’in “Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Resulünün sünneti” hadis-i şeriflerinde de bildirdiği gibi, Müslümanların en önemli iki yol göstericisi Kuran ve Peygamber Efendimizin sünnetidir. (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 328).

Günümüzde Peygamberimiz (sav)’e itaat ise, O’nun ahlakını en güzel şekilde örnek alıp uygulamak ve O’nun yolunu izlemekle mümkün olacaktır.