Kararlılık, herhangi bir amaca ulaşmak için, hiçbir engel ve zorluk tanımadan, azimli bir şekilde çaba harcayıp, yapılması gerekenleri tam olarak yerine getirmektir. Bu anlamda kararlılık, müminlerin hayatları boyunca ihtiyaç duydukları ve kendilerine Allah’ın rızasını kazandıran çok önemli bir ahlak özelliğidir. Allah, aşağıdaki ayet ile müminleri, ibadetlerinde kararlı davranmaları konusunda uyarmıştır:
Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O’na ibadet et ve O’na ibadette kararlı ol. Hiç O’nun adaşı olan birini biliyor musun? (Meryem Suresi, 65)
Allah, Kuran’da, Kendisi’ne inanan salih müminlerin hayatları boyunca uymaları gereken tüm emir ve yasakları bildirmiş ve dünya hayatında yaşamaları gereken imani olgunluğu ve ahlak özelliklerini onlara açıklamıştır. Her Müslüman, Kuran’dan sorumlu olduğunu ve Allah’ın rızasını kazanmanın önemini bildiği için, Allah’ın kendisine indirdiği tüm emir ve yasaklara uyar ve bu dünyada cennete layık olabilecek bir ahlaka ulaşmaya çabalar. Müminler, Allah’a en güzel şekilde kulluk eder ve Allah’ın razı olacağı umulan düşünce ve davranışlarda bulunurlar.
Allah Kuran’ın pek çok ayetinde müminlerin yapmaları gereken ibadetleri anlatmıştır. Müminler bu konuda hiçbir gevşeklik göstermezler. Tüm ibadetlerini severek ve isteyerek en güzel şekilde yerine getirirler. Allah, müminlerin bu konudaki kararlılıklarını Kuran’da şöyle haber vermiştir:
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ‘tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (Nur Suresi, 37)
Müminler Allah’ın, “Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah’a ulaşmaz, ancak O’na sizden takva ulaşır. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirmiştir; O’nun size hidayet vermesine karşılık Allah’ı tekbir etmeniz için. Güzellikte bulunanlara müjde ver.” (Hac Suresi, 37) ayetiyle bildirdiği gibi, yaptıkları bu ibadetleri Allah Katında asıl olarak değerli kılacak olanın, kalplerinde taşıdıkları niyetleri olduğunu bilirler. Bu nedenle de ihlas ve samimiyetle hareket etmeye büyük özen gösterirler.
Müminler ibadetlerindeki bu kararlılığı, Allah’ın hoşnut olduğu ve ayetlerle tarif ettiği üstün ahlaka kavuşmak için de gösterirler. Müminlerin bu yönde gösterdikleri çaba ve kararlılık, güzel ahlakı yaşayabilmek için nefislerine karşı verdikleri samimi mücadeleden de anlaşılır.
Allah, dünya hayatındaki imtihanın bir gereği olarak insana iki yol göstermiştir: iyi yol ve kötü yol. Müminler hayatları boyunca güzel bir ahlak gösterebilmek için, nefislerindeki bu kötü yola sapmaktan sakınırlar. Örneğin mümin öfkelenilecek bir durumla karşılaştığında kararlı bir şekilde öfkesini yener ve bağışlayıcı bir tavır gösterir. Kibirli bir kimseyle karşılaştığında, ona kibirli bir şekilde karşılık vermez; kararlılık gösterir ve tevazusunu korur. Rabbimiz Kuran’da, “… Nefisler ise ‘kıskançlığa ve bencil tutkulara’ hazır (elverişli) kılınmıştır…” (Nisa Suresi, 128) şeklinde buyurmuş, nefsimizin bencil tutkularına karşı dikkatli olmamızı ve güzel ahlakta kararlılık göstermemizi emretmiştir. Allah’ın bildirdiği ahlakı yaşayan insan, cömert, paylaşmayı seven ve kendinden çok diğer insanları düşünen biri haline gelir. Her koşulda kararlılığını korur ve çevresindeki insanlara her zaman için ‘sözün en güzelini’ söyler.
Müminler Kuran ahlakına büyük bir saygı ile bağlıdırlar. Hayatları zorluk ve sıkıntılar içinde geçse de, bolluk ve refah içinde yaşasalar da, Kuran ahlakından hiçbir şekilde taviz vermezler. Allah’ın Kuran’da, “Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: “Biz Allah’a ait (kullar)ız ve şüphesiz O’na dönücüleriz.” (Bakara Suresi, 156) ayetiyle bildirdiği gibi, Allah’a olan bağlılıklarını ve teslimiyetlerini hiçbir zaman için kaybetmezler. Müminlerin bu şekilde hareket etmeleri onlara güçlü bir kişilik kazandırdığı gibi, onları imani açıdan da olgunlaştırır. Allah Kuran’da iman edenlerin bu üstün ahlakını ve Allah’a karşı olan sadakat ve teslimiyetlerini şöyle övmektedir:
İyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim’in dinine uyandan daha güzel din’li kimdir? Allah, İbrahim’i dost edinmiştir. (Nisa Suresi, 125)
Allah Kuran’da, dinine teslim olan Hz. İbrahim’i övmüş ve onu dost edindiğini bildirmiştir. Allah müminlerin her şartta değişmeyen teslimiyetli tavırlarını ve Kendisi’ne olan bağlılıklarını Kuran’da şöyle haber vermiştir:
Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, marufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir. (Hac Suresi, 41)
Müminlerin Kuran ahlakını yaşamaktaki kararlılıklarını gösteren bir diğer özellikleri de, Allah’ın rızasını kazanma çabalarında süreklilik göstermeleridir. Müminler sürekli olarak Allah’ın rızasını kazanmayı düşünür, bunun için salih amellerde bulunurlar. Allah’ın sevdiği ve rahmet ettiği bir kul olabilmeyi içten arzu ederler. Hayatları boyunca Allah’ı vekil tutar, din ahlakını katıksızca Allah’a halis kılarak yaşarlar. Müminlerin hiçbir gevşekliğe kapılmadan, sürekli olarak imanlarını güçlendirmeye çalışmaları, Allah’a duydukları sadakatin onlara sağlam bir kararlılık kazandırdığını göstermektedir.