Kimi insanlar çok sakin ve düzenli bir hayatları olsun isterler. Ani ve sürpriz gelişmelerle karşılaşmadan, büyük iniş çıkışlar yaşamadan, hayatlarının sonuna kadar alıştıkları gibi bir yaşam sürmeyi hayal ederler.
Söz konusu kişilerin bu tercihlerinin sebebi ise, elbetteki kendileri için en iyi olanın bu olduğunu zannetmelerindendir. Hayatları ne kadar tekdüze ve ne kadar sakin olursa, alıştıkları düzen ne kadar az bozulursa, o kadar mutlu olacaklarını sanırlar.
Oysa ki bu her zaman için insana fayda getirecek bir istek değildir. Bazen insanın hayatındaki düzgünlükler, yaşam tarzındaki sabitlikler, kişiye umduğu faydayı sağlamaz. Tam tersine, bu kimse için asıl kazançlı olan, hayatındaki ani gelişmeler, sürpriz olaylar, büyük inişler ve çıkışlar olur.
İnsan sınırlı bir akla sahip olduğu için, kendisine asıl fayda sağlayacak olan şeyin gerçekte ne olduğunu bilemez. Ama Allah sonsuz akıl sahibidir. Ve Allah, dünya hayatındaki iniş çıkışları, kimi zaman zorluk, sıkıntı, yokluk veya hastalık gibi eksiklikleri, kimi zaman da nimet artışlarını büyük hikmetlerle yaratmaktadır.
İnsan ruhu, sakinliği, alıştığı gibi yaşamayı, büyük sürprizlerle karşılaşmadan, beklentileri doğrultusunda yaşamayı sever. Elbette bu şartların insana sağladığı belirli bir konfor, huzur ve rahatlık vardır. Ancak sakinliğin, durağanlığın, tekdüzeliğin ve rutin bir hayat tarzı içerisinde yaşamanın zararları da vardır.
İnsanın alışkanlıklarının dışına çıkmadan yaşamak istemesinin altındaki en önemli sebeplerden biri, bu durumda kişinin zekasını, aklını, vicdanını, iradesini olabilecek en minimum düzeyde kullanma ihtiyacı oluşmasıdır. Böyle bir yaşam tarzında insan, kafa kullanmadan, risk almadan, deneyip yanılmadan, ezberlediği ve defalarca test edip onayladığı kurallar içerisinde, en az hata yapacak şekilde yaşama imkanı elde etmiş olur.
İnsanın hayatında meydana gelen ani değişiklikler, sürpriz gelişmeler, beklenmedik düşüşler ya da çıkışlar ise, insanın aklını maksimum derecede kullanmasını gerektiren durumlardır. Hızlı ve seri şekilde kafa kullanmak, ani ve akılcı kararlar almak, şartların değişmesi için gereken tedbirleri bulup uygulamak, risk alıp cesur ve kararlı davranmak, hayati girişimlerde bulunabilmek bu tür durumlarda neredeyse zaruri birer ihtiyaç halini alır. Normal akla sahip bir insanın- zorluk ve sıkıntılar karşısında, umursuz, sakin ve ilgisiz bir tavrı olması genelde mümkün olmaz. Kişi, ister istemez, içerisinde bulunduğu durumdan; yüzleştiği maddi ya da manevi zorluklardan kurtulmanın yollarını aramaya başlar.
İşte o anda pek çok insan belki çok önemli bir gerçeğin farkına varmaz. Ancak içerisinde bulunduğu zor şartlar; düzenini bozan, alışkanlıklarını terk etmesine sebep olan, onu yaşadığı sakin hayattan uzaklaştıran ani gelişmeler, aslında onun için yaratılmış çok büyük nimetlerdir.
Çünkü insan ruhu kendi haline bırakıldığında, kendi kendine gelişecek bir yapıda değildir. Gerçekten sabırla, iradeyle emek verildiğinde bir ilerleme kaydedebilir.
İşte Allah’ın bir insanın hayatında yarattığı sürprizler, ani düşüşler, sürpriz yükselmeler, zaruri değişiklikler, insanın çok hızlı ilerleme kaydedebilmesinin çok önemli ve etkili bir yoludur. İnsan kendini ne kadar eğitmek ve geliştirmek istese de, kendi kendine hayatında böyle beklenmedik değişiklikler oluşturamaz. Ama bu tür şartlarda oluşan doğal zorlanma, kişiyi, gücünü en üst noktasına kadar kullanmaya adeta mecbur eder. Dolayısıyla -o an için kişinin nefsinin o kadar hoşuna gitmese ya da gerçekten çok zorluk çekse bile- karşısına çıkan bu olaylar onun için büyük birer nimete dönüşür.
İnsan kişiliği içten ya da dıştan kararlı bir baskıyla karşılaşmadığı sürece çok zor değişir. Bir insanın böyle bir değişiklik yapabilmesi için çok ciddi bir irade göstermesi gerekir. Ciddi şekilde vicdan ve akıl kullanması; çok dirençli ve sabırlı olması gerekir. İşte Allah’ın –imtihanın bir gereği olarak- hayat içerisinde yarattığı değişiklikler, insana bu konuda büyük bir kolaylık sağlar. İnsanın kişiliğinde hızlı değişmeler ve gelişmeler yaşamasına vesile olur.
Bu nedenle insanın, hayatında hep alıştığı şeyleri aramak ve eksiklikler olduğunda bundan rahatsız olmak yerine, Allah’ın yarattığı değişikliklerde hayır ve hikmet görmesi; bunlardaki güzellikleri yakalamaya çalışması gerekir.
Örneğin bir insan işine, akrabalarına, dostlarına ya da okuluna çok yakın bir semtte oturur ve kurduğu bu mükemmel düzenden ve bunun kendisine sağladığı kolaylık ve konforlardan dolayı da çok mutludur. Ani bir zaruret sonucunda buradan taşınmak zorunda kaldığında, pek çok konuda alıştığı konforu kaybedeceği ve çeşitli zorluklar yaşayacağı için huzursuz olur. Halbuki yeni taşınacağı yer onun için özel yaratılmıştır. Orada kendisini bekleyen özel olaylar, yeni dostluklar, yeni gelişmeler vardır. Allah orada onu, “hiç ummadığı bir yerden rızıklandıracak, bereketlendirecek, geliştirecek ve nimetlendirecek olabilir”. Ya da bunun tam tersi olacak ve kişi daha önce hiç karşılaşmadığı zorluk ve sıkıntılarla yüzleşmek zorunda kalacak olabilir. Ama bu zorlanma sonucunda kişiliği gelişecek; eksik olduğu bir çok konuda kendini aşacak bir imkan bulacak ve yeni özellikler, yeni yetenekler kazanacak olabilir.
Ya da pek dışadönük ve konuşkan olmayan, insanlarla rahat iletişim kuramayan, rahat davranamayan bir kişi, çözümü kendi halinde yaşamakta ve gerekmedikçe kimseyle diyalog kurmamakta bulmuş olabilir. Ve kurduğu bu düzen içerisinde hem rahat ediyor hem de risk almaktan kurtuluyor olabilir. okulunda ya da işyerinde böyle bir kişiye insanlarla tek tek iletişim kurmasını gerektiren bir görev verildiğinde, o kişi sözde başına büyük bir felaket geldiğini düşünür. Gerçekten de bu, onun gibi bir insan için bir sorun ve zorluktur. Ama bu kişi, ancak böyle bir dayatma sonucunda kişiliğini değiştirmek zorunda kalacaktır. Kendi haline bırakılacak ve alıştığı sakin hayat şartlarına devam edecek olsa, hayatının sonuna kadar kendini değiştirmeyecek, konuşkan ve dışadönük bir insan olamayacak olabilir.
İşte insan bunların hiçbirini bilemez. Ama Allah hepsini ve herşeyi bilir. Ve insan için en güzelini yaratır. Kişinin Allah’a çok güvenmesi ve –her ne olursa olsun- dünyanın en büyük eksikliği, en büyük zorluğu da olsa, hepsinde binlerce hayır ve hikmet gizlendiğini bilmesi gerekir. Bu gerçeğin şuurunda olduğunda, Allah ona dünyadaki ve ahiretteki her şeyin en güzelini yaşatacağını vadetmiştir:
(Allah’tan) Sakınanlara: “Rabbiniz ne indirdi?” dendiğinde, “Hayır” dediler. Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (Nahl Suresi, 30)
… Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)