llah insanları dünya hayatında korku, mallarında ya da yaptıkları ticarette bir azalma, hastalık gibi konularla deneyecektir. İşte Kuran’da dikkat çekilen bu deneme konularından biri de “açlık ya da yoksulluk”tur.

Ancak bu noktada şunu belirtmek gerekir: Allah her insan için farklı bir imtihan ortamı yaratır. Bu nedenle Kuran’da bildirilen bu deneme konuları her insanın karşısına aynı şekilde ve aynı şartlar altında çıkmayabilir. Zaten imtihanın sırrı da burada gizlidir; Allah aynı konuyu insanlar için çok çeşitli şekillerde yaratır ve beklemedikleri bir yerden onları deneyebilir. Gerçekten iman edip tevekkül edenler, Kuran’da bildirilen bu zorluklar karşılarına her ne şekilde çıkarsa çıksın, hazırlıklı olurlar. Onları böyle bir duruma karşı hazırlıklı hale getiren ise, imanlarının ve Allah’a olan teslimiyetlerinin gücüdür.

İnkar edenlerin böyle durumlarda gösterdikleri tavırlar ise tevekkülden çok uzaktır. Hayatları boyunca dünyada karşılaştıkları sayısız nimeti kendilerine verenin Allah olduğunu unutur ve tüm bunlardan dolayı Rabbimize şükretmezler. Üstelik bu nimetlerden tek bir tanesi bile ellerinden alındığında hemen Allah’a karşı başkaldırıp nankörlük ederler. Din ahlakından uzak toplumlarda bunun örneklerine sıkça rastlamak mümkündür. Zengin bir insan herhangi bir sebeple elindekileri kaybedip yokluk içinde kaldığında, daha önce Allah’ın kendisine verdiği pek çok nimetten mahrum kalır. Bundan önce sahip olduğu evlerin, arabaların, kıyafetlerin, çeşit çeşit yiyeceklerin, içeceklerin Yüce Allah’tan birer lütuf olduğunu düşünmemiş, hepsini kendine ait zannetmiştir. Yokluk içine düştüğünde ise bu yanlış zannından dolayı nankör bir tutum sergiler. İçine düştüğü durumdan ders alıp yeniden nimet vermesi için Allah’a dua etmez. Tevekkülsüzlüğü nedeniyle Allah’ın kendisini denemek için yarattığı bu fırsatı yine kendi aleyhinde kullanmış olur.

Oysa tüm bu gerçeklerin farkında olup güzel bir sabır gösterenler, varlıkta da yoklukta da, tok iken de aç iken de kendilerine nimet veren Rabbimizden hoşnut olanlar, mutlaka Allah’ın rahmetiyle karşılık bulacaklardır. Allah bir ayetinde, “Rabbiniz şöyle buyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size artırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir.” (İbrahim Suresi, 7) sözleriyle şükreden kullarına nimetlerini artıracağını müjdelemiştir.

Kuran’da açlık ve yoksullukla imtihan edilen müminlerin durumu şöyle haber verilmiştir:

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır. (Bakara Suresi, 214)

Allah bu kimselerin dayanılmaz bir zorluk ve yoksullukla karşılaştıklarını ve Allah’ın yardımına sığındıklarını bildirmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki, sabredip böyle bir imtihanı -her ne olursa olsun- güzellikle karşılayanlara, Allah yardımının pek yakında olduğunu da müjdelemiştir. Çünkü Allah kullarını bir zorluk ile imtihan ederken onlara mutlaka bir de kolaylık yaratacağını vaat eder. “Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır.” (İnşirah Suresi, 5) ayetiyle haber verilen bu durum, müminlerin en zor anlarda bile Allah’ın verdikleriyle hoşnut olmalarını ve sabır göstermelerini sağlar.

Bunun en güzel örneklerinden birini Peygamberimiz (sav)’in yanındaki salih müminlerin tavırlarında görmek mümkündür. Allah’ın rızasını kazanabilmek amacıyla Allah yolunda susuzluk, yorgunluk ve dayanılmaz bir açlık çektiklerinde sabretmiş ve Peygamberimiz (sav)’le birlikte mücadeleye devam etmişlerdir. Dayanılmayacak kadar sıcak bir yer olan çöl ortamında Rabbimiz’in rızasını aramak için bu yorgunluğa, bitkinliğe, açlığa ve susuzluğa sabır gösteren müminlerin yaşadıkları üstün ahlakın kesin olarak karşılık bulacağı bir ayette şöyle bildirilmiştir:

Medine halkına ve çevresindeki bedevilere, Allah’ın elçisinden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz. Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, ‘dayanılmaz bir açlık’ (çekmeleri), kafirleri ‘kin ve öfkeyle ayaklandıracak’ bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez. (Tevbe Suresi,120)

Görüldüğü gibi, Allah müminlerin zorluklara karşı sabır göstermelerinin mutlaka karşılığının verileceğini, işledikleri hiçbir hayrın hesap günü göz ardı edilmeyeceğini haber vermektedir. Bir başka ayetinde de Allah Kendisi’ni, “Ki O, kendilerini açlıktan (kurtarıp) doyuran ve korkudan güvenliğe kavuşturandır.” (Kureyş Suresi, 4) hükmüyle tanıtarak müminlere üzerlerindeki rahmetini bildirmiştir.