İnsanlara yaşamları boyunca ihtiyaç duyabilecekleri her konuda gerekli tüm bilgileri Allah Kuran’da açıklamıştır. Dünya hayatının gerçek yüzünü, insanların yaratılış amaçlarını, güzel bir hayat yaşayabilmelerinin sırlarını, insan fıtratına en uygun olan ahlak anlayışını insanlara bildirmiştir. Kuran’da Allah’ın emrettiği hükümler kadın ve erkekler için geçerlidir. Bazı yobaz kesimlerin telkin etmeye çalıştığı kadın düşmanlığı ve kadına değer vermeme anlayışı ise asla Kuran’da yer almaz. Tam aksine Kuran’da Rabbimiz kadınları koruyan ve değer veren pek çok ayet indirmiştir.
* Yobazların çarpık mantıklarında kadın nasıl değerlendirilir?
* Kuran’da kadını koruma altına alan ayetler hangileridir?
* Sayın Adnan Oktar’ın kadınlarla ilgili önemli açıklamaları nelerdir?
Yobazlık, Allah’ın Kuran’da bildirdiği ve Peygamberimiz (sav)’in yaşadığı İslam’dan çok farklı bir anlayışı din gibi göstermeye çalışan bir sistemdir. İslam dini sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, neşeyi, estetiğe, sanata ve bilime önem vermeyi, kadına hak ettiği değeri göstermeyi, affedici olmayı kısaca güzel olan her şeyi emreder.
Yobazlık ise, hurafelerle ve bidatlarla dolu bambaşka bir din ortaya koyar. Sevginin olmadığı, nefretin ve öfkenin hakim olduğu, temizliğe, sanata ve bilime karşı olan, neşenin ve güzelliklerin yasaklandığı, kadınlara ve çocuklara amansız bir öfke duyulan bu sistem, şeytanın insanları din ahlakından uzaklaştırmak için meydana getirdiği bir beladır.
Yobazlar insana değer vermez, canlı hiçbir varlığa önem vermezler. Ruhlarında hiçbir inceliğe, şefkate ve merhamete yer yoktur. Bütün bunların sonucu olarak yobaz, kadından da nefret eder. Yobazların başlıca özelliklerinden biri de kadın düşmanı olmalarıdır. Kadına üçüncü sınıf muamelesi yapmak yobazlığın ana özelliğidir.
Yobaz zihniyetinde kadını baskı altına alma, saygı ve sevgi duymama, değer vermeme vardır. Yobazlar kadınları, kendilerince sadece temizlik yapan, hizmet eden, ikinci sınıf bir varlık olarak görürler. Hatta kadının kişiliğinin, ahlaki özellikleri ve yeteneklerinin, fiziksel yapısıyla orantılı olarak daha sınırlı olduğuna inanılır. Örneğin toplumda “erkek işi” ya da “kadın işi” diye ayırt edilen konular vardır. Elbette ki fiziki güçleri ve yapıları bakımından bir kadının yapabilecekleriyle bir erkeğin yapabileceği işler birbirinden farklıdır. Ancak bu ayrım kadının akıl ve beceri yönünden de daha güçsüz olması anlamına gelmez. Günümüzde kadınlar pek çok alandaki bilgi ve becerileriyle bu ön yargının geçersizliğini ortaya koymaktadırlar.
Kuran’da Kadın ve Erkek Eşittir
Kadının toplumdaki yeri konusunda, dünyanın hemen her ülkesinde asırlardan bu yana tartışmalar sürmektedir. Kadının toplumdaki statüsü, aile hayatındaki önemi, iş hayatında yer alıp alamayacağı gibi birtakım sosyal konular yıllardır dünya gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Oysa bir Müslüman için, kadının toplumdaki yeri çok önemlidir ve gerçek İslam ahlakının benimsendiği bir toplumda böyle bir tartışmanın yaşanması mümkün değildir. Çünkü İslam’da kadın ile erkek eşittir.
Kadın ve erkek elbette ki fiziksel anlamda birbirlerinden farklı yapılara sahiptirler. Ancak kadının fiziksel olarak, erkeğe oranla daha güçsüz olması, onun toplum içerisinde erkekten daha az değer görmesi için geçerli bir sebep değildir.
İslam ahlakına göre, asıl önemli olan bir insanın kadın ya da erkek olması değil, kişinin Allah’a derin bir iman ve Allah korkusuyla bağlanmış olmasıdır. Allah’ın emir ve yasaklarına titizlikle uyması, Kuran ahlakını en güzel şekilde yaşamaya çalışmasıdır. Allah Katında asıl değer görecek olan kişinin bu özellikleri olacaktır. Allah Kuran’da kadın olsun erkek olsun iman eden bir kimsenin sahip olması gereken özellikleri çok detaylı olarak açıklamıştır.
Kuran’da Kadın ve Erkeğe Aynı Şekilde Hitap Edilir
Kuran ayetlerinin geneline bakıldığında, Allah’ın kadın ve erkeğe ortak bir hitap şekli kullandığı görülmektedir. Daha önce de detaylı olarak üzerinde durulduğu gibi, Allah Kuran’da bir kişinin genç, yaşlı, kadın ya da erkek olmasının değil, samimi bir kalple iman etmesinin önemli olduğunu bildirmektedir. Bu doğrultuda Allah Kuran ayetlerinde kadına ve erkeğe bir arada hitap etmekte ve her ikisinin de aynı sorumluluklara sahip olduklarını hatırlatmaktadır. Kuran’da bu şekilde pek çok ayet yer almaktadır.
Allah Kuran’da, “Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir ‘çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar’ bile haksızlığa uğramayacaklardır.” (Nisa Suresi, 124) ayetinde, samimi iman ettiği sürece, kişinin kadın ya da erkek olmasının hiçbir öneminin olmadığını bildirmiş, iman edenlerin hiçbir haksızlığa uğramaksızın, mutlaka Allah’ın rahmeti ve cenneti ile karşılık göreceğini haber vermiştir.
Kadınlar hakkında on yıllardır süregelen tartışmaların kökeninde de yobazların yanlış bakış açıları vardır. Günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde şiddete ve kötü muameleye maruz kalan, işsiz, bakıma muhtaç, yaşlılar evine terk edilmiş çok sayıda kadının bulunması söz konusu yanlış zihniyetin sonucudur. Bu toplumsal sorunun gerçek çözümü Kuran ahlakının yaşanmasındadır. Allah Kuran’ın pek çok ayeti ile kadını ve kadın haklarını koruma altına almış, toplumda kadınlara yöneltilen yanlış bakış açısını ortadan kaldırmış, kadına toplum içerisinde saygın bir yer kazandırmıştır. Rabbimiz Kuran’da insanlara Kendi Katında üstünlük ölçüsünün cinsiyet değil, Allah korkusu, iman, güzel ahlak, ihlas ve takva olduğunu bildirmiştir.
“Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.” (Hucurat Suresi, 13)
İnsanlar Arasındaki Tek Üstünlük Ölçüsü Takvadır
Yobazlar, Kuran’da olmayan şeyleri İslam dinine dahil etmeye çalışır, kendi hurafelerine uymayan hükümleri ve emirleri reddederler. Onlar için Kuran’ın sevgiyi, şefkati, kardeşliği, barışı öğütlemesi, Kuran’da tüm güzelliklerin övülmesi, sanatın, bilimin teşvik edilmesi, kadınlara öncelik verilmesi onların korunması büyük bir öfke sebebidir. Yobaz zihniyette her ne olursa olsun erkeğin üstün olduğuna inanılır. Ancak Allah’ın Kuran’da bildirdiği gibi, üstünlüğü kadın ya da erkek olmakta, fiziksel güçte ya da başka kıstasta aramak büyük bir yanılgıdır.
Allah bir ayette, “… Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Ben’den korkup-sakının.” (Bakara Suresi, 197) şeklinde buyurarak, insanlara dünyada elde edebilecekleri en hayırlı özelliğin takva olduğunu haber vermiştir yani Kuran’a göre insanlar arasındaki tek üstünlük ölçüsü takvadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hanımları Dünyanın Süsü Olarak Görmüş ve Onlara Çok Değer Vermiştir
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Allah’ın Kuran’da bildirdiği gibi kadınların toplum içerisinde korunup kollanmaları, ayrıca hak ettikleri saygı ve sevgiyi görmeleri için toplumsal alanda alınması gereken tedbirleri, Kuran ayetleri ve bizzat kendi uygulamaları ile tüm insanlara bildirmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Kuran ayetlerini hayata geçirerek uyguladığı tüm davranışlar, kadınların lehinedir ve kadınların zarara uğramalarını, ezilip yıpratılmalarını önleme amacı taşımaktadır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.)’in eşlerine ve ashabındaki hanımlara gösterdiği güzel davranış şekli tüm Müslümanların kadınlara olan bakış açılarını belirleyecek en güzel örnektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ilk zevcelerinden Hz. Hatice (r.a.) ve Hz. Sûde (r.a.), Hz. Aişe (r.a.), Hz. Hafsa (r.a.), Hz. Zeyneb (r.a.), Hz. Ümmü Seleme (r.a.), Hz. Cuveyriye (r.a.), Hz. Ümmü Habibe (r.a.), Hz. Safiye (r.a.), Hz. Meymune (r.a.) gibi isimleri zikredilen diğer hanımları da Peygamberimiz (s.a.v.)’in bu örnek tavırlarını çeşitli rivayetlerde aktarmışlardır.
Rivayetlerde Peygamberimiz (s.a.v.)’in hanımları ile oyunlar oynadığı, koşu yarışları yaptığı da belirtilir. Sahabeler, “PEYGAMBER (s.a.v.) HANIMLARIYLA EN FAZLA ŞAKALAŞAN KİŞİYDİ”; (Hasan B. Süfyan Müsnedi’nde aktarılmıştır; Huccetü’l İslam İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.105) sözleri ile Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in eşlerine olan ilgisini ve sevgisini belirtmişlerdir.
Ayrıca Hz. Aişe (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “HANIMLARINA KARŞI İNSANLARIN EN MÜLAYİM OLANI, EN KERİMİ, GÜLER YÜZLÜSÜ VE MÜTEBESSİM OLANI İDİ.” (G. Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 531/7) sözleri ile Müslümanların eşlerine ve tüm hanımlara göstermeleri gereken tavrı özetlemiştir.
KURAN’DA KADINA VERİLEN DEĞERİ BİLDİREN AYETLERDEN BAZILARI:
– Anneye Verilen Değer
“Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. “Hem Bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Bana’dır.”” (Lokman Suresi, 14)
– Evlilik Hayatında Kadına Verilen Değer
“Onda ‘sükun bulup durulmanız’ için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.”” (Rum Suresi, 21)
– Kadınlardan, Gönülleri Alınarak ve Hoşnut Bırakılarak Boşanılması
“Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah’ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah’ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitab’ı ve hikmeti anın. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah her şeyi bilendir.” (Bakara Suresi, 231)
– Kadınların, Boşandıktan Sonra Maddi Olarak Güvence Altına Alınması
“(Kocası tarafından) Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)ları vardır. Bu, sakınanlar üzerinde bir hak (borç) tır.” (Bakara Suresi, 241)
– Kadına Verilen Malların Boşandıktan Sonra Geri Alınmaması
“Bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiçbir şey almayın. Ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız? Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı.”” (Nisa Suresi, 20-21)
– Boşandıktan Sonra Kadınların Barınmalarının Sağlanması
“(Boşadığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara ‘darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla’ zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam’a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir.” (Talak Suresi, 6)
– Kadına Zorla Mirasçı Olunmaması
“Ey iman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız helal değildir. Apaçık olan ‘çirkin bir hayasızlık’ yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gidermeniz (kendinize almanız) için onlara baskı yapmanız da (helal değildir.) Onlarla güzellikle geçinin…”” (Nisa Suresi, 19)
– Yetim Kadınların Haklarının Korunma Altına Alınması
“Kadınlar konusunda senden fetva isterler. De ki: “Onlara ilişkin fetvayı size Allah veriyor. (Bu fetva,) Kendilerine yazılan (hakları veya miras)ı vermediğiniz ve kendilerini nikahlamayı istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size Kitap’ta okunmakta olanlardır. Hayır adına her ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir.” (Nisa Suresi, 127)
Kadınlar Allah’ın yarattığı çok mübarek ve muhterem varlıklardır. Allah onları, dünyanın en güzel süsü olarak yaratmıştır. Şeytan ise kadının düşmanıdır ve kadından nefret eder. Darwinisler, komünistler, faşistler ve yobazlar da kadından çok nefret ederler. Kendilerince kadını, “üçüncü sınıf” olarak görürler. Oysa kadınlar çok zeki, çok akıllı, ince düşünen, sanatçı ruhlu ve çok güzel varlıklardır. Kuran’da yobazlarla, münafıklarla, müşrik ve sahtekarlarla ilgili pek çok ayet vardır. Fakat gerek Kuran’da gerekse Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerinde yobazların Kuran ve hadislere dayandırdıkları kadınlara yönelik aşağılayıcı sözlere ve hurafelere yer yoktur. Unutulmamalıdır ki, her toplumun kötüsü olur, kadınların da kötüsü, Kuran’da münafikat olarak tanımlanır ve ahirette tıpkı münafık erkekler gibi ceza görecekleri bildirilir. Ancak yobazların kadınların hepsini kötüleyen, büyük kısmının cehenneme gideceğini bildirdiği sözleri tam bir hurafedir ve bu kişiler Allah’ın adını kullanarak yalan söylemektedir.
Sayın Adnan Oktar, Kadınların Dünyanın Süsü Olduğunu Anlatıyor
ADNAN OKTAR: Pırıl pırıl, aydınlık, berrak bir kafaya ihtiyacımız var. Baskıda beyin gider, beyin fonksiyonları gider, neşesizlik gelir. Neşesizlik geldi mi, nasıl bilgisayarların elektriği gittiğinde bilgisayarlar bir işe yaramıyorsa insan da bir işe yaramaz. İnsanın hayat damarlarını koparır yobazlık. Neşeyi yasaklıyor, gülmeyi yasaklıyor. Adam gülecek, deşarj olacak. Niye yasaklıyorsun gülmesini, sana ne? Gülsün. Genç kızlara hayat hakkı yok, nefes aldırmıyorlar; öyle kanunlar koymuşlar ki. Kadın üçüncü sınıf varlık, insanlıktan çıkarılmış, şüpheli ve kuşkulu varlık olarak gösteriyorlar. Aslında Hristiyanların ve Musevilerin yobazlarında da var bu kafa. İşin doğrusu Musevilerin içindeki yobazlardan da çok etkilenmişler. Bugün baktım, inceledim hakikaten kaynak oradan geliyor biraz da.
Kadınlar son derece zeki ve tatlı varlıklar, çok şeker varlıklar. Nereden çıkarttın sen kendinin üstün olduğunu? Erkeklerde böyle bir şey var. Genç kız arkadaşları oluyor, illaki ondan akıllı olduğunu iddia ediyor. Kadınların akılsız olduğuna inanıyor. Yüzde yüz inanıyor. Halbuki avucunun içi gibi bilir, bir kadın bir erkeği çok iyi analiz eder, ama bir erkek bir kadını kolay kolay analiz edemez, kavrayamaz. Kadın bütün yönleriyle onu görür. Zaaflarını görür, eksikleri görür, aczini görür. Kadın üstün varlıktır, acayip zekidir kadınlar. Sanata, sevgiye, derinliğe, tutkuya çok yatkındır kadınlar. Kadındaki Allah’ın tecellisini insanların görmesi lazım. Eğer hak edilen değer verilirse kadın cennet varlığı gibidir, çok müthiş bir varlıktır. Dünyanın en güzel süsü kadındır. Kadın olağanüstü bir sevgi ve olağanüstü bir tutku gösterir, olağanüstü güzel ahlak gösterir, olağanüstü bir sanat gücü vardır hepsi ortaya çıkar. Ama üzersen iptal olur, çöker. Güzelliği de gider, sağlığı da gider çok nazik bir varlıktır. Onun için Allah “süs içinde yetiştirilen” diyor ayette, çiçek gibi, Kuran’da ona dikkat çekilmiş. Çok nazik varlıktır. Birçok insan da kaba davranır, hakaret eder, üstünlük taslar. Halbuki bir adam zeka üstünlüğü olduğunu iddia ederse, öyle bir iddiaya girerse, kadını ezmeye kalkarsa, kadın zaten kendisine saygısını kaybeder, ondan sonra da iptal olmuş olur. İptal olduğunda da bir işe yaramaz, Allah esirgesin, gücü gider. Onun için Müslümanın Müslümana iltifat etmesi, gönlünü alması, iyi, doğru, güzel yönünü vurgulaması önemlidir, sevgi göstermesi önemlidir, iltifat önemlidir. Hakikaten doğru olan, üstün yönlerini söylemesi lazım. Yobazlar, “İltifat etmeyin” diyorlar. İltifat etme, sevgi gösterme, gülme, etrafa bakma, konuşma; “öl” diyorsun, bir tek geriye kalan o oluyor, inşaAllah… (11 Haziran 2011 A9 Tv)
Sayın Adnan Oktar, “kadını baskı altına alma, saygı ve sevgi duymama, değer vermemeye” yönelik tavırların münafık, müşrik ve yobazların zihniyetinde olduğunu Kuran’da bütün sistemin kadını koruma üzerine kurulu olduğunu anlatıyor
ADNAN OKTAR: Bir kısım kişiler taassup ve baskının kadınları mutlu edeceğini düşünüyorlar. Mesela güvenmiyorlar kadınlara, “kadın evde olacak” diyorlar. Tamam, güzel. “Sakın pencere çarşıya bakmasın” diyor. Niye? “Ya oradan biriyle bağlantıya geçer, ya kendine dost edinirse” diyor. “O yüzden çarşıya bakan pencere olmaması gerekiyor” diyor. Bu garip aklın altında kadına güvensizlik ve potansiyel tehlike olarak görme düşüncesi yatıyor değil mi? Kız çocuklarını daha doğar doğmaz öldürmek müşrik ve münafıkların bir karakteridir. Münafıklarda müthiş bir kadın nefreti vardır. Ama sorsan onlara “Koruyorum” der. Nasıl koruyorsun? “Eve kapatıyorum, sokağa baktırmıyorum daha ne yapayım?” diyor. Onların kendine has klasik yöntemleri saymakla bitmez. Kendisini güvenilir görür. Peki sen de insansın o da insan. O da seni o zaman odanın içine kapatsın, değil mi? O da seni çarşıya baktırmasın. Olur mu öyle şey? Her şeyi erkek yanlısı yontma kafası var. Halbuki Kuran’da hep kadını savunan bir üslup kullanmıştır Cenab-ı Allah. Hep kadının lehinedir. Hep kadının korunması üstünedir ayetler. Yani bütün ağırlık erkeğin üstündedir Kuran’da. Yobaz sistemde ise bütün sistem erkeği korumaya yöneliktir. Kadını da ezmeye yöneliktir. Bundan sonra böyle bir şeye müsaade etmeyiz inşaAllah… (7 Eylül 2010 tarihli Gaziantep Olay TV ve Çay TV)