şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir…”
(Bakara Suresi, 269)
“Allah’a çağıran, salih amelde bulunan ve: “Gerçekten ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir?” (Fussilet Suresi, 33)
Konuşma Üslubu Nasıl Olmalıdır?
İnsanlar yaratılışları gereği, yumuşak bir tonda, başkalarını rahatsız etmeyen, incitici olmayan, alçak gönüllü bir üslupta yapılan sohbetlerden büyük bir zevk alırlar. İki tarafın fikirleri aynı doğrultuda olmasa dahi, uzlaşmacı ve saygılı bir üslupla yapılan sohbet karşı tarafta daima olumlu bir etki uyandırır, kalbi teskin eder, kalıcı dostluklara zemin oluşturur. Yüce Rabbimiz’in Kuran ayetlerinde bildirdiği konuşma ve ahlak özellikleri samimi olarak uygulandığında ise, yapılan sohbet kalplerde çok daha güzel ve derin bir etki oluşturur.
Hikmete dayalı bu konuşma şeklini, Yüce Allah Kuran’da “Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.”(Bakara Suresi, 269) ayeti ile haber vermiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) de bir hadis-i şeriflerinde bu konuya şu şekilde değinmiştir:
İbn-u Ömer Radıyallahu anhümâ anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Allah’ın zikri dışında kelamı çok yapmayın. Zira, Allah’ın zikri dışında çok kelam, kalbe kasvet (katılık) verir. Şunu bilin ki, insanların Allah’a en uzak olanı kalbi katı olanlardır.”” (Tirmizi, Zühd 62, (2413). (5891)
Kuran Ahlakına Göre Sohbet Adabında Sakınılması Gerekenler
* Nefsini Ön Plana Çıkartacak Konuşmalardan Kaçınmak
Pek çok sohbet ortamında insanların konuşana kulak vermemeleri, birbirlerinin sözünü dinlememeleri, aynı anda tartışır şekilde konuşmaları alışılmış davranışlardır. Özellikle televizyonlardaki bazı tartışma programlarında bunun örneklerine sıkça rastlanır. Her biri kendi dalında uzmanlaşmış kimseler bile kimi zaman nezaketten ve saygıdan tamamen uzak bir üslup sergileyebilmektedirler. Bu gibi kişiler, birbirlerinin anlattıklarından istifade etmek yerine, kibirli bir üslupla kendi sözlerini dinletip kabul ettirmeye çalışırlar.
Müslümanların ise kendilerini ön plana çıkarmak, öne geçip üste çıkmak, son sözü söylemek gibi nefsani amaçları yoktur. Bu nedenle üslupları itidalli ve sakindir. Kuran ahlakından kaynaklanan nezaket anlayışları gereği önceliği her zaman birbirlerine tanır, birbirlerinin anlattıklarından en iyi şekilde istifade etmeye çalışırlar.
* Gereksiz Konuşmalardan Kaçınmak
Konuşmacı kimi zaman sırf bir konuda ne kadar derin bilgiye sahip olduğunu ortaya koyabilmek için, dinleyenlerin hiçbir şekilde işine yaramayacak pek çok gereksiz konuşma yapar. Kimi zaman da kısa birkaç cümleyle anlatabileceği bir konuyu, iki-üç saatlik bir konuşmanın içinde boğar. Bu gibi konuşmalar, karşıdaki kişinin kalbinde istenen etkiyi uyandırmadığı gibi aynı zamanda da onu sıkar. Hiç kimse böyle insanları dinlemekten hoşlanmaz.
Lafı uzatarak karşı tarafta rahatsızlık oluşturmamak, bir sohbet sırasında çok dikkat edilmesi gereken hususların başında gelmektedir. Özellikle de tek bir kişinin sözü alıp, hiç durmaksızın konuşması, diğer kişilere söz vermeyerek sohbeti tek kişilik bir konferansa dönüştürmesi, Müslümanların samimi sohbet adaplarına uymayan bir davranıştır.
Oysa iman eden bir insan, bir konuyu olabilecek en açık ve anlaşılır, en özlü, etkileyici ve karşı tarafa fayda sağlayacak bir üslup ile anlatır. Konuşmada daima hikmetin esas olduğunu bilerek hareket eder.
* Dedikodudan ve Arkadan Konuşmaktan Kaçınmak
Dedikodu, arkadan konuşmak ve kaş göz hareketleriyle alay etmek de Kuran ahlakında yeri olmayan davranışlardır. Tüm bunlar Kuran ahlakından uzak insanlara ait özelliklerdir ve kişilerin konuşmalarını, tavırlarını kalitesizleştiren, basitliğe yönelten tavırlardır. Bu gibi insanlar, çevrelerindeki kişilerde gördükleri kusurları, eksiklikleri onlara uygun bir şekilde iletip bunları düzeltmelerine vesile olmaktansa arkalarından konuşmayı tercih ederler. Oysa Allah Kuran’ın “Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline” (Hümeze Suresi, 1) ayetiyle insanlara bu tarz davranışları yasaklamıştır. Tüm bunlardan sakınıp Kuran ahlakıyla hareket etmek, kişinin üslubuna ve tavırlarına üstün bir kalite kazandıracaktır.
Sohbetin Hikmetli Olması İçin Nasıl Bir Üslup Kullanılmalıdır?
* Samimi Bir Üslupla Konuşmak
Samimi konuşma, kişinin içindeki samimi duygularını konuşmalarına aktarmasıdır. Samimi konuşan bir insanın en önemli özelliklerinden biri, konuşmalarına özel bir şekil vermeye çalışmadan, Allah’a sığınarak, samimi olmaya niyet ederek konuşmasıdır. İnsanlar üzerinde en etkili olan konuşma şekli de, bu konuşma tarzıdır. Çünkü insan fıtrat olarak, samimiyetten etkilenecek şekilde yaratılmıştır.
En önemlisi de samimi konuşma; insanı, inanmadığı, desteklemediği ve hatta karşı çıktığı bir fikrin dahi haklı yönlerini görmeye ve dinlediklerini tarafsız bir biçimde değerlendirmeye yöneltir. Kişiyi samimi düşünmeye ve samimi değerlendirmeye teşvik eder.
* İtidalli Bir Ses Tonu Kullanmak
Sohbet esnasında yapılan bir başka önemli hata da, kullanılan ses tonudur. Bazı kişiler kendilerini haklı göstermek, karşı tarafı yıldırmak, ikna etmek veya susturup üste çıkmak için bağırmaya yakın bir ses tonu ile konuşurlar. Oysa Müslümanların ses tonu itidallidir. Allah Kuran’da bu konuyu müminlere, Hz. Lokman’ın oğluna verdiği bir öğüdü bildirerek hatırlatmıştır:
Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir. (Lokman Suresi, 19)
Değerli İslam alimlerimizden Mehmet Zahid Kotku da eserlerinde bu konuya şu şekilde yer vermiştir:
“Kat’iyyen sert konuşma ve çok da konuşma, yüksek sesle hele hiç konuşma, gayet mülayim ve tatlı konuşmaya dikkat et’…” (Zahit Kotku, Tasavvufi Ahlak, cilt 3, s. 66)
* Ölçülü, Nezaketli ve Saygılı Bir Üslup Kullanmak
Müminler güzel ahlaklarının bir gereği olarak konuşmalarında son derece ‘ölçülü ve saygılı’ bir üslup kullanırlar. Karşılarındaki kişinin yaşı, kültür düzeyi, zeka ya da akıl seviyesi, zengin ya da fakir olması onların bu üslubunu değiştirmez. Rabbimiz’in Kuran’da bildirdiği “…Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.” (Yusuf Suresi, 76) ayeti gereği örnek bir tevazuya sahip oldukları için, karşılarındaki kişilerin düşüncelerine değer verirler.