İnsan gerçekte hiçbir şeye gücü yetmeyen bir varlıktır. Tüm varlıklara olduğu gibi, insana da herşeyi yaptıran ve herşeyi yaratan yalnızca Allah’tır. Bu anlamda insanın, bir konudan bahsederken, “benim buna gücüm yetmez” demesi doğrudur. Ama aynı ifadeyi farklı bir mantıkla kullanmak ve bunun da dine uygun olduğunu savunmak çok büyük bir samimiyetsizlik olur. Örneğin bir insandan güzel bir ahlak göstermesi istendiğinde, bu kişinin, “benim kendime ait müstakil bir gücüm yok, bu yüzden benim buna gücüm yetmez” demesi, dindar ve samimi bir insanın yapacağı bir konuşma değildir. Bu kişi, dinin temelindeki bazı gerçekleri kendince kullanabileceğini düşünerek, bu ahlakı yaşamaktan kaçınmaya çalışmaktadır.
Oysa ki mümin dünya hayatında imtihan olmaktadır. Elbetteki insanın hiçbir gücü yoktur ve herşeyi yaratan Allah’tır. Ancak Allah, insana doğruyu yanlıştan ayırabilecek, her konuda muhakeme yapabilecek, iyi, güzel ve doğru olanı seçebilecek bir vicdan vermiştir. İnsan Allah’a karşı olan aczini ve muhtaçlığını bilmelidir. Ama aynı zamanda da Allah’ın kendisine verdiği aklı, vicdanı ve yetenekleri kullanarak karşısına çıkan her konuda Allah’ın en razı olacağı ahlakı seçip yaşamakla sorumludur.
Dolayısıyla insan bir zorlukla ya da emek vermesi gereken bir konuyla karşılaştığında ancak, “Allah sonsuz güç sahibi, bense aciz bir varlığım; bu yüzden Allah dilemediği takdirde benim gücüm buna yetmez, Allah dilerse ben bunun üstesinden gelirim” derse ve bu inanç doğrultusunda hareket ederse bu doğru bir tavır olur. Mümin, Rabbimiz’in sonsuz kudreti karşısındaki aczini unutmaz ama Allah’ın dilemesi ve gücünü kullarında tecelli ettirmesiyle de her türlü zorluğu aşmaya güç yetirebileceğini de bilir.
Müminin, bu iman şuuruyla yaşaması son derece önemlidir. Aksi takdirde kişinin, kendisini Allah’tan ayrı müstakil bir güç olarak görmesi (Allah’ı tenzih ederiz); sahip olduğu yetenekleri, Allah’ın kendisine lütfettiği gücü ya da aynı şekilde bir güçsüzlük ya da acizlik varsa bunu da kendisinden sanması, dine uygun değildir. Çünkü Allah sonsuz güç sahibidir; herşeye kadirdir ve meydana gelen herşeyi yaratan yalnızca Allah’tır. Allah dilediğinde en imkansızı en kolay hale getirir; dilediği an, hiç olmayacak sanılan bir şeyi yaratır. Dolayısıyla bu gerçeklere iman eden bir kişinin üslubu da, mutlaka Allah’a güvendiğini, Allah’ın sonsuz gücüne inandığını ifade eder şekilde olmalıdır. “Kendisinin acz içinde olduğunu; ancak Allah’ın sonsuz güç sahibi olması sebebiyle ve Allah’ın lütfetmesiyle, kendisinin, en zor görünen bir konuda bile inşaAllah en üstün ahlakı gösterebileceğine” iman ettiğini gösteren bir üslup kullanmalıdır.
Nitekim Kuran’ın pek çok ayetinde, ‘her zorlukla birlikte bir kolaylık olduğu’, ‘Rabbimiz’in Allah’tan korkup sakınan kullarına mutlaka bir kolaylık ve çıkış yolu göstereceği’ bildirilmiştir. Dolayısıyla insanın kendince içinden çıkamadığı bir konuyla karşılaştığı zaman, bunu Kuran’ın bu sırlarıyla değerlendirmesi ve şöyle demesi gerekir: “Allah ne yarattıysa, bunların hepsi benim için hayırdır. Allah bugüne kadar bana hep hayır yarattı. Bundan sonra da Müslüman olduğum için mutlaka hayır yaratacaktır. Ben Allah’a muhtaç, acz içinde bir varlığım ama Allah sonsuz güç sahibi. Ben Allah’a sığındığım, Allah’tan yardım dilediğim, Allah’a güvenerek hareket ettiğim takdirde Allah inşaAllah yollarımı açacak, en büyük zorlukları bile bana kolaylaştıracak ve bunları aşacak manevi gücü bana lütfedecektir.”
Bu imanla, Allah’a böyle güzel bir güven ve tevekkülle hareket eden bir insan için, Allah inşaAllah bütün zorlukları kolaylaştırır, o kişiye hiç bilmediği üstün bir kuvvet ve metanet verir. Kuran’da Rabbimiz’in mümin kulları üzerine lütfettiği bu güç ve onlara her zorluğu kolaylaştırıp çıkış yollarını göstereceği şöyle müjdelenmiştir:
Gerçek şu ki kulluk eden bir topluluk için BUNDA (KUR’AN’DA) ‘AÇIK BİR MESAJ’ (VEYA GERÇEK BİR ÇIKIŞ YOLU) VARDIR.(Enbiya Suresi, 106)
… KİM ALLAH’TAN KORKUP-SAKINIRSA, (ALLAH) ONA BİR ÇIKIŞ YOLU GÖSTERİR. (Talak Suresi, 2)
… KİM ALLAH’TAN KORKUP-SAKINIRSA (ALLAH) ONA İŞİNDE BİR KOLAYLIK GÖSTERİR. (Talak Suresi, 4)
Ey peygamber, ellerinizdeki esirlere de ki: “EĞER ALLAH, SİZİN KALPLERİNİZDE BİR HAYIR OLDUĞUNU BİLİRSE (GÖRÜRSE) SİZE SİZDEN ALINANDAN DAHA HAYIRLISINI VERİR ve sizi bağışlar. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Enfal Suresi, 70)
… Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. ALLAH, BİR GÜÇLÜĞÜN ARDINDAN BİR KOLAYLIĞI KILIP-VERECEKTİR. (Talak Suresi, 7)
VE SENİ KOLAY OLAN İÇİN BAŞARILI KILACAĞIZ. (A’la Suresi, 8)
VE EN GÜZEL OLANI DOĞRULARSA, BİZ DE ONU KOLAY OLAN İÇİN BAŞARILI KILACAĞIZ. (Leyl Suresi, 6-7)
DEMEK Kİ, GERÇEKTEN ZORLUKLA BERABER KOLAYLIK VARDIR.
GERÇEKTEN GÜÇLÜKLE BERABER KOLAYLIK VARDIR. (İnşirah Suresi, 5-6)