Allah bir ayetinde “… Bu bir Kitap’tır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik.” (İbrahim Suresi, 1) sözleriyle Kuran’ın indiriliş hikmetlerinden birinin “insanları nura çıkarmak” olduğunu açıklamaktadır.

Kuran, indirildiği günden bu yana Allah’ın koruması altındadır ve hiçbir bozulmaya uğramamıştır. İnsanlara bir öğüt ve uyarı olarak indirilmiştir; iman edenler için şifa, hidayet ve rahmet kaynağıdır. Sözlerin en güzelidir, doğruyu yanlıştan ayırır ve kendisiyle amel edenleri doğruya eriştirir.

Kuran’ın bu hikmetini kavrayan bir insan onu (bu İlahi Kitab’ı) kendisine rehber edinir. Kuran ayetlerini kalben özümsediği için, tüm konuşmaları Kuran ahlakını yansıtır nitelikte olur. Hayatının her aşamasında bir söz söylerken, bir karar alırken, bir yorumda bulunurken rehberi hep Kuran’dır. Bu nedenle de her sözü, her kararı, her tavsiyesi Kuran ayetleriyle mutabıktır. Çünkü Kuran, Allah sözüdür ve insanlara her konunun en doğrusunu Allah Katından bildirmektedir. Kendisine Kuran’ı ölçü alarak konuşan bir insan, her konuşmasında mutlaka üstün ve galip gelir. Çünkü Kuran ayetleri her türlü cahilce mantığı çürütüp, yok eder, hakkı ortaya çıkarır. Allah bu durumu bir ayetinde “Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir…” (Enbiya Suresi, 18) sözleriyle açıklamaktadır.

Kuran ahlakına uygun konuşan bir kimsenin sözleri samimi insanlar için şifa ve rahmettir. Öğüt alma, faydalanma ya da hikmetlerini anlama niyetiyle dinleyen insanlar, bu konuşmalar sayesinde -Allah’ın izniyle- doğru yolu bulurlar.

Ayrıca Kuran’ın rehberliğinde konuşan bir kimsenin her konuşması hikmetli olur. Verdiği her örnek, dikkat çektiği her nokta, vurguladığı her detay son derece etkili ve düşündürücüdür. Karşı tarafı dürüst ve samimi düşünmeye, vicdanını kullanmaya teşvik eder. Samimi, içten gelen ve hakkı savunan bir üslup kullandığı için etkileme gücü de son derece yüksektir. Dinlediklerini vicdanlarıyla değerlendiren insanlar böyle konuşmaların doğruluğunu da kesin olarak tasdik ederler.

Samimiyetsizce ve karşı gelme niyetiyle dinleyen kimseler ise iman edenlerin konuşmalarındaki hikmeti ve etkileyiciliği görmek istemez ve bunları çeşitli iftiralarla örtmeye çalışırlar. Kişinin konuşmalarına bu üstünlüğü kazandıranın Kuran ayetlerindeki hikmet olduğunu kavrayamadıkları için altında mutlaka bir olağanüstülük aramaya kalkarlar. Oysa bunlar Kuran’a uyan ve onu kendisine rehber edinen her insanın kolaylıkla kazanabileceği imani özelliklerdir. Ancak iman etmeyenler bu durumu anlayamazlar.

Bu duruma Kuran’da da pek çok örnek verilmiştir. Örneğin Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in etkili ve hikmetli konuşmaları karşısında inkar edenler ve müşrikler büyük bir şaşkınlığa kapılmışlardır. Geniş kitlelerin, kısa süre içerisinde Peygamber Efendimiz (sav)’in konuşmalarından etkilenip ona tabi olmuş olmaları bu insanları büyük hayrete düşürmüştür. Hz. Muhammed (sav) konuşmalarını etkili ve hikmetli kılanın Kuran ayetleri olduğunu kavrayamadıkları ya da belki de bu durumu kabullenemedikleri için Peygamberimiz (sav)’i büyücülük, şairlik gibi olmadık iftiralarla itham etmeye kalkışmışlardır. Oysa tüm insanlara olduğu gibi peygamberlere de nutku verip konuşturan Allah’tır. Allah ayetlerinde şöyle buyurmuştur:

Sahibiniz (arkadaşınız olan peygamber) sapmadı ve azmadı. O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz. O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir. (Necm Suresi, 2-4)

Ayetlerde de görüldüğü gibi Peygamberimiz (sav), Allah’ın sözü olan Kuran ile konuştuğu için tüm sözleri son derece etkili ve hikmetli olmuştur. O’nun sözlerini dinleyerek iman eden insanların kalplerine imanı ve etkilenme gücünü veren Allah’tır. Allah’ın büyüklüğünü takdir edemeyen insanlar ise etkiyi ve hikmeti başka yerlerde aramakla büyük bir gaflete düşmüşlerdir.