Arap dünyası belki de Moğol istilasından bu yana en büyük karışıklıklarından birini yaşıyor. Bu sefer karışıklığın baş aktörü Arapların kendileri. Ramazan ayı Müslümanların birbirine yakınlaşıp kaynaştığı bir ay olması gerekirken, Yemen Ramazan’a 24 saat kala gerçekleşen dört ayrı terör eylemi ile başladı. Ramazan ayı arifesinde meydana gelen saldırılar bir Müslümanın kendini en güvende hissetmesi gereken camilerin önünde gerçekleşti. Başkentin farklı bölgelerinde gerçekleşen bombalı saldırılarda en az 30 kişi öldü.
Ramazan’da Yemenlilerin yaşadığı sıkıntılar sadece camilerde patlayan bombalar ile kısıtlı değil. Dünyanın en zengin ülkeleri ile çevirili olmasına karşın dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Yemen şimdi daha yoksul. Yemen’de halk Ramazan ayına açlık ve ölüm tehlikesinin gölgesinde giriyor. Yemen halkının yüzde sekseni şu an yardıma muhtaç.
Karşısında yine kendisi ile aynı durumda olan başka bir Yemenli ile savaşıyor. Aralarındaki tek fark inançları. Aslında soracak olursanız ikisi de “dinimiz İslam” der. Aynı Allah’a, aynı Kitaba, aynı peygamberlere inanıyorlar. Kıbleleri de bir. Aynı yöne yönelip aynı şekilde namaz kılıyorlar. Peki, nasıl camiye ibadet için giden kardeşlerini katletmeye çalışabilecek kadar gaddarlaşıyorlar?
“Doğru Çözümler Sorunların İsabetli Tespit Edilmesi ile Mümkündür” başlıklı yazımızda Yemen’in içindeki durumun nedenlerinin neler olabileceği üzerinde durmuştuk. O yazıda birçok siyasal ve sosyal etmenler olmakla birlikte iki temel nedeni dile getirmiştik. Bunlardan ilkinin Müslümanların aralarında birlik olmaması olduğunu söyleyip bu sorunun nasıl aşılabileceğini geçen yazımızda açıklamıştık.
İkinci neden ise “İslam’ın, Kuran’da yeri olmayan değerlerle özdeşleştirilerek yaşanması” demiştik. Bu da yanlış bilinen İslam’dır. Bugün Yemen dahil olmak üzere, Müslümanların yaşadığı pek çok ülkede hâkim olan bu yanlış İslam anlayışında demokrasi, fikir özgürlüğü, sevgi, saygı, şefkat, dostluk, fedakârlık gibi kavramlar yoktur. Bu dinin adı İslam değil, bağnazlıktır. Şii de olsa Sünni de olsa aynı batıl dini savunurlar hep birlikte: “Senin fikrine tahammülüm yok! Ya benimkini kabul et ya da yok ol!”
Özellikle son dönemlerde bu tahammülsüz ve bağnaz anlayış, çoğunlukla İslam dini gibi anılmaya başladı. Bir kısım odaklar bağnazlık dinine İslam adını koydular. Bağnazlık dinine yönelik korkularını İslam’a yönelttiler ve böylece İslam düşmanlığı yayıldı. İnsanlar korkularının İslam’dan değil, bağnazlık dininden kaynaklandığının farkında bile olmadılar. Hurafecilerin yarattığı bağnaz dinin İslam adına ortaya çıktığını göremediler. Çünkü kimse onlara İslam’ın bu olmadığını anlatmadı. Ne İslam adına ortaya çıkan Sünni ve Şii radikaller, ne de bu radikallerden korku duyan olan islamofobikler gerçek İslam’ın bu bağnaz, ürkütücü, sevgisiz ve nefret dolu dinle hiçbir alakasının olmadığını gösteremedi.
İslam dininin radikalleri tüm dünyaya, ama en çok da Müslümanlara zarar vermeye başladılar. İşte bugün Yemen’de, Irak’ta, Afganistan’da, Mısır’da ve Libya’da yaşananların nedeni budur.
“Ilımlı İslam” kelimesi de bu nedenle ortaya atıldı ve radikallerin vahşetine karşı koyan Müslümanlar “ılımlı Müslüman” olarak anılmaya başlandı. İslam karşıtı sesler ılımlı İslam’ın savunucularını takdir ettiler, fakat radikallere karşı onları güçsüz buldular. Onların yanlış inançlarına göre bağnazların savunduğu din gerçek İslam’dı ve ılımlı olanlar tarafından yumuşatılmaya çalışılıyordu (İslam’ı tüm bu benzetmelerden tenzih ederiz). Hatta buna İslam’da reform, ılımlı İslam savunucularına da reformist dediler. Oysa bu bir reform değildir, İslam’ın Hz. Peygamber (A.S.) zamanında olduğu gibi yaşanması talebidir. İslam dinine sonradan eklenen tüm bağnaz ve hurafe anlayışların terk edilmesi ve sahabe dönemindeki İslam’a geri dönülmesi için gayret edilmesidir.
Gerçek Müslümanlar yıllardır İslam adı altında dünyaya yayılan bir yalanı ilimle yok etmeye, Kuran’dan delillerle İslam’ın gerçeğini göstermeye çabalıyorlar. Gayeleri yıllardır İslam adına temsil edilen radikalizmi, bağnazlığı, fanatikliği ve İslam ile alakası olmayan o hurafe dinini ortadan kaldırmak ve bağnazlar tarafından İslam’a yönelik yapılmış en büyük iftiraya son vermek.
İslam’ın adı bağnazlıktan kurtarıldığı gün Yemen’in kurtulduğu gün olacaktır. O gün Sünniler, Husileri Sünni yapmaya çalışmayacak, Husiler Sünnileri öldürmeyecek. Araplardan oluşan koalisyon güçlerinin uçakları Yemen’in üzerine bomba yağdırmayacak. Kadınlar Yemen sokaklarında özgürce gezerken rahatlıkla ben bir Müslümanım diyebilecek. Yemen’in zengin komşuları petro-dolarlar ile keyif çatmak yerine Yemenli yetimlere yardımına koşacaklar.
Adnan Oktar’ın National Yemen & News Rescue ve Al Sohof’da yayınlanan makalesi:
http://nationalyemen.com/2015/06/22/islam-does-not-set-brother-against-brother/
http://newsrescue.com/islam-does-not-set-brother-against-brother/
http://www.alsohof.net/news/99/842206/Islam_Does_Not_Set_Brother_against_Brother
2015-07-05 00:21:11