Allah yarattığı herşeyi kaderiyle birlikte varetmiştir. İnsanların, hayvanların, bitkilerin, eşyanın, canlı ve cansız, Allah’ın varettiği herşeyin bir kaderi vardır. Her insan Allah’ın kendisi için seçip beğendiği, binlerce hatta milyonlarca ayrıntıyla süslediği kaderiyle birlikte doğar. Yaşamı boyunca, nefes aldığı her an, her saniye bu kaderini yaşar. Ve ölüm vakti geldiğinde de yine Yüce Yaratanımız Allah, o kişinin canını kaderinde belli olan anda, yerde ve kaderinde olan şartlar içinde alır. Allah’tan korkan ve Allah’ı razı ederek yaşamayı amaç edinen samimi Müslümanların kaderleri daima güzelliklerle birlikte yaratılmıştır.
Müslüman için herşey bir güzelliktir. Nimetlerin güzellik olması gibi Allah’ın imtihanın bir gereği olarak yarattığı zorluklar, sıkıntılar, hastalıklar, geçici olan dünya hayatının acizlikleri, Allah’ın Kuran’da da bildirdiği, inanmayanların baskı ve tehditleri, bunların tümü Müslüman için güzelliklere dönüşen nimetlerdir. Yüzeysel ve Kuran ahlakından uzak bir bakış açısıyla bakıldığında zorluk ve sıkıntı gibi görünen herşey, sabır ve imanla Müslüman için hem dünyada hem de asıl hayatı olan Ahirette sonsuz güzelliğe dönüşür. Müslüman kaderini yaşadığını bilmenin bilinci ve sevinciyle daima olumlu bir ruh hali içindedir. Dünyada Allah’ın karşısına çıkardığı herşeye hikmet ve Ahirette Allah’ın rızasını kazanması için çaba harcayacağı bir sebep gözüyle bakar. Müslüman için hiçbir olay üzüntü ve mutsuzluk konusu olamaz.
Allah’ın inanan insanlarda böyle bir ruh halini beğenmediğini bilen samimi bir kişi, sürekli olarak Allah’ın varlığından, sonsuz büyüklüğünden ve herşeyi en mükemmel şekilde varetmesinden duyduğu coşkuyla yaşar. Ezeli ve ebedi olan, sonsuz akıl ve yaratma gücüne sahip olan Allah, sonsuz olan Ahireti de en mükemmel şekilde yaratmıştır ve bu Müslümanlar için dünyadaki en güzel müjdelerden birisidir. Allah sevgisi, Allah’ın kendisini sarıp kuşattığını bilmenin verdiği heyecan, din ahlakını yaşamanın verdiği coşku ve çok kısa olan dünya hayatının sonunda varılacak olan Ahirete sürekli yaklaştığını bilmek; Müslümanı hep ümitvar, canlı, zinde ve güçlü bir ruh halinde tutar. Böyle bir ruh haliyle yaşayan bir insan her zaman Allah’tan ümit içindedir, daima pozitiftir. Kaderinde güleryüzlü olmak, herşeye olumlu ve Kuran’da Allah’ın bizlerden istediği bakış açısıyla yaklaşmak vardır. Yüz ifadesiyle, tavırlarıyla, sözleriyle din ahlakının sıcaklığını ve Kuran’da bildirilen üstün ahlakı çevresine sürekli hisettirir. Her zaman sözün en güzelini söyleme eğilimi içindedir, güzel sözler söyler, Müslümanları teşvik eder, güzel yönlerini bulup ortaya çıkarır. Allah, Müslümanın kaderinde yarattığı tüm güzellikleri, yaşamı içindeki ayrıntılarda ortaya çıkarır.
Aynı şekilde inkar edenler de kaderleriyle birlikte yaratılmıştır. Allah herşeyi sonsuz aklı ve sonsuz hikmetle yaratmaktadır. İnkar eden, Allah’ın rızasını değil kendi nefsini amaç edinen insanların hayatı, tüm güzelliklerden ve Allah’ın Müslümanlara sunduğu nimetlerden yoksun olarak geçer. Allah’ın verdiği en büyük nimetler olan iman, vicdan rahatı, huzur, Allah sevgisi, Allah korkusu, Ahiret sevinci inkar edenler için, onların mahrum oldukları nimetlerdir. Allah’ın imtihanın bir gereği olarak dilediği kişiye verdiği, sağlık, maddi imkanlar gibi fiziksel nimetler ise, Ahirette inanmayanlar için sonsuz azaba dönüşecektir. İnkar edenler dünyada hiçbir nimetten Müslümanın aldığı zevki alamaz, hiçbir zaman -Allah’ın sadece inananlara vereceğini bildirdiği- mutluluğa ulaşamazlar. Güzellikten zevk almak, Allah için sevmek, fedakarlık, sadakat, vefa, temizlik, iç huzuru, kendi hakkından vazgeçmek, daima güzel ahlak göstermek ve Allah’ın Müslümanların kaderinde yarattığı tüm bu özellikler, inkar edenlerin kalbinde aynı etkiyi oluşturmaz. Onlar bu güzelliklerin arayışına girmezler. İnsani özellikler onlar için önem taşımaz. Müslümanın taşıdığı duyarlılıktan uzaktırlar. Ruh duyarlılığı, hassasiyet ve birçok tavırları açısından adeta hayvanlara benzeyen bir ahlak gösterirler.
Allah tüm bu hayvanları kaderlerinde bu şekilde dilediği için bu özellikleriyle yaratmıştır. Hepsi kaderlerinde kendileri için belirlenen hareketleri yapmakta, belirlenen tavırları göstermektedir. Fiziki görünümleri, verdikleri tepkiler Allah’ın birçok hikmet üzerine yarattığı şekildedir. Aynı şekilde sinirlenen, kibirli, kendisini kontrol edemeyen, alaycı, olayları Allah’ın yarattığının farkında olmayan, kendisinin bağımsız bir gücü olduğunu zanneden bir kişi de –Allah’ı tenzih ederiz- kaderinde Allah böyle yarattığı için bu tavırları göstermektedir.
İnsan ruhunu kontrol edebilen ve nefsini eğitebilme özelliğine sahip bir varlıktır. İnce düşünür, detayları farkeder. Güzelliklerden zevk alır, ruhu estetik ve temizliğe göre ayarlıdır. Öfkesini kontrol eder, aklını kullanır. Hayvanlar ise Allah’ın sadece insan ruhuna ilham ettiği bu üstün özelliklerden yoksundurlar. Böyle bir kaderle yaratıldıkları için bu şekilde yaşamaktadırlar. Allah Kuran’da insani özelliklerden yoksun olan insanların durumunu şöyle bildirmektedir:
” Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?” (Furkan Suresi, 43)
“ Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar.” (Furkan Suresi, 44)
İnkar edenler Allah’ın ayetinde de bildirdiği üzere hayvanlar gibi hatta daha da şuursuzdurlar. Tıpkı Allah’ın hayvanları kaderlerinde o şekilde dileyip yaratması gibi onlar da, kaderlerinde olduğu için benzer özellikleri göstermekte, Müslümanlardan belirgin şekilde ayrılmaktadırlar.