Allah insanın ruhunda, güzelliğe karşı bir duyarlılık hissi yaratmıştır. Ancak, bu estetik anlayışının açığa çıkması ve gelişmesi, insanın imanı ve imanı vesilesiyle kazandığı aklı ile doğrudan ilişkilidir. Bir kişinin imanının olgunlaşması ve cennete duyduğu özlem, Allah’ın izniyle güzelliklerden alacağı zevki de artırır.

Allah Kuran’da, samimi iman sahibi müminlere vaat edilen cennet ortamındaki güzellik ve estetik anlayışını detaylı bir şekilde bildirmiştir. Ayetlerde haber verildiği üzere Yüce Allah, cenneti insan ruhunun en hoşlanacağı ve en etkileneceği nimetlerle donatmıştır. İnsanı “en güzel surette” var eden Allah, onu her türlü güzellikten, estetikten ve sanattan zevk alacak fıtratta yaratmıştır. Mümin de dünyada, cennetteki ortamların benzerlerini gördüğünde büyük bir zevk alır ve bu nimetler için Allah’a şükreder.

İnsan Ruhu Doğal Güzelliklerden Zevk Alır

İnsan ruhu doğadaki güzelliklerden; birbirinden farklı sayısız türdeki çiçeklerden, benzersiz bir görünüme sahip yeşilliklerden, eşsiz manzaralardan tarifsiz bir zevk alır. Nitekim doğal güzellikler ve yeşillikler, cennetin mükemmel nimetlerindendir. Orada köşklerin ve gölgeliklerin, bahçelerin içinde, pınarların yanı başında kurulmuş olması da ayrı bir güzelliktir. Cennetin Kuran’da bildirilen diğer özelliklerinden bazıları şunlardır:

Cennet, “… ne (yakıcı) bir güneş, ve ne dondurucu bir soğuk…” (İnsan Suresi, 13) şeklinde haber verilen; insana hiçbir rahatsızlık vermeyen, hoş bir iklime sahiptir. İnsanı bunaltan, terleten sıcaklar ya da titreten, donduran soğuklar orada yoktur. Allah müminleri cennette, “… ne sıcak-ne soğuk, tam kararında bir gölgeliğe…” yerleştirecektir. (Nisa Suresi, 57) “Tam kararında” ifadesi, bu ayette iklimin tam insanın isteyeceği ve rahat edeceği gibi olduğunu bildirmekle beraber, aslında cennetteki bütün ortam ve şartların, insan ruhunun gerçek anlamda doyum sağlayacağı, rahat edeceği biçimde hazırlandığına işaret etmektedir. Cennetteki herşey ve her ortam, müminin “tam istediği” gibi olacaktır.

Allah’ın cennetle ilgili ayetlerde en çok haber verdiği doğal güzelliklerden biri de, “Durmaksızın akan su(lar)”dır. (Vakıa Suresi, 31) İnsan ruhu sudan, özellikle de akan sulardan büyük zevk alır. Bir göl, bir akarsu veya bir şelale, ormanın içinden akan bir ırmak insana büyük zevk verir. Akan suyun görüntüsü, çıkardığı ses insanın kalbine huzur ve ferahlık verir. Yükseklerden dökülen suların görüntüsü ve gür sesi ruha zevk verir. Sarayların, konakların, malikanelerin ya da villaların bahçelerine yapılan göletler, havuzlar ve fıskiyelerin, yapay veya doğal akarsuların amacı hep ruhtaki bu estetik özleminden ileri gelir.

Bu estetik görüntülerin hoşa gitmesinin başlıca sebebi ise, müminin ruhunun cennete göre yaratılmış olmasıdır. Bir diğer ayette de bu güzellik şöyle bildirilmiştir:
“İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır.” (Rahman Suresi, 66)
İnsan Ruhu Güzel Seslerden Zevk Alır

İnsan ruhunda güzel hisler uyandıran diğer bir güzellik de sestir. Müziğin her dönemde insan hayatında bu kadar önemli bir yere sahip olmasının nedeni de insan ruhunda bıraktığı derin etkidir. Nitekim insan ruhu, müzikten, güzel insan sesinden, dalga seslerinden, akan suyun şırıltısından, coşku, heyecan ve haz duyar.

Güzel seslerden zevk alan insan ruhu, kötü görüntülerden olduğu gibi, kötü ve rahatsız edici seslerden de sıkıntı duyar. Aşırı tiz bir ses, parazitli çalan bir müzik, gürültülü bir ortam, çok yüksek sesle çalışan bir motorun sesi ya da bir siren sesi kısa süre devam etse bile içinde bulunan ortamı rahatsız edici hale getirebilir. Gök gürültüsü, fırtına sesi, can havliyle atılan çığlık gibi sesler de insan ruhunda bir sıkıntı meydana getirir. Bunlar da insanın cehennem ortamını andıran seslere gösterdiği doğal bir tepkidir. Kuran’da Yüce Allah cehennemdeki seslerin bazılarını şöyle bildirmiştir:
“İçine atıldıkları zaman, kaynayıp-feveran ederken onun korkunç homurtusunu işitirler.“ (Mülk Suresi, 7)

“Orda kendileri için, ‘kemikleri çatırdatan inlemeler’ vardır…“ (Enbiya Suresi, 100)

İnsan Ruhu Maddi ve Manevi Temizlikten Zevk Alır

Temizlik, Allah’ın bir hükmüdür ve müminlerin ruhlarına ve yaratılışlarına en uygun olan tutumdur. Bu nedenle bir ibadet olarak, şevkle uyguladıkları temizlik, müminlere bir yandan da çok büyük bir zevk ve rahatlık verir.

İslam ahlakında temizlik anlayışı, din ahlakından uzak yaşayan bir toplumun bu konudaki kavrayışından ve uygulamalarından da oldukça farklıdır. Temizlik öncelikle ruhta yaşanır. Kuran ahlakına uygun olmayan tüm davranışlardan, tüm mantık örgülerinden ve yaşam tarzından tam anlamıyla uzaklaşıp arınmak, kişiye manevi bir temizlik sağlar.

Manevi temizliğe sahip olan bir insan, aklından ve vicdanından her türlü kötülüğü uzaklaştırmıştır. Kuran ahlakından habersiz kimselerin son derece normal karşılayarak yaşadıkları kin, kıskançlık, zalimlik, bencillik gibi birtakım çirkin özellikleri ruhunda asla yaşamaz. Yüksek bir ahlaka sahiptir. Bu nedenle müminler sadece dış görünümlerine değil, içlerinde yani ruhlarında yaşadıkları temizliğe de önem verirler.

Allah’ın insanlara nimet olarak verdiği aydınlık, ferah ve estetik olarak döşenmiş, temiz ortamlar, bir insanın dengeli ve huzurlu ruhsal yapısını yansıtır ve karşı tarafı da olumlu yönde etkiler. Karanlık, kasvetli, uyumsuz ve dağınık bir ortam ise farkında olsa da olmasa da her insanın ruhuna sıkıntı verir.

İnsan Ruhu Güzel Ahlaktan Zevk Alır

İnsan ruhuna en çok zevk veren güzellik kuşkusuz güzel ahlaktır. Kuran ahlakı, Allah’ın kendisinden razı olduğunu bildirdiği tüm güzel özelliklerin bütünüdür. Bu ahlak fedakarlık, ince düşünceli olmak, merhamet, sadakat, dürüstlük, adalet, sevgi, güzel sözlülük, yumuşak başlılık, barış, kardeşlik, hoşgörü, anlayış gibi üstün ahlaki değerleri içinde barındırır.

Örneğin kendisi ihtiyaç içinde olduğu halde, yoksula yemeğini ikram eden fedakar bir kimseye karşı, insanların kalbinde doğal olarak bir sevgi ve saygı hissi oluşur. Bencil davranan kişiye karşı ise doğal olarak bir soğukluk hissedilir. Bunun gibi dürüstlük de, ruhu olumlu hislere yönelten vesilelerden biridir. Çünkü insanın ruhunda dürüst ve güzel ahlaklı gördüğü insanlara karşı hemen bir sevgi ve yakınlık oluşur. Allah insan ruhunu güzel ahlaktan hoşlanacak, böyle insanlara karşı sevgi ve muhabbet duyacak şekilde yaratmıştır.

Güzel Sonuç Takva Sahiplerinindir

Allah’ın, insan ruhunun hoşuna gidecek şekilde sunduğu tüm güzelliklere karşılık bir kişinin yerine getireceği tek sorumluluk, O’na gereği gibi şükredebilmek ve Allah’ın istediği gibi bir yaşam sürmektir. Ahiret günü iman sahiplerinin alacağı güzel sonuç ile inkar edenlerin karşılaşacağı ebedi azap bir ayette şöyle bildirilmiştir:
“Takva sahiplerine vaat edilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir.” (Rad Suresi, 35)