Din anlatılırken nelerin anlatıldığı kadar, bunların nasıl anlatıldığı da önemlidir. Tebliğ yapan kişinin görevi, sadece Kuran ayetlerini birbiri ardına okumak, imani konuları anlatmak ve karşısındakine “iman et” demekten ibaret değildir. Tüm bunların yanında, karşı tarafı en çok hangi üslubun, hangi anlatım tarzının etkileyeceğini hesap etmeli, konuşurken sürekli karşı tarafın verdiği tepkileri dikkatle izleyerek, onun anlayıp anlamadığını kontrol etmeli, eğer bir eksiklik varsa buna göre daha yeni bir yöntem belirlemelidir.
Kuşkusuz tebliğin sonuç vermemesi, karşı tarafın inkarda direnmesi de mümkündür. Bu durumda tebliğin hangi noktaya kadar sürdürüleceği, hangi noktada kesileceği ve akabinde ne yapılacağı da önemli sorulardır.
Kuran’da, tüm bu konularda müminlere yol gösterilmektedir. Ayetlere baktığımızda Resullerin tebliğ sırasında birbirlerinden farklı yöntemler izlediklerini, şartlara ve karşılarındaki kişilere göre farklı anlatım yöntemleri geliştirdiklerini görebiliriz.