Neden;

– Din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda yaygın olarak görülen “birşey olmaz” mantığı, insanın kendisi ve çevresi için büyük bir tehlikedir?

– Müminler bu mantıktan titizlikle sakınmalıdırlar?

– Tevekküllü bir müminin herhangi bir konuda tedbir almasına gerek olmadığını düşünmek, büyük bir yanılgıdır?
İnsanların birçoğunu, kendileri farkında olmadıkları halde etkisi altına almış batıl bir din vardır. Bu, kendini açıkça tanıtmayan, gizli bir dindir. Hiçbir yazılı kuralı olmayan ancak insanların hareket ve tavırlarını, düşüncelerini kontrolü altına alan bu din adamlık dinidir. Pek çok kimse şuurunda dahi olmadan hayatları boyunca bu dinin kurallarını uygular, bu dinin emir ve yasaklarına göre yaşarlar. Bu kuralların en göze çarpan özelliği ise; insanları doğruya, iyiye, güzele, kolay olana yönelten Allah’ın razı olacağı umulan ahlak yerine insanları çarpık bir yaşantıya yöneltmesidir. İşte bu yaşantıyı benimseyen insanların özelliklerinden biri ‘umursamazlık’ olarak ifade edebileceğimiz; akılcılıktan son derece uzak, kör bir cesarettir. Bu çarpık ruh halinin farklı yönlerini şimdi birlikte inceleyelim.

Boş Vermişlik

Umursamazlığın insanlar üzerindeki en dikkat çekici etkilerinden bir tanesi, ‘boş vermişlik’ mantığıdır. Din ahlakına uygun yaşamayan toplumlarda sık sık rastlanan bu davranış bozukluğu, insanların hem zihnen hem de fiziksel olarak zarar görmesine sebep olur. Bu ruh halinde insanlar tehlikeyi fark etmez, fark etseler bile umursamazlar. Bu nedenle adamlık dinini benimsemiş toplumlarda umursamazlık yüzünden yaşanan ölümler, sakatlanmalar, maddi kayıplar ve tedbirsizlikler oldukça fazladır. Örneğin;

Kablosu aşınmış bir elektrikli aleti tamir ettirmek yerine ‘nasılsa bir şey olmaz’ diyerek kullanmak, bu davranış bozukluğunun bir göstergesidir.

Ya da çökmeye yüz tutmuş ve yetkililer tarafından çürük raporu almış bir apartmanı yenilemek yerine ‘bu apartman sağlam apartmandır, bir şey olmaz’ diyerek kendini kandırmak da boş vermişliğin göstergelerindendir.

Bazı insanların ‘bana bir şey olmaz, eskiden doktor mu vardı?’ gibi yanlış düşünceler sebebiyle gerektiği durumlarda doktora gitmediklerine de birçok kez şahit olmuşsunuzdur. Şuursuzca gösterdikleri bu umursamazlık nedeniyle, vücudundaki kanseri, tümörleri, virüsleri fark etmeden yıllarca yaşayan ve durum fark edildiğinde de hastalığı ilerlemiş olan birçok insan vardır.

‘Hiçbir Şey Olmaz’ Mantığı

Şeytanın boş vermişlik telkini altında olan kişilerin bir özelliği de, aciliyetli veya önemli konularda gösterdikleri umursamazlık ve tedbirsizlik yani ‘nasılsa hiçbir şey olmaz’ mantığıdır. Örneğin bu kişiler küçük yaşlardaki çocukları ‘nasılsa bir şey olmaz’ düşüncesiyle evde tek başına bırakıp can ve mal kaybına sebep olurlar. Bu olayların ardından ‘hep başkalarından duyardık, başımıza geleceğini hiç düşünmezdik’ gibi pişmanlıklarını anlatan ifadeler kullanırlar.

Kuran ahlakına göre yaşamayan toplumlarda “umursuzluk” o kadar yaygındır ki, insanlar birbirlerinden sürekli olarak “boş ver, aldırma, hiçbir şey olmaz” gibi sözler işitirler. Hatta bu yanlış anlayıştan dolayı insanlar, herhangi bir tehlike karşısında tedbir almaya veya tedbir alınmasını teklif etmeye utanırlar. Çünkü korkaklıkla suçlanmaktan çekinirler. Örneğin yangın tertibatı olmayan bir iş yerinde çalışanların, gerekli teçhizatların getirilmesini teklif etmeleri ya da eskimiş olan asansör tertibatının yenilenmesini istemeleri oldukça zordur. Çünkü böyle bir durumda işyerindeki diğer insanlar büyük bir ihtimalle alaycı esprilerle bu kişiye korkak muamelesi yapacaklardır. Halbuki sırf akılsızca bir “kendini ispatlama” zihniyetiyle yapılan bu tip umursamazlıklar genellikle birçok insanın zarar görmesiyle neticelenir.

Tedbirli Olmak, Allah’ın Emridir

Umursamazlık, İslam ahlakını gerektiği gibi yaşamayan ve ahirete kesin bir bilgiyle iman etmeyen kişiler arasında oldukça yaygın bir alışkanlıktır. Düşünmeden gösterilen bu tutumun dünya hayatında karşılığı ve sonuçları çok çeşitli belalar, kazalar, veya maddi kayıplar olabilir. Nitekim, insanı sahip olduğu düşünme yeteneği ile birlikte yaratan ve yaşamını sürdürebilmesi için bedeninde mükemmel sistemler var eden Yüce Rabbimiz, Kuran’da ‘…Korunma tedbirlerinizi alın…’ (Nisa Suresi, 102) şeklinde buyurarak insanları bu konuda uyarmıştır. Dolayısıyla her insanın umursuz ve sorumsuz davranışlarının neticesinde kendine veya etrafına vereceği zararlardan ahirette sorumlu tutulabileceğini unutmaması gerekir. Bundan sakınmanın yolu ise Allah’ın hoşnutluğunu aramak, O’na teslim olmaktır.

Allah Kendisi’ne teslim olanlara, dünyada güzel, saygın, şerefli bir yaşamı ve sonsuz cenneti vaat etmiştir:
“Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.” (Nahl Suresi, 97)