Kuran Ahlakından Uzak Yaşayan İnsanların Korkuları
Korku çok çeşitlilik gösteren ve kapsamlı bir duygudur. İnsanların hayatlarının aşamalarına göre değişebilir. İman etmeyen insanların birçoğu hayatlarını yalnız kalma, fakirleşme, mallarını, makamlarını ya da sevdiklerini kaybetme, toplumda küçük düşme, hastalanma, ölme, sevdikleri bir kişiyi kaybetme, kanser olma, kalp krizi geçirme, amaçlarına ulaşamama, güzelliklerini kaybetme, terkedilme, işten çıkarılma ve bunun gibi korkularla mücadele ederek geçirirler. Ancak bu korkuların tamamı dünyevidir. Insanın sonsuz ahiret hayatına geçmeden önce çok kısa bir süre kalacağı, Allah’ın imtihan olarak yarattığı dünya hayatı ile ilgili korkularıdır.
İnsan korkuyu çok küçük yaşlarda ailesinin ve çevrenin telkinleriyle öğrenir. Henüz çocukken yemek yemediğinde ya da yaramazlık yaptığında birşeylerle korkutulan çocuk, bu kavramı öğrenerek büyürken, korkunun çeşitleriyle de tanışır. Yaşı büyüdükçe hayatındaki korkunun boyutu da gitgide büyümeye başlar. Karanlık korkusu yerini, “acaba iyi bir üniversiteyi kazanabilecek miyim?” korkusuna bırakırken, daha sonra bu, “çocuklarıma iyi bir gelecek sağlayabilicek miyim?” korkusuna dönüşür. Ve bu korku kabusu ölene kadar devam eder. İnsanların hayatlarındaki en büyük korku ise ölüm korkusudur. Ahireti idrak etmeyen, dünya hayatıyla birlikte herşeyin son bulacağı gafletini yaşayan insanlar için, ölüm bir bitiştir ve herşeyin sonudur. Oysa ölümle birlikte kısa ve geçici hayat bitecek, insanların ebedi kalacakları, sonsuz ahiret hayatı başlayacaktır. Ölüm korkusu insanların hayatının her dönemine hakim olan, korkuların en ciddi ve etkili olanıdır.
Bazı insanlar her ne kadar, “Ben hiçbirşeyden korkmam” diyerek cesur olduklarını göstermeye çalışsalarda, mutlaka korkunun bir türünü yaşarlar. Örneğin maddiyata daha az önem veren birisi belki malını kaybetme korkusunu bir parça bastırır ama o da hastalanmaktan çok korkar. Bir başkası da işini kaybetmeyi daha rahat kabullenir ama onun için de terkedilme tehlikesi bir kabus gibidir. Sonuçta insanların birçoğunun ölecekleri ana kadar, en yoğun yaşadıkları duygulardan birisi korkudur. Ölüm korkusu da bir son değildir, bu aşamada da “acaba ölürken canım yanacak mı, acılı bir ölüm mü olacak?” korkusu başlar. Sonra bu korkularıyla boğuşarak yaşadıkları hayatları bir anda biter ve bütün korkularıyla birlikte ölerek sonsuz Ahiret hayatına geçer ve Yüce Rabbimiz’in huzuruna çıkarlar.
Tek ve Gerçek Korku: Allah Korkusu
Bütün bu korku türleri, birbirlerinden farklı görünse de aslında hepsi tek bir ruh halinin sonucudur. Bu; Allah’a ve ahirete gerçek anlamda samimi bir kalp ile iman etmeyen, Allah sevgisini ve Allah korkusunu yaşamayan, var olan herşeyin sadece bu dünya hayatından ibaret olduğunu sanan, ölümle birlikte herkesin ve herşeyin yok olacağını düşünen, kendi bedeni dahil çevresinde gördüğü herşeyin ve herkesin müstakil bir gücü olduğunu düşünen – Allah’ı tenzih ederiz- ruh halidir. İnsan, kendi bedeni dahil tüm insanların ve olayların ayrı bir gücü olduğunu düşündüğünde, korkular ve endişeler kaçınılmaz hale gelir. Böyle bir düşünce yapısındaki kişi, insanların zarar vereceğini düşündüğü için insanlardan ayrı korkar. Olayların aleyhine gelişeceğine inandığı için olaylardan ayrı, toplumdan ayrı, gelecek endişesi taşıdığı için geleceğiyle ilgili beklentilerinden ayrı korkar. Aynı şekilde hastalıkları da bağımsız bir güç olarak düşündüğünden bunlardan ayrı, insanlara bir güç atfettiği için yalnız kalmaktan, terkedilmekten ayrı korkar. İman etmeyen böyle bir insan için her insan, her olay, çevresinde gelişen herşey bir korku sebebi olabilir.
İşte samimi iman ile birlikte yaşanan Allah korkusu tüm bu korkuları ortadan kaldıracak tek güçtür. İnsan yalnızca Allah’tan çok korktuğunda bu korkularını bırakabilir. Tek tek bu korkuları düşünüp, hepsiyle ayrı ayrı mücadele etmek bir çözüm yolu değildir. Korkuları yenmenin en köklü ve sağlam yolu, insanın korktuğu herkesin ve herşeyin Allah’ın yarattığını bilmektir. Tüm insanların, Allah’ın dilemesiyle, Allah’ın bilgisiyle yaşayan aciz varlıklar olduğunu bilmektir. Eğer kişi insanlardan korkuyorsa korktuğu kişiler Allah’ın dilemesi dışında hiçbirşey yapamayan, nefes dahi alamayan acz içinde olan varlıklardır. Hastalanmaktan, sağlığını kaybetmekten korkuyorsa, bedeninde o hastalığı oluşturacak olan Allah’tır. Allah’tan başka kimse bir hücrenin yapısını bozup, onu çoğaltamaz; sağlam bir hücreyi kanserli hücreye dönüştüremez. Allah izin vermezse kimse kimseyi terkedemez, yalnız bırakamaz. Allah izin vermediği sürece sevdiği insanların canını kimse alamaz, ölmelerine Allah’tan başka kimse karar veremez. Malını mülkünü Allah’ın dilemesi dışında kimse eksiltemez, kimse işten çıkartamaz. Gelecekle ilgili planlarına Allah’ın dilemesi dışında kimse müdahale edemez ve başarısını kimse engelleyemez. Ve yine Allah’ın dilediği ve daha insan varolmadan önce takdir ettiği vakit gelmeden önce, kimse ve hiçbir olay insanın ölümüne sebep olamaz.
İnsanın korktuğu herşey, Allah’ın mutlak gücü ve iradesi altındadır. Korkulan herşeyin tek ve gerçek sahibi, sonsuz kudret sahibi olan Yüce Allah’tır. Bu durumda –Allah’ın Zatı’ndan başka- korkulacak, mutlak güç sahibi hiçbirşey kalmamaktadır. Dünya hayatının, sonsuz ahiretin ve kainattaki herşeyin yaratıcısı, sonsuz akıl sahibi olan Yüce Allah’a karşı duyulan korku, diğer tüm korkuların önüne geçer ve bunları ortadan kaldırır. Allah korkusu bütün korkuların üstündedir. Allah’tan ihlasla ve saygıyla korkan bir kişi için, -yaşamı boyunca karşısına çıkan herşeyi Allah’ın yarattığını bildiğinden-, hiçbir olay korku sebebi olamaz. Insan, Allah’tan gelen herşeyi, gönül rahatlığı içinde ve razı olarak, en güzel tavırla karşılar.
Allah Kuran’da, iman eden samimi kulları için Allah korkusu dışında, başka bir korku olmadığını bizlere şöyle bildirmektedir:
Haberiniz olsun; Allah’ın velileri, onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır. (Yunus Suresi, 62)
Allah bir başka ayetinde ise insanlardan değil, sadece Kendi’sinden korkulmasını istediğini bizlere şöyle bildirir:
Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Ben’den korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz. (Bakara Suresi, 150)
Allah Korkusu Neden Önemlidir?
Allah korkusu, Kuran ahlakının temelini oluşturur. Bütün güzel ahlak özelliklerine baktığımızda zemininde Allah korkusunun olduğunu görürüz.
Dürüstlük, samimiyet, sevgi, saygı, tevazu, boyun eğicilik, alçakgönüllülük, merhamet, hoşgörü, affedicilik, anlayış, özveri, fedakarlık, çalışkanlık, yumuşak huyluluk, ince düşünce ve bunlar gibi bütün güzel ahlak özellikleri Allah korkusuyla birlikte oluşur. Allah’tan gereği gibi korkulduğunda insan gerçekten dürüst olmaya önem verir, insan Allah’a ve yarattıklarına karşı samimi bir kalp ile yönelir. Gerçek sevgiyi ancak Allah korkusuyla birlikte yaşayabilir. Allah’tan saygıyla korkulduğunda, Allah bu özellikleri kişinin ruhuna ilham eder.