Müminler sabrı Allah için yapılan bir ibadet olarak değerlendirdikleri için, sabır onlara daha pek çok güzel özellik kazandırır. Bir ayette şöyle buyrulur:
Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve ‘seher vakitlerinde’ bağışlanma dileyenlerdir. (Al-i İmran Suresi, 17)
Allah bir başka ayetinde müminleri, “Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir…” (Al-i İmran Suresi, 134) sözleriyle tanıtmıştır. Ayette bahsedilen tüm bu özellikler ancak gerçek sabır anlayışının kalbe yerleşmesiyle yaşanabilir.
Bir insanın öfkelendiği halde öfkesini yenebilmesi ve bu sükunetli halini uzun süre devam ettirebilmesi ancak sabır göstermesiyle mümkün olabilir. Yine aynı şekilde, insanın darlık ve yokluk içerisinde olduğu halde malından başkalarına verebilmesi de ancak Allah için yaşanan bir sabırla gerçekleştirilebilir. Çünkü bu kimse malından başkalarına da vererek belki de kendisini zor bir duruma sokacak, ama Allah rızası için bu duruma sabırla rıza gösterecektir. Bir insanın haklı olduğu durumda haksız olan bir kimseyi bağışlayabilmesi de yine ancak sabrın ona kazandırdığı bir özelliktir.
Bunun gibi, Allah’ın Kuran’da bildirdiği tüm emirlere uyulması ve yasaklardan sakınılması ancak sabır ile mümkün olabilmektedir. Mümin hayatının sonuna kadar fedakarlıkta, hoşgörüde, tevazuda, affedicilikte, dürüstlükte, sadakatte, sevgide kararlılık gösterir ve sabırla bu ahlak özelliklerini yaşamaya devam eder.
Görüldüğü gibi, sabır aynı zamanda müminlere Allah’ın razı olacağı güzel bir ahlakın yolunu açar. Bu ahlakı yaşamaları ise Allah’ın sonsuz rahmetini ve cennetini kazanmalarına vesile olur ki, müminler için bundan daha güzel bir kurtuluş yoktur.