Vicdana uymak aynı zamanda sarsılmaz bir kararlılık gerektirir. Hayatı boyunca vicdanına uymaya kesin karar vermemiş bir kişi, birkaç denemeden sonra, fedakarlıkta bulunduğu için çıkarlarının zedelendiğini, hak ettiği karşılığı alamadığını düşünerek yılgınlık gösterebilir. Bu nedenle vicdanına uymak zor gelir ve bundan vazgeçer.
Vicdana uymak tabii ki beraberinde birtakım fedakarlıkları getirecektir. Örneğin bir insanın aç olduğu, ihtiyaç içinde bulunduğu halde hırsızlık yapmaması, ihtiyacını karşılayacak meşru yollara başvurması vicdanı sayesinde olur. Bu zor görünen şartlar altında kişinin asla Allah’ın hoşgörmeyeceği bir tavra yönelmemesi, ilk bakışta nefsi bir kayıp olarak görülebilir. Ancak vicdanlı kişi bu sayede birkaç günlük çıkarı için, ahiretteki sonsuz çıkarını göz ardı etmemiş ve Allah’ın hoşnut olacağı şekilde davranmış olur. Ve sonsuz bir kazanç sağlar.
Burada önemli olan bir başka nokta, vicdanlı tavrın Allah için gösterildiğinin bilincinde olmaktır. Eğer insan “vicdanlı tavır” sandığı şeyleri insanlardan bir karşılık bekleyerek yapıyorsa, gerçekten de çoğu kez zarara uğrar. Ama karşılığı Allah’tan beklenen vicdanlı tavır gerçek vicdandır ve insana mutlak bir kazanç sağlar.
Kuran’da, bu örnek mümin ahlakı şöyle tarif edilmektedir:
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. “Biz size, ancak Allah’ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür. Çünkü biz, asık suratlı, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimiz’den korkuyoruz. (İnsan Suresi, 8-10)
Ayetlerde görüldüğü gibi, dini yaşamak belirli fedakarlıklar gerektirir. Ve bunlar her zaman nefsin isteklerine uygun olmayabilir. Ama yukarıdaki ayetlerde müminlerin belirttiği gibi, Allah korkusu olan her insan bu fedakarlıkları hiç çekinmeden yerine getirir. Ama Allah korkusu olmayan toplumlarda bu tür fedakarlıklar uygulanmadığı için, sürekli bir bela, sıkıntı, gerginlik hakimdir. İşte vicdan bunu engeller. Allah korkusu ile kesin bir kararlılık göstererek vicdanına uyan kişiler, son derece güvenli, huzurlu toplumlar oluştururlar. Üstelik bu, yalnızca dünyada aldıkları karşılıktır. Allah nefislerindeki tutkulara rağmen fedakarlık gösteren insanlara ahirette sonsuz güzellikler müjdelemiştir. Yukarıdaki fedakar mümin tavrını anlatan ayetlerden sonra gelen ayetler şöyledir:
Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir. Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir. Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler. (Meyvelerin) Gölgeleri onlara pek yakın ve devşirilmeleri kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmış. Çevrelerinde gümüşten billur kablar, kupalar dolaştırılır. Gümüşten billur kaplar ki, onları belli bir ölçüyle tespit etmişlerdir. Orada onlara bir kadeh içirilir ki, karışımı zencefildir. Bir pınar ki orada “selsebil” olarak adlandırılır. Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın. Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün. Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarab içirmiştir. Şüphesiz, bu, sizin için bir mükafaattır. Sizin çaba-harcamanız şükre değer (meşkur:makbul) görülmüştür. (İnsan Suresi, 11-22)
Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki, Allah Kendi rızası için kararlılık gösteren kullarına yardımda bulunacağını ve işlerini kolaylaştıracağını haber vermiştir. Allah ayetlerde bu kolaylığı şöyle bildirir:
Fakat kim verir ve korkup-sakınırsa, ve en güzel olanı doğrularsa, Biz de onu kolay olan için başarılı kılacağız. (Leyl Suresi, 5-7)
Ayrıca Allah Kuran’da kararlılığı, beğendiği bir ahlak olarak bildirmektedir. Kehf Suresi’nde anlatılan mümin gençlerin önemli bir özelliği, Allah’ın “onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiş…” olmasıdır. (Kehf Suresi, 14) Bir diğer ayette, Allah’ın elçisini ve müminleri “takva sözü üzerinde kararlılıkla ayakta tuttuğu” haber verilir. (Fetih Suresi, 26) Başka ayetlerde de din ahlakını yaşamada kesin bir kararlılık göstermek emredilir. Bir ayette şöyle denmektedir:
(Allah) Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O’na ibadet et ve O’na ibadette kararlı ol. Hiç O’nun adaşı olan birini biliyor musun? (Meryem Suresi, 65)