Peygamberimiz (sav) ve onunla birlikte olan sahabe devrin en kaliteli, en modern görünümlü ve en temiz insanlarıydı. Peygamberimiz (sav) şu an yaşasa, kuşkusuz ki bu dönemin en kaliteli insanı olurdu. İçinde bulunduğumuz dönemin en modern ve güzel kıyafetlerini giyer, en modern ve güzel evlerinde oturur, en modern ve güzel arabalarını kullanırdı. Bütün insanlar içinde seçkinliğiyle hemen fark edilirdi. Nitekim hadislerde de Peygamber Efendimiz (sav)’in kendi döneminin en seçkin ve gösterişli kıyafeti olan altın işlemeli kaftan giydiği şöyle bildirilmiştir:

Üzerinde altın işlemeli bir kaftan olduğu halde çıktı ve dedi ki: Ey Mahreme! İşte bunu sana sakladım…” (Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, Min Cami’il-usul ve Mecma’iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed Bin Süleyman, Er-Rudani, İz Yayıncılık/2. Baskı İstanbul 2009, Sayfa 257-261-262-265-271-272-273)

Hurafelerden oluşan geleneklerini din haline getirmeye çalışanlar genellikle kendilerine güzellikleri layık görmediklerinden ve çoğu zaman aşağılanma duygusu içinde hareket ettiklerinden, güzel, kaliteli, marka kıyafeti, güzel evleri ve arabaları da kendilerine ve Müslümanlara yakıştırmazlar. Herhangi bir insanın en lüks evde, en lüks ve güzel arabada yaşamasına ve en güzel kıyafetler giymesine itiraz etmezler. Fakat bunu bir Müslüman yapınca adeta deliye dönerler. Bu durum, üzerlerindeki aşağılanma duygusunun dolayısıyla da kızgınlıklarının artmasına neden olur. Bu gibi kişiler sadece dış dünyaya değil, Müslümanlara da nefretle yaklaşmaya başlarlar.

modern araba

Hurafelerden oluşan geleneklerini din haline getirmeye çalışanlar genellikle kendilerine güzellikleri layık görmezler ve çoğu zaman aşağılanma duygusu içinde hareket ederler. Güzel, kaliteli, marka kıyafetleri, güzel evleri ve arabaları da kendilerine ve Müslümanlara yakıştırmazlar.

Müslümanlar elbette ki bütün güçleriyle zor durumdaki kişileri koruyacak ve bu uğurda Allah rızası için en fazla çabayı göstereceklerdir. Fakat bu durum, onların bakımsız, kirli ve pejmürde yaşamasını gerektirmez. Müslüman sadece görünümü ile bile müthiş bir tebliğ gücüne sahiptir. Görünümü ne kadar temiz, kaliteli, görgülü, modern olursa, ne kadar dışadönük, neşeli, açık fikirli davranırsa, gerçek İslam dininin tebliğini o kadar mükemmel yapmış olur. Elbette bu sadece tebliğ anlarına has değil, tüm hayata hakim bir yaşamdır. Müslümanlar zaten Kuran’a göre bu şekilde yaşamakla yükümlüdürler, zaten bundan zevk alırlar.

İnsanlar, pejmürdeliğin hakim olduğu o korkunç hayat tarzı yerine, kalitenin hakim olduğu barışçıl bir İslam anlayışı görüntüsünden etkilenirler. Bunu gördüklerinde artık korku değil sevgi duymaya başlarlar, Kuran’a uygun olan da budur. Nitekim Peygamberimiz (sav) döneminde, Peygamberimiz (sav)’in müthiş kaliteli, neşeli ve modern tavrı ve görünümü görenleri daima olağanüstü etkilemiştir. Bilinen bir gerçektir ki, Peygamberimiz (sav), yabancı elçilerle görüştüğünde üzerinde daima Bizans cübbeleri ve dönemin diğer kaliteli giysileri vardı. Yine Peygamberimiz (sav), İslam’ın halklara tanıtılması için çeşitli ziyaretlere Hz. Dıhye (ra)’ı gönderirdi. Hz. Dıhye, muhteşem yakışıklıydı ve İslam’ı tebliğ için gittiği yerlerde üzerinde daima çok pahalı ve kaliteli giysiler olurdu. Öyle ki hem görünümüyle hem de kalitesiyle Hz. Dıhye tebliğe gittiği bölgelerdeki halkı sokağa dökmüş, insanları kendisine hayran bırakmıştı. Buradaki amaç, İslam’ın güzelliği ve kaliteye önem veren bir din olduğunun insanlara gösterilmesiydi.

Peygamberimiz (sav)’in Müslümanların güzel giyinmeleri ve kaliteli olmalarıyla ilgili  bazı hadisleri şunlardır:

modern erkekler

İnsanlar, pejmürdeliğin hakim olduğu o korkunç hayat tarzı yerine, kalitenin hakim olduğu barışçıl bir Müslüman görüntüsünden etkilenirler. Bunu gördüklerinde artık korku değil sevgi duymaya başlarlar. Kuran’a uygun olan da zaten budur.

Ebul Ahvas’dan o da babası ra’ dan: “Üzerimde dökük elbiselerle Peygamber sav’in yanına gittim. Şöyle buyurdu: ‘Malın var mı?’ ‘Evet.’ ‘Hangi tür mal?’ ‘Allah’ın bana ihsan ettiği deve, sığır, koyun, at gibi her türlü malım var.’ ‘Allah sana mal vermişse onun eseri ve cömertliği üzerinde görülsün’ buyurdu.” (Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, Min Cami’il-usul ve Mecma’iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed Bin Süleyman, Er-RUDANİ,
İz Yayıncılık/2. Baskı İstanbul 2009, Sayfa 257-261-262-265-271-272-273)

Cabir ra dan: Enmar savaşına Peygamber sav ile beraber çıktık. … Ey Allah Resulü Medine’den bir arkadaşımız vardır. Onu da hazırladık, bizim arkamızdan gelip bizi koruyor. Derken adam üzerinde yırtık iki elbise olduğu halde geldi. Peygamber (sav) onu görünce sordu: “Bu iki yırtık elbisesinden başka elbisesi yok  mudur?” “Heybesinde giymesi için verdiğim iki elbisesi daha var.” “Çağır da o elbiseyi giydir.” Onu çağırdım, elbiselerimi giydi. Adam dönüp giderken, Resulullah şöyle buyurdu: “Ne oluyor da (yeni elbiseleri varken eskileri giyiyor) bu onun için daha hayırlı değil midir?” Adam bunu duydu ve “Ey Allah Resulü! Allah yolunda cihad ederken de mi yeni elbise giyeyim?” “Evet, Allah yolunda cihad ederken de.” buyurdu.  (Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, Min Cami’il-usul ve Mecma’iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed Bin Süleyman, Er-Rudani, İz Yayıncılık/2. Baskı İstanbul 2009, Sayfa 257-261-262-265-271-272-273)