STRESİN RUHTA VE BEDENDE YARATTIĞI TAHRİBAT
Allah’a güvenip teslim olmayan insanlar hayatlarını sürekli olarak sevgisizlik, mutsuzluk, üzüntü, stres, panik ve sıkıntı içinde geçirirler. Bu nedenle psikolojik kökenli hastalıklara yakalanır, bedenen çok hızla yıpranır, normalden daha kısa sürede yaşlanıp çökerler. Sevgisizlikten uzak yaşadıkları bencil hayatın ve içinde bulundukları bozuk ruh halinin etkisi bedenlerinin her noktasında kendisini gösterir.
Allah’ı dost edinen, O’nu çok seven ve O’ndan çok korkan müminler ise hiçbir olay karşısında üzülmedikleri ve sıkıntıya düşmedikleri için zihnen ve bedenen sağlıklı ve dinç olurlar. Tevekküllü olmalarının, karşılaştıkları her şeye hayır gözüyle bakmalarının, cennet ümidini içlerinde taşımanın olumlu etkisi fiziksel özelliklerine de yansır. Ancak bu, elbette ki müminlerin hastalıklara yakalanmayacakları anlamına gelmez; inançlı kişiler de çeşitli hastalıklara yakalanır ve yaşlanırlar, ama bu, psikolojik kaynaklı bir çöküntü olmaz.
Tevekkülsüzlüğün, Allah’a güvenip kadere teslim olmamanın yol açtığı ruhsal bozukluk ve sıkıntılar günümüzde ‘stres’ olarak tanımlanan ruhsal gerilim ile kendini göstermektedir. Stres; korku, güvensizlik, umutsuzluk, sevgisizlik, aşırı heyecan, endişe, baskı gibi duyguların, vücuttaki dengeyi bozarak bedende oluşturduğu bir durumdur. İnsanlar strese girdikleri zaman vücutları buna tepki gösterir ve alarma geçer. Bunun üzerine vücutta bazı biyokimyasal reaksiyonlar başlar. Kandaki adrenalin seviyesinin yükselmesi, enerji tüketiminin ve vücut reaksiyonlarının maksimum seviyeye çıkması, şeker, kolesterol ve yağ asitlerinin kana bırakılması, kan basıncının artması ve kalp atışının hızlanması bu reaksiyonlardan bazılarıdır. Strese bağlı olarak bazı akıl hastalıkları, uyuşturucu madde bağımlılıkları, uykusuzluk, deri, mide, tansiyon hastalıkları, migren, kemiklerle ilgili birtakım hastalıklar, böbrek dengesizliği, solunum bozuklukları, alerjiler, kalp krizi, beyinde büyüme meydana gelmesi gibi sorunlar başgösterir.
Özellikle kronik stres, vücut fonksiyonlarını değiştirdiğinden, çok büyük zararlara sebep olabilir. Stres nedeniyle vücuttaki adrenalin ve kortizol miktarı normal olmayan bir şekilde yükselir. Uzun süreli streste, kortizol hormonunun yükselmesi, bazı hastalıkların -örneğin şeker hastalığı, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, kanser, ülser, solunum hastalıkları, egzama ve sedef gibi deri hastalıkları, bağışıklık sistemine bağlı rahatsızlıklar- erken yaşta ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kortizol yüksekliğinin beyindeki hücreleri öldürmeye kadar varan etkileri bulunmaktadır. Stresin sebep olduğu rahatsızlıklar bir kaynakta şöyle ifade edilmektedir:
Stres ve stresin doğurduğu gerginlik ve ağrı arasında önemli bir ilişki vardır. Stresin sebep olduğu gerginlik, damarların daralmasına, kafanın belirli bölgelerine giden kan akımının bozulmasına ve o bölgeye giden kanın bir hayli azalmasına yol açar. Diğer taraftan bir dokunun kansız kalması doğrudan ağrıya sebep olur. Çünkü muhtemelen bir taraftan gergin dokunun daha çok oksijene ihtiyaç göstermesi, diğer taraftan dokunun zaten yetersiz kanla beslenmesi özel ağrı alıcılarını uyarır. Bu arada adrenalin ve noradrenalin gibi stres sırasında sinir sistemini etkileyen maddeler de salgılanmış olur. Bunlar da doğrudan veya dolaylı olarak kasların gerginliğini artırır ve hızlandırır. Böylece ağrı gerginliğe, gerginlik kaygıya, kaygı da ağrının şiddetlenmesine yol açar.1
Ancak stresin yol açtığı en ciddi hastalıklardan birisi kalp krizidir. Araştırmalar, agresif, telaşlı, endişeli, sabırsız, rekabetçi, kindar, asabi insanların kalp krizi oranlarının, bu davranışları az gösteren insanlardan daha fazla olduğunu göstermektedir.2 Bunun sebebi ise şöyledir:
Hipotalamus’un başlattığı, sempatik sinir sisteminin aşırı uyarılması aynı zamanda aşırı insülin salgılanmasına ve dolayısıyla bu insülinin kanda birikmesine sebep olur. İşte bu durum sağlık açısından hayati önem taşımaktadır. Çünkü, koroner damar hastalığına yol açan şartların hiçbiri, kandaki fazla miktardaki insülin kadar kesin ve yıkıcı bir rol oynamaz.3
Bilim adamları, stres derecesi ne kadar yüksekse, kandaki akyuvarların tepkisinin o kadar zayıfladığını ifade etmektedirler. Oxford Üniversitesi Teknoloji Transferi Bölümü’nde görevli Linda Naylor başkanlığındaki ekibin geliştirdiği test sayesinde, stres derecesinin bağışıklık sistemi üzerindeki bu olumsuz etkisi ölçülebilmektedir.
Stresle, bağışıklık sistemi arasında da yakın bir ilişki vardır. Fizyolojik stres, bağışıklık sistemi üzerinde önemli bir etki yapar ve bağışıklık sistemini çökertmeye çalışır. Stres altında olan beyin, vücutta kortizol hormonu üretimini artırır ve bağışıklık sistemini zayıflatır. Diğer bir deyişle beyin, bağışıklık sistemi ve hormonlar birbirleriyle ilişki içindedirler. Bu konuda uzmanlar şöyle demektedir:
Psikolojik veya fiziksel stres konusundaki çalışmalar uzun süren yoğun bir stresle karşılaşıldığı zaman hormonal dengeye bağlı olarak bağışıklık cevabında bir düşüş olduğunu ortaya koymuştur. Kanser dahil birçok hastalığın ortaya çıkış ve şiddetinin hayat stresleriyle ilişkili olduğu bilinmektedir.4
Kısacası, stres insanın doğal dengesini bozan bir durumdur. Bu olağanüstü durumun süreklilik göstermesi vücut sağlığını bozarak, çok çeşitli rahatsızlıklara yol açar.
Uzmanlar, stresin insan vücudu üzerindeki olumsuz etkilerini şu temel maddeler altında toplamaktadırlar:
Kaygı ve Panik: İşlerin kontrolden çıktığı hissine kapılma
Sürekli artan terleme
Ses değişmesi: Kekeleme, titreyerek konuşma
Hiperaktiflik: Ani enerji patlamaları, zayıf diabet kontrolü
Uyumada zorluk çekmek: Kabus görme
Deri hastalıkları: Sivilce, akne, ateş, sedef hastalığı ve egzama
Gastrointestinal belirtiler: Hazımsızlık, mide bulantısı, ülser
Kas tansiyonları: Gıcırdayan veya kenetlenen dişler, çenede ağrı, sırt, boyun ve omuzlarda ağrı
Düşük dereceli enfeksiyonlar: Nezle vb.
Migren
Hızlı kalp çarpıntısı, göğüs ağrısı, yüksek tansiyon
Böbrek dengesizliği, su tutma
Solunum bozuklukları, kısa nefesler
Alerjiler
Eklem yerleri ağrısı
Ağız ve boğaz kuruluğu
Kalp krizi
Bağışıklık sisteminin zayıflaması
Kendini suçlu hissetme, kendine güvensizlik
Kafa karışıklığı, doğru yorumlar yapamama, iyi düşünememe, zayıf hafıza
Aşırı kötümserlik, herşeyin kötüye gideceğine inanma
Kıpırdamadan bir yerde durmada zorluk çekme, mutlaka tempo tutma
Konsantre olamama veya konsantrasyon zorluğu çekme
Sinirlilik, alınganlık
Mantıksızlık
Kendini yardımsız, umutsuz hissetme
Artan veya azalan iştah
Tüm bu hastalıkların oluşma sebebinin yalnızca stres olduğu elbette ki söylenemez, ancak çıkış noktalarının çoğu kez psikolojik kaynaklı olduğu bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçektir. Nitekim yaklaşık hergün gazetelerde ve televizyonda rastladığımız haberler bu durumu ispat eder niteliktedir.
Din ahlakından uzak yaşayan kimselerin “stres” denilen sıkıntı ile yaşamaları Allah’ın Kuran’da bildirdiği bir durumdur:
“Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır…” (Taha Suresi, 124)
Bir başka ayette ise Allah “… bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O’nun dışında (yine) Allah’tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar…” (Tevbe Suresi, 118) şeklinde buyurmaktadır.
Bu sıkıntılı yaşam, iman etmeyenlerin, imanın kazandırdığı sevgiden ve güzel ahlaktan uzak yaşamalarının sonuçlarından biridir. Bugün doktorlar, stresin etkilerinden korunmak için huzurlu ve sakin bir yapıya, rahat, güvenli ve endişelerden uzak bir psikolojiye sahip olunması gerektiğini ifade etmektedirler. Huzurlu ve rahat bir psikoloji ise, ancak Kuran ahlakının yaşanmasıyla mümkündür. Nitekim Kuran’da Allah pek çok ayette iman edenlerin üzerine “güven duygusu ve huzur” indirdiğini bildirmektedir. (Bakara Suresi, 248; Tevbe Suresi 26, 40; Fetih Suresi, 4, 18) Rabbimiz’in iman eden kulları için vaadi ise bir ayette şöyle bildirilmektedir:
Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)