Bir insanın yalan söyleyebilmesinin nedeni Allah’ı gereği gibi tanımaması, O’ndan korkup sakınmamasıdır. Her an Allah’ın kendisini gördüğünü, işittiğini bilen, kalbinden geçenleri, bilinçaltındakileri, her an ne düşündüğünü, bu satırları okurken aklından neler geçirdiğini bildiğini bilen, bu gerçeği kavrayan bir insan, hiçbir zaman yalan söyleyemez. Allah’ın kendisini azaplandırmasından korkup sakınır. Ahirette hesabını veremeyeceği tek bir söz dahi söylemez. Dalgınlıkla veya yanlışlıkla ağzından gerçek olmayan tek bir söz dahi çıksa hemen onu düzeltir ve Allah’tan bağışlanma diler.
Yalancıların en önemli özelliği ahirete inanmamaları veya inançlarından şüphede olmaları ve ahireti pek düşünmemeleridir. Allah’ın bir ayetinde bildirdiği gibi, “Yalanı, yalnızca Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur…” (Nahl Suresi, 105)
Allah’ı tanıyan bir insan, yalan söylemekten dolayı dünyada ve ahirette alınabilecek karşılıklardan korkup sakınır. Allah Kuran’ın birçok ayetinde hileli düzen kuranların tuzaklarının bozulduğunu bildirmektedir:
(Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın. (Fatır Suresi, 43)
Sadece yalancılık için değil, bir insanın diğer tüm kötü ahlak özelliklerini terk etmesi için Allah’tan korkup sakınması, ahiretin varlığına inanması ve cehennem azabından korkması gerekir. Allah bir ayetinde “…Sen, yalnızca gayb ile Rablerinden ‘içleri titreyerek-korkmakta’ olanları ve dosdoğru namazı kılanları uyarırsın. Kim temizlenip-arınırsa, artık o, kendi nefsi için temizlenip-arınmıştır. Sonunda dönüş Allah’adır.” (Fatır Suresi, 18) diyerek bu gerçeği bildirmiştir.
Ayrıca, yalancının yalanlarını her seferinde deşifre etmek, ona inanmış görünerek ona ortak olmamak da o kişiyi yalan söylemekten vazgeçirebilir. Çünkü insanlar yalanlarına ses çıkarılmadığında insanları aldatabildiklerini sanmakta ve bu nedenle hem kibirlenmekte hem de bu kötü huylarından vazgeçmemektedirler.
Yalandan vazgeçmek ve bu konuda kararlı olmak için, o kişi insanların karşısındaki durumunun hiçbir öneminin olmadığını da düşünmelidir. Çünkü yalan ya itibar için, ya bir çıkar için söylenir. Bir insan, insanların aciz kullar olduklarını, onların rızalarının değil Allah’ın rızasını kazanmanın önemli olduğunu kavradığında, yalan söylemesinin bir anlamı ve nedeni de kalmayacaktır.