Arabaların hızla gelip gitti bir caddede yolun ortasına oturmuş olan yavru bir kediyi herkes görür ama yanına giderek onu ezilmekten kurtaran yalnızca bir kişidir. Trafik ışıklarında beklerken arabasına yaklaşarak dilenen çocuğun ne kadar aç olabileceğini herkes düşünür ama yakın bir büfeden yiyecek alıp ona ikram edecek olan kişi onca kalabalık içinde parmakla sayılacak kadar az olur. Yüzlerce, binlerce insan zavallı çocuğun yanından gelip geçse de, şahit oldukları acıklı durum karşısında faydalı bir şeyler yapma ihtiyacı hisseden kişi sayısı çok azdır.
Çocuğu ve kediyi görmelerine rağmen aldırış etmeden yollarına devam edenlere, “neden bir şey yapmadınız?” diye sorulsa, çoğu kişi umursamaz cevaplar verirken, pek çoğu da kendince makul mazeretler öne sürecek, örneğin bir toplantıya, vakti çok önceden belirlenmiş önemli bir görüşmeye yetişmek zorunda olduklarını söyleyeceklerdir. Her ne kadar ilk başta mazeretleri mantıklı gibi görünse de, bu kişilerin en doğru tavrı gösterdiklerini söylemek mümkün değil.
İnsanların çoğu olaylar karşısında mantıkları doğrultusunda hareket etmenin isabetli olacağını zannediyor olabilir. Oysa mantık her zaman doğruyu ilham etmez. En doğru olan, kişinin vicdanına uymasıdır.
Vicdan, istisnasız her insana güzel olan tavrı ve düşünceyi söyleyen, bir insanın sağlıklı muhakemede bulunmasını, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edebilmesini sağlayan manevi bir yol göstericidir. İnançlı ya da inançsız olsun, her insan vicdanıyla birlikte yaratılmıştır. İnsanları birbirinden farklı kılan ise vicdanlarını hangi oranda kullandıklarıdır.
Mültecilere yapılan yardımlar bu konudaki önemli göstergelerden biri. Ailesinin yanında Yunanistan’a geçmeye çalışırken hayatını kaybeden ve cansız bedeni kıyıya vuran Aylan bebeğin şehadeti, vicdansız uygulamaların yol açtığı olaylara verilebilecek son örnek.
Aylan bebek vicdanlarda bir hareketlenmeye vesile oldu belki ama İspanyol yardım kuruluşu Accion contra el Hambre isimli resmi internet sitesine göre, 5 milyonu çocuk olmak üzere 12,2 milyon Suriyeli’nin insani yardıma ihtiyacı var.[1] Peki dünyanın bu olay karşısındaki tavrı ne?
Türkiye, topraklarında ağırladığı 2 milyondan fazla Suriyeli’ye yardım edebilmek için büyük bir çaba sarf ediyor. Avrupa’da ise geniş imkanlara rağmen mülteciler konusunda Türkiye gibi yapıcı bir politika uygulandığını söylemek imkansız. Avrupa ülkelerindeki yönetimler bu konuda oldukça isteksiz hareket ediyor gibi görünseler de son olarak Almanya 30 bin, Fransa ise 24 bin sığınmacıyı daha kabul edeceğini açıkladı.[2]
Avrupa’da hükümet sözcüleri, siyasetçiler mültecilerle ilgili politikalar hakkında çoğunlukla kaçamak demeçler vermeyi tercih ediyorlar. Hatta zaman zaman ayrımcı, nefret dolu ifadeler kullananlar bile oluyor.
AB Dış İlişkileri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Mogherini de mülteciler konusunda vicdan yerine mantıkla hareket edilmesi gerektiğini ifade edenlerden. Mogherini mültecilerin sıkıntılarına odaklanmak yerine, Avrupalıların kendi ülkelerinde azınlık haline düşme tehlikesine karşı tedbir almak zorunda olduklarını ifade ediyor.[3] Avrupalı diğer siyasetçilerin durumu da Mogherini’den farklı değil. Örneğin Macaristan Başbakanı Orban, Türkiye’nin güvenli bir ülke olduğunu söyleyip mültecilerin Türkiye’de kalmasını istiyor. İşin en ilginç yanı ise, “Yapılması gereken insani ve ahlaki şey lütfen gelmeyin demek olacaktır” diyerek ortaya koyduğu acımasız tavrı, ahlaki bir gereklilikmiş gibi göstermeye çalışması.[4]
Tüm bunların yanında İzlandalı yazar Bryndis Bjorgvinsdottir gibi vicdanı ile hareket eden Avrupalılar da mevcut. Bjorgvinsdottir sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta, “Suriye çağırıyor” isimli, daha fazla Suriyeli sığınmacının İzlanda’ya alınması için hükümete çağrıda bulunulan bir kampanya başlattı. Kampanyaya destek verenlerin sayısı 24 saatte 10 bini aştı. Kampanyada sığınmacılara evlerinin kapılarını açanların yanı sıra dil dersleri vererek sığınmacılara destek olmak isteyen gönüllüler, kıyafet, çocuk oyuncağı ve mobilya bağışçıları da yer alıyor.[5]
Bjorgvinsdottir vicdanla hareket etmenin ne demek olduğunu ortaya koyan güzel bir örnek. Açıkçası vicdan her insanın içinde var. Önemli olan bu sese kulak vermek. Bir insan ahlaksızlık yaparken bunu vicdanı olmadığı için değil, vicdanını kullanmaya irade göstermediğinden yapar. Dünyanın dört bir köşesinde yaşayan tüm insanlar kendilerine hep iyiyi, güzeli, doğruyu fısıldayan iç seslerinin farkındadırlar. Ama pek çoğu durmaksızın hayrı fısıldayan bu iç sesi dinlemez.
Doğrudan yana tavır koyabilmek için vicdanın sesini dinlemek şarttır. Vicdanı köreltecek hareketlerden itinayla kaçınmak gerekir. “Biraz da mantıklı davranmalı” diyerek, dünyevi menfaatlere göre şekil almamak gerekir. Ya da bir zulüm karşısında kimse vicdanlı tavır göstermiyorsa bir anda şüpheye düşüp, “tek akıllı ben miyim?” diyerek vicdanın emrettiği hayırlı davranıştan yüz çevirmemek gerekir. Veya tam bir hayır işi işleyecekken, “benim yaptığımdan ne olur ki?” demeden, zerrenin dahi okyanusta kıymetinin olduğunu unutmamak gerekir.
Görünen o ki bu bilinçteki insanların sayısının artması Avrupa’nın en büyük ihtiyaçlarından biri. Avrupa halkları yalnızca kendi menfaatlerini hedefleyen bencil ruhu acilen terk etmeli, sevgiyi, merhameti, fedakarlığı temel alan yepyeni bir bakış açısı benimsemelidirler. Gerçek şu ki Avrupa’nın güçlenmesi, kalkınması ve birlik olması yolundaki en önemli ihtiyaç ortak bir anayasa ya da savunma örgütü değil vicdandır. Vicdanın sesi bencil duygulara tercih edildiği gün tüm dünya daha yaşanabilir bir hale gelecektir.
[1] https://www.accioncontraelhambre.org/es/blog/crisis-de-refugiados-sirios-necesitan-nuestra-ayuda
[2] http://www.milliyet.com.tr/ab-turkiye-yi-guvenli-ulke-ilan/dunya/detay/2113999/default.htm
[3] http://www.sabah.com.tr/gundem/2015/09/05/avrupa-liderlerinden-aylana-vicdansiz-tepkiler
[4] http://www.amerikaninsesi.com/content/orbandan-turkiyede-kalin-cagrisi/2945232.html
[5] http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/europe/iceland/11835537/10000-Icelanders-offer-to-house-Syrian-refugees-after-authors-call.html
Adnan Oktar’ın Arabian Gazette’de yayınlanan makalesi:
http://www.arabiangazette.com/when-conscience-dies-eyes-go-blind-ears-deaf/