Şeytan insanoğlunun yaratıldığı günden beri hiç değişmeyen, en tehlikeli düşmanıdır. Şeytanın amacı insanları Allah’ın rızasından, sevgisinden, Kuran’dan uzaklaştırmak, insanları kışkırtarak birbirlerine düşürmek, kısacası kendisine olabildiğince benzeterek, onları şaşırtıp saptırmaktır. Allah bir ayetinde, “Ey Ademoğulları, Ben size and vermedim mi ki; ‘Şeytana kulluk etmeyin, çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.” (Yasin Suresi, 60)şeklinde bildirerek, şeytanın açık bir düşman olduğu konusunda insanları uyarmıştır.
Kimi insanlar, böylesine tehlikeli ve aynı zamanda da sinsi bir düşmanla karşı karşıya olmalarına rağmen, bu gerçekten yana büyük bir gaflet içinde yaşamaktadırlar. Çünkü şeytanın varlığından, onun ne kadar sinsi bir düşman olduğundan habersizdirler. İnsanların bazıları ise şeytanı mistik, varlığıyla yokluğu bir olan, bir tür simge ya da sembol olarak görürler. İşte insanların şeytan hakkındaki bu yanlış düşünceleri, onun insanları ne gibi ciddi zararlara ve belalara uğratabileceğini fark etmemelerine neden olur ve insanı şeytan karşısında tamamen savunmasız bir hale getirir. Bu durum, şeytanın gaflet içerisindeki insanları Allah’tan ve dinden rahatlıkla uzaklaştırabilmesine olanak tanır. Şeytanın karşısında onu tanımayan milyarlarca insan vardır. Bu da bu insanların içinde bulundukları tehlikenin ne denli ciddi olduğunu göstermektedir.
Şeytanı tehlikeli yapan, insanları Allah’ın yolundan saptırmak isteğindeki kararlılığı ve bunun için yemin etmiş olmasıdır. Bu uğurda elinden gelen her türlü çabayı gösterecek, her yolu deneyecektir. Allah Kuran’da şeytanın bu konudaki kararlılığını bize şöyle bildirmektedir:
Dedi ki: “Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım. Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın.” (Araf Suresi, 16-17)
Şeytanın diğer tehlikeli bir yönü ise tüm bunları yaparken çok sinsi hareket etmesidir. Şeytan her insanın eksikliklerine, zayıf yönlerine göre çeşitli yöntemler kullanarak her insana faklı açılardan yaklaşır. Her insan için farklı bir yöntemi, bir taktiği vardır. Tüm faaliyetlerini insanlara sinsice fısıldadığı vesveselerle gerçekleştirir. Onları şüpheye düşürür, olmadık boş kuruntulara kaptırır ve boş işlerle uğraştırarak zaman kaybettirir. Allah şeytanın insanları aldatıp kandırabilmek için çaba harcayacağını Kuran’da şöyle bildirmiştir:
“Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah’ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır. (Şeytan) Onlara vaatler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey vaat etmez. (Nisa Suresi, 119-120)
Şeytan insanlara daima zarar-ziyan, kötülük ve kayıp vermeye çalışmaktadır. İnsanların hiç bitmeyen mutsuzluklarının, sıkıntılarının ve bunlardan kaynaklanan fiziki tahribatlarının kaynağı işte şeytanın verdiği bu vesveseler ve boş kuruntulardır. Çünkü şeytan insanların mutsuz olmalarını ister. Allah Kuran’da şeytana uyan insanların daima karanlıklara ve çıkmaza doğru gideceği bildirmiştir:
Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut’tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257)
Ancak üzerinde durulması gereken önemli bir konu daha vardır. Birçok insan içinde yaşadığı bu psikolojiyi benimsemiş, bunu yaşamın bir parçası olarak kabul etmiştir. Bu şekilde yaşamadığı takdirde hayatın bir tadı ve zevki olmayacağını zanneder. Sürekli bu ruh hali içerisinde olmanın kendisine vereceği sıkıntıyı ve zararı düşünmeden yaşamaya devam eder. Bu ise şeytanın aldatmacasından başka bir şey değildir. Şeytan, insanları içine düşürdüğü bu durumu onlara çekici ve süslü göstererek bu insanların akletmelerini ve gerçeği görmelerini engellemektedir. Allah insanların içerisine düştükleri bu durumu Kuran’da şöyle bildirmektedir:
… Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip-çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi. (Ankebut Suresi, 38)
Görüldüğü gibi şeytan, iman etmeyen insanların mutsuz olmalarında ve sıkıntılı bir yaşam sürmelerinde büyük bir rol üstlenmektedir. Şeytan verdiği vesveselerle, insanları aldatmakta ve onları büyük sıkıntılara sürüklemektedir. Kendisine uyan insanları, verdiği mutsuzlukla Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sürekli uzaklaştırmakta ve onları Allah’a isyan eden kimseler haline getirmektedir.