Dua etmek, Allah’a teslim olmanın bir yoludur ve insanların tamamı duaya muhtaçtır. Bunun en hikmetli örnekleri ise, Kuran’da bildirildiği üzere, tüm Peygamberlerin her konuda Allah’a yönelerek O’na dua etmeleridir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ve diğer tüm Peygamberlerin dualarında, hem Allah’a olan teslimiyetlerini, Allah’ı tek dost ve yardımcı olarak gördüklerini, hem de Rabbimiz’in şanını en güzel isimleri ile yücelttiklerini görürüz.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Duaları
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in dualarında Allah’ı sıfatları ile birlikte anmanın en güzel örnekleri görülmektedir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in dualarının bildirildiği ayetlerden biri şöyledir: “De ki: Ey mülkün sahibi Allah’ım, dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır Senin elindedir. Gerçekten Sen, her şeye güç yetirensin.” (Al-i İmran Suresi, 26) Rivayetlerde de, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Rabbimiz’e kendisine güzel bir ahlak ve iyi bir huy vermesi için dua ettiği belirtilmektedir: “Allah’ım! Yaratılışımı ve ahlakımı güzelleştir. İlahi! Beni ahlakın kötülerinden uzaklaştır.” (Tırmizi, İmam Ahmed ve Hakimden; Huccetül İslam İmam Gazali, İhyau Ulumid-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 789)
Hz. Nuh (a.s.)‘ın Duası
Kuran’da, yıllar boyunca, örnek bir kararlılıkla kavmini tevhid dinine çağıran Hz. Nuh (a.s.)‘ın sabrı, övgü ile bildirilmiştir. Hz. Nuh (a.s.), kendisine ve yanındaki müminlere düşmanlık gösteren kavmine karşı kararlılıkla mücadele etmiştir. Hz. Nuh (a.s.)‘ın içinde bulunduğu her türlü durumda Allah’a yönelmesi, O’nun yardımını umarak samimiyetle dua etmesi ise müminler için büyük bir örnektir. Bir ayette Hz. Nuh (a.s.)‘ın içinde bulunduğu durumu Allah’a bildirdiği ve şöyle dua ettiği haber verilmiştir: “Sonunda Rabbine dua etti: “Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım. Artık Sen (bu kafir toplumdan) intikam al.”” (Kamer Suresi, 10) Allah, Hz. Nuh (a.s.)‘ın bu duasını kabul etmiş ve ileride kopacak olan Tufan’a hazırlık yapmasını emretmiştir. Hz. Nuh (a.s.) yakında herhangi bir deniz veya göl olmamasına rağmen Allah’ın emri üzerine büyük bir gemi yapmaya başlamıştır. Geminin yapımı sırasında kavmi kendisine manevi baskı yapmaya devam etmiştir. Zamanı geldiğinde ise Allah’ın vaadi gerçekleşmiş ve tufan felaketi meydana gelmiştir.
Hz. Yunus (a.s.)‘ın Duası
Kuran’da bu değerli Peygamberimizin, kavminden, çağrılarına cevap vermedikleri için ayrıldığı bildirilmektedir. (Saffat Suresi, 139–142) Ayetlerde bildirildiği üzere, bunun ardından Hz. Yunus (a.s.)‘ın binmiş olduğu gemide yolcular arasında kura çekilmiş ve kura sonucunda onun denize atılmasına karar verilmiştir. Denize atılan Hz. Yunus (a.s.), dev bir balık tarafından yutulmuştur. Bu olayların üzerine Hz. Yunus (a.s.) Allah’a sığınıp dua etmiştir. Yüce Allah, Kuran’da bu olayı şöyle haber vermiştir: “Balık sahibi (Yunus’u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: “Senden başka İlah yoktur, Sen yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum” diye çağrıda bulunmuştu. Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte Biz, iman edenleri böyle kurtarırız.” (Enbiya Suresi, 87–88) Ayetlerde bildirildiği üzere Hz. Yunus (a.s.), duasında içinde bulunduğu durumu samimi olarak itiraf etmiştir. Allah’a dua etmiş, sabırla yardım etmesini beklemiştir. Sonsuz merhamet sahibi Rabbimiz, Hz. Yunus (a.s.)‘ın tevbesini kabul etmiş ve duasına icabet ederek onu balığın karnından kurtarmıştır.
Hz. Eyüp (a.s.)‘ın Duası
Kuran’da Hz. Eyüp (a.s.)‘ın sabrı müminlere örnek olarak bildirilmiştir. Allah’tan vahiy alan ve seçilmiş bir kul olan Hz. Eyüp (a.s.) (Nisa Suresi, 163), ciddi bir sıkıntıya yakalanarak zor bir dönem geçirmiştir. Ancak içinde bulunduğu her türlü ağır şarta rağmen, daima sabırlı ve Allah’a olan tevekküllü tavrı ile müminlere örnek olmuştur. (Sad Suresi, 44) Bu kutlu Peygamberimizin içli duası bir ayette şöyle bildirilmiştir: “Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu: Şüphesiz bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın.” (Enbiya Suresi, 83) Yüce Allah’ın, salih kullarından biri olan Hz. Eyüp’ (a.s.)’ın duasına icabet ettiği ise bir Kuran ayetinde şu şekilde bildirilmektedir: “Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik.” (Enbiya Suresi, 84)
Samimi Edilen Duaların Dünyada da Ahirette de Karşılığı Vardır
Peygamberlerimizin kıssalarında da gördüğümüz üzere Allah Kuran’da, dilediği takdirde herşeyin mümkün olabileceğini insanlara çok açık olarak göstermektedir. Allah en zor anlarda; hiçbir çıkış yolunun olmadığına dair çok net deliller oluşan olaylarda dahi, hiç beklemedikleri yerlerden kullarına yardımını ulaştırmaktadır. Allah dilediğinde çok az bir topluluğu, çok fazla sayıdaki insanlara galip getirmektedir. Firavun’un askerleriyle denizin suları arasında sıkışıp kalan İsrailoğullarına ve Hz. Musa (a.s.)’a Allah hiç ummadıkları şekilde bir kurtuluş yolu açmaktadır. Yaşı ilerlediği ve hanımı da doğuma elverişli bir yaşta olmadığı halde, Allah, kutlu Peygamberi Hz. Zekeriya (a.s.)’a soyunu sürdürecek bir çocuk vermektedir. Allah bir balığın karnındaki Peygamberi Hz. Yunus (a.s.)’a oradan çıkıp kurtulma imkanı yaratmaktadır. Allah, kimsenin göremeyeceği bir kuyunun dibine bırakılan Peygamberi Hz. Yusuf (a.s.)’a oradan kurtulacağı bir fırsat yaratmaktadır. Kuran’da Allah’ın sonsuz yaratma gücüne ve samimi kullarına olan yardımlarına dair daha pek çok haber verilmiştir. Tüm bu örneklerin bir hikmeti de, insanların Allah’ın sonsuz gücünü, sonsuz rahmetini ve dilediğinde insanlara hiç ummadıkları yerlerden yardımını ulaştırabileceğini kavramalarıdır. Allah, Kendisi’ne gönülden bir samimiyetle inanan; kayıtsız şartsız, hiçbir şüphe duymadan, tam bir teslimiyetle güvenen bir kimsenin dualarına icabet edeceğini Kuran’da şöyle haber vermiştir: “Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.” (Bakara Suresi, 186)