Hz. Nuh da söz dinlemeyen kavmine Allah’ın dinini büyük bir kararlılıkla tebliğ eden peygamberlerden biridir. Çok uzun bir süre boyunca kavmini doğru yola davet eden Hz. Nuh, bunu yaparken sayısız yöntem ve taktiğe başvurmuştur. Ancak içinde bulunduğu kavim, hiçbir şekilde anlattıklarını kavramadığı gibi, doğru sözü dinlemeye tahammül dahi edememişlerdir. Bütün peygamberlere yaptıkları gibi, her türlü baskı ve yıldırma yöntemini kullanmışlar, böylesine mübarek bir insanı tehdit etmekten kaçınmamışlardır. Büyük bir sabır ve kararlılıkla tekrar tekrar onlara Allah’ın varlığını, ahireti anlatmasına rağmen Hz. Nuh’a kavminden iman edenlerin sayısı çok az olmuştur. Ayetlerde Hz. Nuh’un mücadelesi şöyle haber verilir:
Dedi ki: “Rabbim, gerçekten kavmimi gece ve gündüz davet edip-durdum. Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını arttırmadı. Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip-direttiler. Sonra onları açıktan açığa davet ettim. Daha sonra onlara açıkça ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim”. (Nuh Suresi, 5-9)
Hz. Nuh da diğer peygamberler gibi azgın inkarcıların hakaret, tehdit ve saldırılarına maruz kalmıştır.
Dediler ki: “Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?” (Şuara Suresi, 111)
Dediler ki: “Eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten taşa tutulup kovulacaksın”. (Şuara Suresi, 116)
Fakat ne yılgınlık göstermiş ne de tebliğ vazifesinden feragat etmiş, cesaret ve kararlılıkla Allah’ın emrini kavmine tebliğ etmiştir. Öyle ki kavminin içinde kaldığı uzun bir süre boyunca bu güzel ve üstün ahlakı üzerinde taşımıştır.
Hz. Nuh’ta gördüğümüz ahlak, kınayanın kınamasından hiç çekinmeyen, aksine yalnızca Allah’ın rızasını kaybetmekten çekinen ve O’na tam bir teslimiyetle güvenen mümin tavrıdır. Ve Nuh Peygamber bu tavrıyla kendisinden sonra yaşamış olan bütün Müslümanlara çok güzel bir örnek teşkil etmektedir.
Hz. Nuh kavminin her türlü alayını, azgınca tavrını göze alarak yalnızca Rabbimiz’in emirlerini yerine getirmiş ve Allah’ın yardım vaadine kesin olarak iman etmiştir:
“Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulmedenler konusunda bana hitapta bulunma. Çünkü onlar suda- boğulacaklardır”.
Gemiyi yapıyordu. Kavminin ileri gelenleri kendisine her uğradığında onunla alay ediyordu. O: “Eğer bizimle alay ederseniz, alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz” dedi. “Artık, ilerde bileceksiniz. Aşağılatıcı azap kime gelecek ve sürekli azab kimin üstüne çökecek”. (Hud Suresi, 37-39)
Uzun süren mücadelesinin sonunda Allah, Hz. Nuh’un inkar eden kavmini cezalandırmış, onunla alay eden, ona eziyet eden ve onu tehdit edenleri suda boğmuştur. Hz. Nuh ve beraberindeki müminleri de kurtarmıştır. Hz. Nuh’un kıssası, Allah’ın, Kendi yolunda cesaret ve kararlılıkla mücadele edenlerin yaptıklarını boşa çıkarmayacağının, onları sabretmeleri dolayısıyla dünyada ve ahirette en güzel sona ulaştıracağının, onlara eziyet edip engel olmak isteyenlerden de mutlaka intikam alacağının yaşanmış bir örneğidir.