Yüce Allah dünya hayatında insanları zorluklarla imtihan edeceğini bildirmiştir. Bu zorluk ve sıkıntılar, iman etmeyen kişilere de Müslümanlara da isabet edebilir. Ancak bunlar iman etmeyenler için bir tür azaba dönüşürken, Allah’ın herşeyi hayırla yarattığını bilen salih Müslümanlar için eşsiz birer güzelliktir. imanlarının derinleşmesi için değerli bir vesile, neşelerinin, coşkularının, birbirlerine olan sevgi ve bağlılıklarının güçlenmesi için bir fırsattır.

Zor­luk­la de­nen­mek, Müs­lü­ma­nın ha­ya­tı­nın önem­li bir par­ça­sı­dır. Nitekim tüm alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Pey­gam­be­ri­miz (sav) ha­ya­tı bo­yun­ca pek çok if­ti­ra­ya ma­ruz kal­mış, öl­dü­rül­mek­le teh­dit edil­miş, Mek­ke­li müş­rik­ler­den çok de­fa zu­lüm gör­müş, sa­ha­be­ler­le bir­lik­te sa­hip ol­du­ğu her­şe­yi bı­ra­kıp Me­di­ne’ye göç et­miş­tir. Hz. İb­ra­him ate­şe atıl­mış, Hz. Yu­suf ön­ce ıs­sız bir ku­yu­da son­ra da yıl­lar­ca ha­pis­ha­ne­de kal­mış, Hz. Mu­sa Fi­ra­vun’un zul­mü­ne uğ­ra­mış, Hz. İsa’yı öl­dür­mek için tu­zak ku­rul­muş, an­cak Al­lah el­çi­le­ri­ne yö­nel­ti­len tüm bu tu­zak­la­rı boz­muş, tüm zor­luk­la­rı sa­lih kul­la­rı için gü­zel­lik­le­re dö­nüş­tür­müş­tür. İman et­me­yen­ler ta­ra­fın­dan Müs­lü­man­lar aley­hin­de, on­la­ra zor­luk ver­mek ama­cıy­la çe­şit­li tu­zak­lar ku­ru­la­ca­ğı Ku­ran’da de­tay­lı ola­rak ha­ber ve­ril­miş­tir. Al­lah bir ayet­te şöy­le bil­dir­mek­te­dir:
“Ha­ni o in­kar eden­ler, se­ni tu­tuk­la­mak ya da öl­dür­mek ve­ya sür­gün et­mek ama­cıy­la, tu­zak ku­ru­yor­lar­dı. On­lar bu tu­za­ğı ta­sar­­yor­lar­ken, Al­lah da bir dü­zen (bir kar­şı­lık) ku­ru­yor­du. Al­lah, dü­zen ku­ru­cu­la­rın (tu­zak­la­­na kar­şı­lık ve­ren­le­rin) ha­yır­­­dır.” (En­fal Su­re­si, 30)
HER ZORLUKLA BERABER BİR KOLAYLIK VARDIR

Yü­ce Al­lah En­bi­ya Su­re­si’nin 101. aye­tin­de, “Biz­den ken­di­le­ri­ne gü­zel­lik geç­miş bu­lu­nan­lar” ola­rak ta­nım­la­dı­ğı mü­min­le­re bir de­ne­me ola­rak ve­ri­len zor­luk­la­rın ya­nın­da çok bü­yük ko­lay­lık­lar da sağ­lan­mak­ta­dır. Müs­lü­man­la­rın bir­lik için­de ha­re­ket et­me­le­ri, her­şe­yin bir de­ne­me­den iba­ret ol­du­ğu­nu bil­me­le­ri, son­suz ahi­ret yur­du­na ha­zır­lık için­de ol­duk­la­rı­nın şu­urun­da ol­ma­la­rı, as­lın­da bu zor­luk­lar kar­şı­sın­da on­la­ra ve­ril­miş bü­yük bi­rer ko­lay­lık hük­mün­de­dir. Bu­nun ya­nın­da Yü­ce Al­lah mü­min­le­ri çok da­ha bü­yük bir gü­zel­lik­le müj­de­le­mek­te­dir. Pey­gam­ber­le­rin ve sa­lih mü­min­le­rin ha­yat­la­rın­da da ol­du­ğu gi­bi Rab­bi­miz her zor­lu­ğun ar­dın­dan ina­nan­la­ra mut­la­ka bir za­fer, ba­şa­rı ve ga­li­bi­yet ver­miş­tir. Bir ayet­te şöy­le buy­rul­mak­ta­dır:
“Al­lah, tak­va sa­hip­le­ri­ni (ina­na­rak ve inanç­la­­nı uy­gu­la­ya­rak) za­fe­re ulaş­ma­la­rı do­la­­sıy­la kur­ta­rır. On­la­ra kö­­lük do­kun­maz ve on­lar hüz­ne ka­pıl­ma­ya­cak­lar­dır.” (Zü­mer Su­re­si, 61)
İman Et­me­yen­le­rin Zor An­lar­da Ser­gi­le­dik­le­ri Ta­vır­lar

“İta­at ve ma­ruf (gü­zel) söz­dü. Fa­kat iş, ke­sin­lik ve ka­rar­lı­lık ge­rek­tir­di­ği za­man, şa­yet Al­lah’a sa­da­kat gös­ter­se­ler­di, şüp­he­siz on­lar için da­ha ha­yır­lı olur­du.” (Mu­ham­med Su­re­si, 21) aye­tin­de de bil­di­ril­di­ği gi­bi gü­zel ah­la­kın asıl ola­rak “ke­sin­lik ve ka­rar­lı­lık” ge­rek­tir­di­ği za­man­lar­da gös­te­ril­me­si önem­li­dir. Çün­kü in­san­la­rın bü­yük bir bö­lü­mü zor­luk an­la­rın­da gös­te­ri­len sa­da­ka­tin üs­tün bir ah­lak ol­du­ğu­nu bi­lir­ler ve ko­nuş­ma­la­rın­da böy­le bir du­rum­la kar­şı­laş­tık­la­rın­da sa­dık ve güç­lü ola­cak­la­rı­na da­ir sözler verirler. An­cak zor­luk anı gel­di­ğin­de ba­zı in­san­la­rın ta­vır­la­rı da­ha ön­ce­ki va­at­le­ri­ne uy­maz. Ken­di­le­ri­ne en ufak bir sı­kın­tı do­kun­du­ğun­da kö­tü bir ta­vır gös­te­re­bi­lir, ani­den hır­çın­la­şa­bi­lir, sev­gi ve şef­kat gi­bi duy­gu­lar­dan uzak­la­şıp kin ve öf­key­le ha­re­ket ede­bi­lir­ler. Bir an­da te­vek­kül­süz, is­yan­kar, za­lim bir tav­ra yö­ne­le­bi­lir­ler. Bu ne­den­le, zor­luk za­man­la­rı güç­lü olan­lar­la güç­süz olan­la­rın bir­bir­le­rin­den ay­rı­la­ca­ğı, kö­tü ah­la­kın or­ta­ya çı­ka­ca­ğı, ima­nı za­yıf kim­se­le­rin ­ise en­di­şe­ye ka­pı­lıp ken­di­le­ri­ni bel­li ede­cek­le­ri bir dö­nem­dir. İş­te böy­le ör­nek­ler, sa­mi­mi ve güç­lü bir ima­na sa­hip Müs­lü­man­la­rın de­ğe­ri­ni kat kat ar­tır­mak­tadır.