- Müslümanlar kimleri severler?
- Müslümanların sevgi yönelttikleri kişiler ve nimetler niçin çoktur?
- Sayın Adnan Oktar sevgisizlikten kurtulmak için hangi tavsiyelerde bulunmuştur?
Müslümanın sevgiyle Allah’a yönelmesi O’nun tecellilerini de sevmesini sağlar. Müminin insan, çocuk, hayvan ve çiçek sevgisinin çok güçlü olmasının nedeni budur. Bu nedenle baktığı herşeyde Allah’ı görür. Allah rızası için sevdiğinden, baktığı tüm güzelliklere sevgi duymaktan kendini alamaz. Bu sevgi, Allah aşkından kaynaklanan doğal bir ruh halidir ve tutkulu imanla, akılla, derinlikle, fedakarlıkla ve çok yüksek ahlakla kazanılır.
Bu bilinçle hareket eden bir kişi gördüğü her güzellik karşısında Allah’ı tesbih eder. Allah rızası için muhabbet, sevgi duyar. Müminin sahip olduğu bu üstün ahlaka Kuran’da şöyle bir örnek verilmektedir:
“Biz Davud’a Süleyman’ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah’a) yönelip-dönen biriydi. Hani ona akşama yakın, bir ayağını tırnağı üstüne diken, öbür üç ayağıyla toprağı kazıyan, yağız atlar sunulmuştu. O da demişti ki: “Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbim’i zikretmekten dolayı tercih ettim.” Sonunda bu atlar (koştular ve toz) perdesinin arkasına saklandılar. “Onları bana geri getirin” (dedi). Sonra (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.” (Sad Suresi, 30-33)
Ayetlerden de anlaşılacağı üzere müminlerin sevgilerinin kaynağında, Allah aşkı ve Allah’ı zikretme amacı bulunur. Hz. Süleyman (a.s.) örneğinde olduğu gibi Allah’ın tecellilerinden alınan derin zevki ancak Allah’ı aşkla seven müminler anlar.
İman Edenlerin Kadınlara Duydukları Sevgi
İman etmeyen kişilerde ve yobazlarda kadını baskı altına alma, saygı ve sevgi duymama, değer vermeme çok yaygındır.
Bu kişiler kadınları, kendilerince sadece temizlik yapan, hizmet eden, ikinci sınıf bir varlık olarak görürler. Hatta kadının kişiliğinin, ahlaki özellikleri ve yeteneklerinin, fiziksel yapısıyla orantılı olarak daha sınırlı olduğuna inanılır. Örneğin toplumda “erkek işi” ya da “kadın işi” diye ayırt edilen konular vardır. Elbette ki fiziki güçleri ve yapıları bakımından bir kadının yapabilecekleriyle bir erkeğin yapabileceği işler birbirinden farklıdır. Ancak bu ayrım kadının akıl ve beceri yönünden de daha güçsüz olduğu anlamına gelmez. Günümüzde kadınlar pek çok alandaki bilgi ve becerileriyle bu ön yargının geçersizliğini ortaya koymaktadırlar.
Müslümanlar kafir ve yobazların aksine Allah’ın Kuran’da bildirdiği gibi kadınların toplum içerisinde korunup kollanmaları, hak ettikleri saygı ve sevgiyi görmeleri için toplumsal alanda alınması gereken tedbirleri, Kuran ayetleri ile tüm insanlara gösterirler. Kuran ayetlerini hayata geçirerek tüm davranışlarını, kadınların lehine düzenler ve kadınların zarara uğramalarını, ezilip yıpratılmalarını önleme amacı taşırlar. Kadınların imanlarını, sağlıklarını, neşelerini ve ilimlerini artırmalarına vesile olacak yollar bulurlar. Kadınları Allah’ın en güzel tecellilerinden biri olarak görür ve dünyanın en değerli varlıkları ve süsü olarak değerlendirirler.
Çocuklara Duydukları Sevgi
Müminlerin örnek olan şefkati, merhameti ve sevgileri, çocuklara olan tavırlarında da çok yoğun olarak görülür. Müslümanlar hem kendi çocukları ve hem de çevrelerindeki çocuklar ile çok yakından ilgilenir, doğumlarından itibaren, sağlıklarından ilimlerinin artmasına, giyimlerinden oynadıkları oyunlara kadar çeşitli tavsiyelerde bulunur, hatta ebeveynlerine bizzat yol gösterip, ilgilenirler. Bebeklerin doğdukları andan itibaren onların beslenmelerine, bakımlarına ve nasıl korunacaklarına bizzat özen gösterirler.
Müminlerin çocuklara olan sevgilerinin bir göstergesi de yeni doğan bebeklere, çocuklarına ve tüm çocuklara dua etmeleridir. Onları severken ya da onların oyunlarını izlerken, onlar için Allah’tan iman, hayırlı ve uzun bir ömür, ilim ve hikmet isterler.
Kitap Ehline Duydukları Sevgi
İslam; barış, sevgi ve adalet dinidir. Bu nedenle Müslümanların, Kuran’da “Ehl-i Kitap” olarak isimlendirilen Yahudilere ve Hristiyanlara karşı bakışı son derece adil, merhametli ve sevgi doludur. Allah Kuran’da şöyle bildirmektedir:
“Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarıınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.” (Mümtehine Suresi, 8)
Tek bir Allah’a iman eden, O’nun rızasını kazanmaya çalışan, O’na tam bir teslimiyetle teslim olmuş, O’na gönülden bağlı, O’nu yücelten, temelde aynı değerleri savunan Müslümanlar, Yahudilerin ve Hristiyanların ortak hareket etmeleri gerektiğine inanırlar. Bu nedenle bilgisizlikten veya kafir ve yobazların provokasyonlarından kaynaklanan ön yargıları ortadan kaldırmak için gayret ederler. Yahudilerin, Hristiyanların ve Müslümanların el ele vermesine, güzel ahlakın yeryüzüne yayılmasına çalışırlar. Kitap ehline karşı sevgi, saygı, adalet, anlayış, uyum ve işbirliği prensiplerini temel alırlar.
www.derinAllahsevgisi.imanisiteler.com
Sayın Adnan Oktar Anlatıyor: “Güven Eksikliği Sevgiye Zarar Verir”
“İnsanların bir kere birbirine güveninin olmaması en büyük acılardan bir tanesi. Güven olmadı mı insanlar çok tehlikeli görülür. Karşılıklı birbirlerini çok tehlikeli görüyorlar. Mesela yollarda insanlar birbirine çok rahat saldırabiliyor. Bir anda öfkesi patlayabiliyor ama güven olduğunda sevgi olur. Değer verme olduğunda sevgi olur, merhamet olduğunda sevgi olur, affedicilik olduğunda sevgi olur. Eğer herşeyine insanların öfke duyarsan, herşeyinde bir kusur ararsan kimse kimseyi sevemez. Herşeyde bir güzellik aramak lazım, herşeyin güzel yönünü görmek lazım. O zaman çok sevebiliriz. Herşeye hayır gözüyle bakmak lazım.”(29 Kasım 2012, A9 TV)
Hayvanlara ve Bitkilere Duydukları Sevgi
Hayvanların yaz ve kış aylarında yiyeceklerini, içeceklerini, barınacak yerlerini düşünmek, hayvanların aczini, ihtiyaçlarını gidermek, yavrularına bakmak Müslüman için çok büyük bir zevktir. Çünkü Rabbimiz’in kusursuz özelliklerle yarattığı, isteklerini dile getiremeyen, aczini, rahatsızlığını anlatamayan hayvanlara gösterilen bu sevgi ruha büyük bir lezzet verir ve kalbin huzur bulmasına, yatışmasına vesile olur.
Mümin Allah’ın tecellisi olarak gördüğü tüm güzelliklere sevgi duyduğundan, bu sevgisini çiçeklere ve ağaçlara da gösterir. Bir bitki güneş görmüyorsa, güneş görmesi için uygun bir ortam hazırlanması, sulanması, yapraklarının bakımı, toprağın havalanıp yenilenmesi bu sevginin göstergesidir. Bu sevgi ve ilginin karşılığında Müslüman çiçeğin canlandığını gördüğünde ruhunda çok büyük bir zevk duyar. Fakat asıl zevk, Allah rızasını kazanmayı ummaktan kaynaklanır.
Kamil iman sahipleri, yaratılmış olan diğer tüm varlıkları da, Allah’a olan sevgileri ve bağlılıklarıyla doğru orantılı olarak severler. İnsanlara olan sevgilerindeki ölçü, onların Allah’ın emrettiği ahlakı üzerlerinde ne derece taşıdıklarına bağlıdır. Allah’ın emir ve yasaklarına en fazla titizlik gösteren, O’nun emrettiği ahlakı en güzel şekilde yaşayan kimselere, derin bir sevgi beslerler. Bu kimseleri sevmelerinin altında yatan asıl neden onların da Allah’ı çok seven, yalnızca Allah’ı dost ve veli edinen kimseler olmalarıdır.
Yardım İsteyenlere, Hastalara, Yolda Kalmışlara, Yetimlere ve Yoksullara Duyulan Sevgi
Müminlerin şefkati ihtiyaç içinde olan bir kişinin yaşadığı her türlü acizlik ve zorluk anlarında daha da ön plana çıkar. Kuran ahlakından uzak olanlar, acizlik içindeki kişilere karşı kayıtsız kalır ve umursamaz davranırlar. Ama mümin bir kişinin böyle bir durumda şefkati ve merhameti artar, ihtiyaç içindeki kişiyi koruyup kollamak ister. Bir kişinin bir şeye gücü yetmezse, o kişiye şefkat duyar, o kişiye daha çok alaka gösterir. Ama zulüm gözüyle bakan insanlar, bir şeye gücü yetmeyen kişiye karşı öfke duyar, nefret eder, kızgınlık duyar, intikam almaya kalkabilirler. Mümin ise her durum ve koşulda yardımcı olmaktan zevk alır, merhamet eder, onu koruyup kollamak ister.
Kalbi Isındırılacak Olanlara Duydukları Sevgi
Allah’ın kendileri için seçtiği din ahlakının mükemmelliğini ve bu ahlakın yaratılışlarına uygun olduğunu gören müminler, bu güzelliği kendileri gibi tüm insanların da yaşamasını isterler. Allah’ın, insanları dünya hayatında yaptıklarından dolayı ahirette sorguya çekeceğini bildikleri için henüz vakit varken tüm insanları uyarmaya ve onlara doğru yolu göstermeye çalışırlar. Çünkü insanlar için dünyada da, ahirette de tek kurtuluşun din ahlakını yaşamak olduğunu bilirler. Bunun yanında Allah din ahlakının diğer insanlara anlatılmasını inananların üzerine farz kılmıştır. Müminlerin bu özelliği Kuran’da şöyle bildirilir:
“Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam’a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah’a iman edersiniz…” (Al-i İmran Suresi, 110)
Müminler, insanların Kuran ahlakından uzak bir hayattan kurtulmaları ve cehennemden sakınmaları için her türlü imkanı değerlendirirler. Onları doğruya davet eder, iyiliğe yöneltir, kötülükten sakındırırlar. Burada amaç, cahilliklerinden dolayı uçurumun kenarında olan bu kişileri çok geç olmadan kurtarabilmektir.
Dinsizliğin hakim olduğu bir hayatın kişiye getirdiği azabı çok iyi bilen müminler, insanların Allah’a ve Kuran’a iman etmeleri ve içinde bulundukları durumdan kurtulabilmeleri için çok çeşitli yollar denerler. “Kalbi dine ısındırılacak” olan kimselere Kuran ahlakını anlatma konusunda maddi manevi hiçbir fedakarlıktan kaçınmazlar.
Müslüman Kardeşlerine Karşı Duydukları Sevgi
Müslümanların birbirlerine olan sevgilerinin asıl kaynağı, Allah’a olan derin sevgileridir. Dünya hayatındaki amaçları Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak olan müminler tüm hayatlarını Allah için yaşarlar. Kuran’da “De ki: “Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’ındır.” (Enam Suresi, 162) ayetiyle bildirildiği gibi, yaptıkları her işte, gösterdikleri her tavırda Allah’ın rızasını kazanmayı hedeflerler. Sahip oldukları her şeyi Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya adayan müminlerin sevgileri de yine ancak Allah içindir.
Allah’ı tüm sıfatlarıyla tanıyan, O’nun gücüne ve büyüklüğüne her an şahit olan, rahmetini, sevgisini ve şefkatini tüm yaşamı boyunca hisseden bir müminin Allah sevgisi, hiçbir sevgiyle kıyaslanmayacak kadar güçlüdür. Müminlere karşı olan sevgileri de, Allah sevgisine dayandığı için aynı şekilde güçlü ve derindir. İman edenlerle yaşadıkları dostluğun, ahirette sonsuza dek süreceğini bilmeleri de bu sevgilerini güçlü ve daimi kılan bir başka nedendir. Rabbimiz müminler arasında kurduğu sevgi bağını bir ayette şöyle bildirmiştir:
“İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.” (Meryem Suresi, 96)
Peygamber Efendimiz (sav)’in Sevgiyi Tavsiye Eden Sözleri
–Mikdam İbnu Mâdikerib (radıyallâhu anh) şöyle anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Biriniz kardeşinin ahlakını (Allah için) seviyorsa bunu kendisine söylesin.” (Kütüb-i Sitte, 10. cilt, s. 135; Ebû Dâvud, Edeb 122, (5124); Tirmizi Zühd 54, (2393) )
– Atâ el-Horasân anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Musâfaha edin ki (el sıkışın ki), kalplerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin.” (Muvatta, Hüsnü’l-Hulk 16, (2, 908))
– “Hediyeleşin, birbirinizi sevin, “Birbirinize yiyecek hediye edin. Bu, rızkınızda genişlik hasıl eder (meydana getirir).” (Kütüb-i Sitte, cilt 16, s.239)
– “Allah Katında en sevimliniz dostluk kuran ve kendisiyle dostluk kurulanlarınızdır. Allah nezdinde en sevimsiziniz de arkadaşların arasını açanlardır.” (İhya’u Ulum’id-Din Huccetü’l-İslam, İmam Gazali, cilt. 2, s.365)
– “İki kardeş (iki arkadaş) iki el gibidir, biri ötekini yıkar.” (İhya’u Ulum’id-Din Huccetü’l-İslam, İmam Gazali, cilt. 2, s.394)
– “Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmayınız. Birbirinizi kıskanmayınız. Birbirinizle dostluğunuzu kesmeyiniz. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.” (Müslim İhya’u Ulum’id-Din Huccetü’l-İslam, İmam Gazali, cilt. 2, s.407)
– “Size vermekte olduğu nimetlerinden ötürü Allah’ı sevin, beni de Allah beni sevdiği için seviniz.” (Tirmizi İhya’u Ulum’id-Din Huccetü’l-İslam, İmam Gazali, cilt. 4, s.594)
– “Allah için mütevazı olanı Allah yüceltir. Böbürleneni Allah alçaltır. Allah’ı çok ananı Allah sever.” (İbn Mace İhya’u Ulum’id-Din Huccetü’l-İslam, İmam Gazali, cilt. 4, s.655)