İnsanları tanımada en önemli rolü oynayan konulardan biri kişilerin konuşmalarıdır. Hayata bakış açısı, inançlar, fikir ve düşünceler sözlerle ifade edilir. İnsan kalbinde hissettiklerini, zihninde sakladığı düşüncelerini, isteklerini, ideallerini ya da korkularını, ister istemez konuşmalarına yansıtır. Dolayısıyla bir insanın ruh halinin dengeli olup olmadığı, nasıl bir akla ve vicdana sahip olduğu sarf ettiği sözlerden büyük ölçüde açığa çıkar. Dürüst, samimi, güvenilir ve doğru sözlü mü, yoksa sahtekar, kötü niyetli ve yalan söylemeye müsait bir kimse mi olduğu da konuşmalardan anlaşılır.
Konuşma üslubunun insanları tanıtıcı bir yönü olduğu halk arasında da bilinen bir gerçektir. Birçok konuda, bir kişi hakkında karar verilirken öncelikle o kişinin konuşmalarından edinilen vicdani kanaat esas alınır. Bunun bir örneğini, iş görüşmelerinde yapılan mülakatlarda görürüz. İşverenler, işe başvuranların yazılı olarak verdikleri bilgileri yeterli bulmadıklarından, bu kişilerle birkaç kez yüz yüze görüşüp, farklı konular hakkında onlardan sözlü olarak bilgi alırlar. Bu konuşmaların sonucunda ilgili kişinin karakterine dair bir izlenim edinirler.
Konuşmanın, insanların karakterlerini ortaya koyan önemli özelliklerden biri olduğu, her konuda insanlara en doğru bilgiyi veren Kuran ile bizlere bildirilmiştir. Allah, “Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir.” (Muhammed Suresi, 30) ayetiyle, konuşma üslubunun, samimiyetsiz kimseleri tanıtan önemli bir özellik olduğunu belirtmiştir. Konuşma, kötü huylu, art niyetli veya ikiyüzlü insanları deşifre ettiği gibi, güzel ahlaklı, iyi huylu, inançlı insanların tanınmasında da önemli bir ölçüdür. Kalbinde halis imanı yaşayan bir insan doğal olarak, sadece müminlere has olan bir üslupla, yani ‘Müslümanca’ konuşur. ‘Müslümanca konuşmak’ insanın samimiyetini, Allah’a olan sevgisini, bağlılığını, saygı dolu korkusunu ortaya koyan önemli mümin alametlerindendir. Dolayısıyla bu üslup farklılığı inananlarla inkar edenleri birbirlerinden ayıran en temel özelliklerden biridir.
Allah, samimiyetlerine karşılık müminlere en güzel, en doğru ve en hikmetli konuşmaları yaptırır. Bu gerçeği bilen bir mümin bu konuda son derece teslimiyetli ve rahattır. İmanı tam olarak yaşamayan kimseler ise, kalplerinde gizledikleri kötülüğün konuşmalarıyla birlikte açığa çıkmasından tedirgin olurlar. Ancak ne kadar ihtimam gösterirlerse göstersinler, konuşmalarının kendilerini ele vermesine engel olamazlar. Çünkü Müslümanca konuşmak teknik bir çalışma ya da dikkat sonucunda değil, ancak samimi iman ile kazanılan bir özelliktir. Bu, Allah’ın bir kanunu ve müminlere sağladığı bir kolaylıktır.
Müslümanca konuşmanın inananlar için bir başka önemi ise şudur; Allah müminleri, yaşadıkları hak dini ve güzel ahlakı başkalarına da anlatmakla sorumlu kılmıştır. Bu nedenle insanlara Allah’ın varlığını, birliğini ve yüceliğini anlatarak, onları Kuran ahlakına çağırmakla görevli olan müminler için konuşma büyük bir ibadettir. Din ahlakını yaşayan ve Allah’ın büyüklüğünü kavrayan kimselerin, din ahlakından uzak yaşayan bilgisiz insanlara hissettiklerini ve düşündüklerini samimi bir şekilde ifade edebilmeleri, birçok insanın İslam’a ısınmasına ve kalbinin Allah korkusuyla dolmasına vesile olabilir. Bu ise Allah Katında çok hayırlı olduğu umulan bir ameldir. Bu nedenle iman edenler Allah’tan her zaman akıl, hikmet ve hayır dolu konuşmalar yapabilmeyi isterler. Konuşmalarında Allah’ı zikreder, insanlara sözün en güzelini söyler, onlara din ahlakını tebliğ eder, iyiliği emreder kötülükten men ederler. Dolayısıyla konuşmak müminler için hayatlarının sonuna kadar ecir kazanabilecekleri bir ibadete dönüşür. Peygamber Efendimiz (sav) de güzel sözün önemine şöyle dikkat çekmiştir:
Ebu Hureyre, Peygamber (S)’den, “Güzel ve hoş söz sadakadır” buyurduğunu nakletmiştir. (Sahih-i Buhari, Cilt 13, sf.6013)
Kuran’da, “Allah’a çağıran, salih amelde bulunan ve: “Gerçekten ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir?” (Fussilet Suresi, 33) ayetiyle bildirildiği gibi, dünyada en güzel sözle konuşan insan, Kuran’da öğütlenen ahlakı yaşamaya çağıran yani ‘Müslümanca konuşan’ kimsedir. Müminler Allah’ın razı olacağını umdukları bu konuşma üslubunu kullanarak O’nun rahmetine ve cennetine kavuşabilmeyi umut ederler. Bu nedenle samimi kalple Rabbimiz’e yönelen her mümin, bu bilgiler ışığında düşünerek Müslümanca konuşmanın tüm gereklerini en güzel şekilde hayata geçirmeli ve ömrünün sonuna kadar bu konuda kararlılık göstermelidir.