İnsanın yaratılış amacı, sadece Allah’a kulluk etmek, O’na ibadet etmek ve O’nun rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmaya çalışmaktır. Bu amaç doğrultusunda müminler, hareketlerini Kuran ayetlerine göre düzenlerler. Başka bir deyişle, müminin tüm yaşantısı Kuran ahlakı üzerine kuruludur.
İnsan yaşamı boyunca türlü zorluklarla denemeden geçirilecektir. Bu denemelerden başarıyla geçmesi ise ancak Kuran ahlakına göre hareket etmesiyle mümkündür. Ancak bu başarının karşısında dikilecek baş düşman, şüphesiz ki şeytan olacaktır, insanların doğru yolu üzerine oturarak onlara tuzak kurmaya çalışacaktır. Bunu yaparken de, ilk stratejisi Allah’ın dinini ve doğru yolunu unutturmak, inananları bu doğru yoldan alıkoymaya çalışmaktır.
Bu noktada karşımıza çıkan şeytani strateji, bize şeytanın hileli düzeni hakkında fikir vermektedir: Tartışmak… Kendi karakter özelliklerinden biri olan tartışmayı insanlar arasında yaygınlaştırmak, şeytanın insanları saptırma amacına son derece uygundur.
Kuran’a göre tartışma nedir? Tartışma birkaç değişik anlamda kullanılmış olmakla beraber, bunların hepsi de temelde ortak bir paydada birleşmektedir: Rahmani özellikten uzaklaşılması, boş bir amele doğru gidilmesi…
Tartışmak; susulması gereken yerde susmayarak, konuşulan konuyu uzatmak ve elektrikli bir ortam oluşturup rahmani özellikten uzaklaşarak şeytani özelliğe kaymak anlamında algılanabilir. Buna “cedelleşmek” de denmektedir. Ancak bizim bu kitapta üzerinde durduğumuz tartışma, Allah’ın kesin delilleriyle gönderdiği dine, kitaba ve kutsal kavramlara karşı çıkarak bunları geçersiz kılmaya,bunların aksini kanıtlamaya çalışanların kullandıkları tartışma mantığıdır.Bu durum Kuran’da, “örnekler getirerek tartışmak” olarak geçer.
Tartışmak müminlere yakışmayan bir üsluptur. Onlar birbirlerine duydukları saygı ve sevgi gereği aralarında zaten tartışmazlar. Onlar inkarcılarla da tartışmazlar, aralarındaki diyalog ancak tebliğ için olur, bu durumda da en etkili ve en güzel üslubu kullanırlar.