Dediler ki: “Ey Zu’l-Karneyn, gerçekten Ye’cuc ve Me’cuc, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi?” Dedi ki: “Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan), daha hayırlıdır. Madem öyle, bana (insani) güçle yardım edin de, sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel kılayım.” “Bana demir kütleleri getirin”, iki dağın arası eşit düzeye gelince, “Körükleyin” dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra:) dedi ki: “Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim.” Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.” (Kehf Suresi, 94-97)

Kuran’da yer alan bu ayetlerden çıkarmamız gereken hikmetlerden biri oldukça açıktır. Hz. Zülkarneyn topluluğu kurtaracak geçici ya da sıradan tedbirler yerine öyle bir tedbir almıştır ki, kullandığı malzemelerden, inşa etme yöntemine kadar dönemin her türlü imkanını kullandırtarak hiç kimse tarafından aşılamayacak bir set oluşturmuştur. Üstelik bu tedbirle yetinmeyip, üzerine bir kat daha eritilmiş bakır döktürmüş, böylece seddin aşılmasını imkansız hale getirecek ikinci bir önlem daha almıştır.

İşte Kuran’da müminlere tavsiye edilen tedbir alma yöntemleri de böyledir. Müminler küçük veya büyük her türlü olumsuz olayı tamamen engelleyecek, zarar verecek durumları köklü olarak ortadan kaldıracak, her biri keskin, delinmez ve kalıcı yöntemler kullanırlar.