Münafık karakterli kimseler inançlarındaki bozukluk nedeniyle müminlerden tamamen farklı ve Kuran’dan çok uzak bir hayat felsefesi geliştirmişlerdir. Mantık örgüleri, Allah’ın rızasını kazanmak üzerine değil, nefislerini hoşnut etmek ve çıkar elde edebilmek üzerine işler. Bu nedenle dinin menfaatleri yönünde hareket etmeyi kendilerince boşa harcanan bir emek olarak nitelendirirler.
Ahirete olan inançları çok bulanıktır. Dolayısıyla ahirete yönelik bir çaba içinde olurlarsa çalışacaklarını, yorulacaklarını, maddi manevi emek sarf edeceklerini ancak dünyada iken ellerine somut anlamda hiçbir şey geçmeyeceğini düşünürler. Dahası dinin menfaati için ayıracakları vakti, ne kadar çok dünya menfaatlerini elde etme uğruna harcarlarsa o kadar karlı çıkacaklarını zannederler. Aksinin kendilerince “saflık” olacağını düşünerek din konusunda yapacakları her hayır işini, “Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır.” (Nisa Suresi, 72) ayetiyle de bildirildiği gibi ağırdan alır ve ortalı bir yol izlerler. Kısacası dünyevi menfaatleri olmayan her konuda son derece şevksizdirler.
İhtiyaç içinde olan, zulüm gören insanlara, Müslümanlara faydalı olmak için çaba harcamalarını gerektiren bir durumla karşılaşırlarsa, mümkün olduğunca ağırdan alırlar. Sürekli çözümsüzlükler üreterek olayı içinden çıkılmaz gibi göstermeye çalışırlar. Dini yaşamadıkları için karşılarına çıkan bir sorunu çözecek, bir hayır işini tamamlayacak güç ve enerjiyi kendilerinde bulamazlar. Ya müminleri yarı yolda bırakacak şekilde bir anda geri çekilir ya da ellerindeki işi olabildiğince baştan savma yaparak bu isteksizliklerini ortaya koyarlar.
Halbuki şevksizliği ile ön plana çıkan aynı kişi, iyi gelir getiren bir fabrikanın başına geçirilip ve kendisine yüksek bir maaş verileceği söylense, hatta bir de başarı gösterdiği takdirde kendisine şirketin hissedarlarından olacağı vaat edilse, göstereceği tavır son derece farklı olacaktır. Elbette ki elde edeceği dünyevi menfaatleri düşünmenin verdiği coşkuyla işine sahip çıkacaktır. Çözümlenemeyen konular hızla çözülecek, tıkanıklıklar büyük bir hızla giderilecektir.
Görüldüğü gibi kalbinde hastalık bulunan bu kimselerin dinin menfaatleri söz konusu olduğunda gösterdikleri ağırlık ile çıkar elde edeceklerini umdukları durumlarda gösterdikleri şevk arasında büyük farklılıklar vardır. Bu farklılık onların dünya hayatının sağladığı menfaatleri Allah’ın rızasını kazanmaktan daha üstün görmelerinden kaynaklanmaktadır.