Etrafınızı algılayıp muhakeme etmeye başladığınız andan bugüne kadar yaşadıklarınızı düşünün. Olayların sizi nasıl etkilediğini, umulmadık bir durumla karşılaştığınızda ne tepki verdiğinizi, insanları tanımaya başladıkça neler yaşadığınızı, yaşadıklarınızdan ne dersler çıkardığınızı hatırlamaya çalışın. Kim bilir kaç defa tereddütte kaldınız. Kaç defa büyük şaşkınlık yaşadınız, ne yapacağınızı bilemediniz. Bir an önce bir çıkış yolu aradınız ama uzun süre bulamadınız. Kime güveneceğinizi bilemediğiniz için canınız yandı. Verdiğiniz yanlış kararlardan pişmanlık duydunuz ama doğrusunun ne olduğunu da tam çözemediniz. Çoğunlukla belirsizlik içinde kaldınız ve muhtemelen benzer duyguları gelecek için de yaşıyorsunuz. Nelerle karşılaşacağınızı bilmemenin tedirginliğini duyuyor, bundan sonra hayatınızı nasıl yönlendireceğinize bir türlü karar veremiyorsunuz. Peki biri “varlığınızın şuuruna vardığınız andan son nefesinize kadar, hayatınızın her anında size yüzde yüz doğru olan yolu gösterecek bir rehber olduğunu” söylese… Üstelik bu rehberin fakir zengin, işveren işçi, müdür memur, öğretmen öğrenci, şehirli köylü her kim olursa olsun herkes için aynı derecede yakın, ulaşılabilir, anlaşılır ve kolay olduğunu haber verse… Kuşkusuz bu, hayatınızda duyduğunuz en güzel müjde, en iyi haber olacaktır.
İşte Kuran, insanın kendisini, çevresindekileri, hayatını ve yaşadıklarını en doğru şekilde anlamlandırmasını ve en güzel yolu bulmasını sağlayan o rehberdir. Allah insanı Kuran’la birlikte, iç içe yaşayacak şekilde yaratmıştır. Kuran bir çok kişinin düşündüğünün aksine sadece ibadetlerin neler olduğunu anlatan bir kitap değildir. Hayatın tamamını kapsar. Her yaştan, her konumdan, her insanın yaşadığı her anla ilgili başvuracağı en sağlam kaynaktır. Sınava yetişemeyen bir öğrencinin, iş yerinde terfi alan bir kişinin, yaptığı yatırımda başarısız olup iflas edenin, katıldığı yarışmada birinci olanın, evde çocuklarıyla diyalog kurmakta zorlanan bir annenin, önemli bir toplantıya katılan zengin bir iş adamının o an başvuracağı kitaptır. Kuran Müslüman için ekmek gibi, su gibi her an yanında olması gereken bir nimettir.
İnsan ancak Kuran’a tam olarak uyduğunda sağlıklı düşünebilir, doğru yargıda bulunur ve güzel olanı uygular. Kuran’dan uzaklaştıkça hayatı karmaşıklaşır. Bir insan Kuran’a ne kadar uyuyorsa o kadar itidalli ve huzurludur. Kuran’dan uzaklaşmaya başladıkça sarsılmaya ve savrulmaya başlar. Aklen ve ruhen dengeli olamaz. Buna rağmen Müslümanların bir çoğu Kuran’ı ya hiç okumamış ya da sadece bazı ayet veya sureleri anlamını hiç bilmeden Arapça olarak ezberlemiştir. Oysa her Müslüman, Kuran’ı mutlaka kendi dilinde okumalıdır. Üstelik sadece bir defa değil, her gün. Çünkü Kuran okunup bir kenara kaldırılması için değil, hayata geçirilmesi için vardır. İnsan her anında Kuran’ı hayatına geçirip geçirmediğini ya da ne oranda geçirdiğini kontrol etmelidir.
Bir çok insan İslam’ın 5 şartı, 32 farzı olduğunu duymuştur, ancak Kuran’ın tamamının Müslümana farz olduğundan haberi yoktur. Kuran’ın her ayeti Müslüman için farzdır. Namaz kılmak, oruç tutmak nasıl farzsa, affedici olmak, öfkesini yenmek, güzel söz söylemek, sabır göstermek, kendi için yaşamamak, tevekkül etmek, canlı ve atak olmak, İslam’ı tebliğ etmek, Müslümanlarla birlikte hareket etmek, dağılıp ayrılmamak, her zaman itidalli olmak, büyüklenmemek, samimiyette kararlılık göstermek gibi ayetlerde anlatılan ahlak ve tavırların tamamı da farzdır. Müslüman nasıl namazına titizlik gösteriyorsa Kuran’ı baştan sona yaşamaya da aynı titizliği göstermelidir.
Kuran’da bildirilen ahlak ve davranış özelliklerinin yanı sıra, Peygamberlerin hayatının anlatıldığı kıssalarda ve geçmiş toplumlardan verilen örneklerde de her Müslümanın kendisine ders çıkarması gereken bir çok yön vardır. Bu kıssalara bakarak, küfürle ilmi mücadelenin nasıl olması gerektiğini, bu mücadele sırasında nelerle karşılaşabileceğini, hangi yöntemlere başvurmasının etkili olacağını öğrenir. Yine geçmiş mümin toplulukların hayatlarından, müminlerin arasına giren iki yüzlü münafıkların nasıl hainlikler yapabileceğini, ne tip karakter bozuklukları sergileyeceğini, hangi alametleri göstereceğini anlar ve buna göre dikkatini açık tutar. Münafıkların yanı sıra imanı zayıf kişilerin, fasıkların, müşriklerin ve dinsizlerin karakterleri, mantık örgüleri, tepkileri hakkında bilgi edinir. Kendisinden farklı düşünen, inanan, yaşayan insanlara nasıl davranması gerektiğini anlar.
Kuran, müminin kişisel yaşamını olduğu gibi sosyal hayatını, zevklerini, yaşam kalitesini de şekillendirir. Sanatın, güzelliğin, temizliğin, kalitenin, nezaketin övüldüğü Kuran ayetleri, mümine nasıl bir dünya inşa etmesi gerektiğini gösterir.
Özetle Kuran, mümin için hayatının tamamını kapsayan bir rehberdir. Müminin dünyada aldığı ruh eğitiminin dayanak noktasıdır. Eğer mümin Kuran’ın tek bir ayetini hayatına geçirmekte eksiklik gösteriyorsa, o noktadan bir manevi hastalık oluşma tehlikesi vardır. Örneğin, çok fedakar, yardımsever, çalışkan davranıyor ama güzel sözlü olmakta geri kalıyorsa bir süre sonra bu durum onu incelikten, merhametten ve dostluktan uzaklaştırabilir, sevgisiz ve soğuk bir ruh haline sokabilir. Soğuk ruh kişiyi kalbin katılaşmasına götürebilir ve görünürde Müslüman olmanın gereklerine göre yaşarken, Müslüman olmanın ruhundan ve sıcaklığından tamamen kopabilir. Ya da Müslümanları çok sevdiğini söyleyip sevginin alameti olan güzel sözler söyler ve iltifatlar ederken, kendi rahatını Müslümanların konforundan daha önde gören birinin gerçek sevgiyi yaşaması mümkün olmayacaktır.
Dolayısıyla, Allah’ın razı olduğu samimi dindarlığı yaşamanın sırrı, Kuran’ı eksiksiz uygulamaktır. Her Müslüman her dakika kendisini kontrol etmeli, hangi noktalarda Kuran’ı daha iyi uygulaması gerektiğini tespit etmeli ve eksik bulduğu yönleri bir an önce telafi etmelidir. Çok kısa kaldığımız bu dünyada, ruhumuzu cennet kalitesine ulaştırmak ve Allah’ın sevgisine layık olmak için dini var gücümüzle, tam Allah’ın istediği gibi yaşayan samimi dindarlar olmamız gerekir. Bu gayretin bir duası olarak, Kuran ayetlerinin günlük hayatta nasıl uygulamaya geçirebileceğimizi görmek ve unutmamak için bu kitapta ayetler çeşitli konu başlıkları altında toplanmıştır. Böylece, gün boyunca karşılaştığımız her olayda, “Burada Allah nasıl davranmamızı ister?” sorusunun cevabını Kuran’a göre vermek ve uygulamak daha kolay olacaktır. İnsan unutmaya, dalgınlığa veya detaylara takılıp özden uzaklaşmaya eğilimlidir. Allah bu kitabı, her unuttuğumuzda yeniden hatırlamamız ve hatırlatmamız, her dakikamızı Allah’ın rızasının en çoğunu arayarak geçirmemiz için vesile kılsın.
…”Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara Suresi, 286)