Kuran’da faydalı olabilecek pek çok tebliğ yöntemi anlatılmış ancak tüm bunları asıl etkili kılacak olan şeyin ise, samimiyet olduğu vurgulanmıştır. Kuran’da vurgulanan bu samimiyet anlayışı, cahiliye toplumundaki bilinen şeklinden oldukça farklıdır. Bu samimiyet, kişinin ilk olarak, anlattığı şeylere kendisinin inanması ile ortaya çıkar. Aksi takdirde kendi anlattıklarına kendisi inanmayan, Allah’ın tavsiyelerini uygulamayan bir kişinin anlatımındaki samimiyetsizlik, anlatım şeklinden rahatlıkla anlaşılır.

Ancak, anlattıklarına gönülden inanan ve bunları yaşayan insanın durumu çok farklıdır. Örneğin ahiretin varlığına kesin iman eden bir kimse, cehennemi kesin bir gerçekten bahsettiğini bilerek anlatır. Anlatırken hissettikleri, yüzünden, gözünden, ses tonundan ve tavırlarından hemen anlaşılır. Bu ise karşı tarafın da cehennemi aynı gerçeklik ve korkuyla algılayabilmesini sağlar. Yoksa cehennemin varlığını henüz kendisi kavrayamayan bir insanın anlatımı, onu dinleyen kişi üzerinde de olumsuz bir etki bırakabilir. Bu nedenle, kişinin anlattığı şeyleri tüm tavırları, ahlakı ve yaşantısıyla destekliyor olması gerekir.

Unutulmaması gereken bir başka konu da samimiyetin asla ve kesinlikle taklidi olarak elde edilemeyen ve tamamen gerçek iman ile kazanılan bir özellik olmasıdır. Kuran’da peygamberlerin bu özelliklerine pek çok ayet ile dikkat çekilmiştir. Öyle ki peygamberlerin benzersiz samimiyeti ile karşılaşan inkarcılar, onların tavır ve konuşmalarında kendilerini etkileyen şeyin ne olduğunu anlayamamışlar, bunun üzerine “büyücü” iftirası atmaya dahi kalkışmışlardır.

Anlatım Çarpıcılığı

Tebliğde samimiyet kadar etkili olan bir başka özellik de hikmet, yani özlü ve etkili konuşmadır. Özlü anlatım, bir konunun, esas vurgulanması gereken yönü ile anlatılarak, gereksiz detaylara girmeden kısa ve çarpıcı cümlelerle ifade edilebilmesidir. Allah tebliğde hikmetli anlatımın önemine şöyle dikkat çekmiştir:

Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir. (Nahl Suresi, 125)

Ancak hikmetli anlatımın şartı yine samimiyettir. “Kime dilerse hikmeti ona verir; Şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir…” (Bakara Suresi, 269) ayetiyle, hikmetin de, samimiyet gibi taklidi olarak kazanılamayacağını, ancak Allah’ın dilemesiyle verildiğini anlıyoruz. Allah Kuran’da hikmetin Kendi Katı’ndan bir nimet olarak verildiğini bildirerek, anlatım çarpıcılığının önemine işaret etmiştir. Bununla ilgili bazı ayetler şöyledir:

O, erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca, ona bir ‘hüküm ve hikmet’ ve ilim verdik. Biz iyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz. (Kasas Suresi, 14)

Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik. (Sad Suresi, 20)

… Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti… (Bakara Suresi, 251)

… Doğrusu Biz, İbrahim ailesine Kitabı ve hikmeti verdik; onlara büyük bir mülk de verdik. (Nisa Suresi, 54)

(Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) “Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut.” Daha çocuk iken ona hikmet verdik. (Meryem Suresi, 12)