Kuran’da insanlara bildirilen, kötülüğün iki ana kaynağı vardır. Bunlardan biri her insanın içinde bulunan ve kendisine sürekli olarak kötülüğü emreden “nefis”tir. Nefis durmaksızın verdiği telkinlerle insanları doğru yoldan uzaklaştırmaya ve onları felakete sürüklemeye çalışır. Kuran’da nefsin bu özelliği şöyle bildirilmektedir:
“(Yine de) Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir…” (Yusuf Suresi, 53)
Nefsin destekçisi olan ve insanlara kötülüğü ve çirkin davranışları emretmekle görevli olan bir diğer varlık ise “şeytan”dır. Kuran’da şeytanın insanları yalnızca kötülüğe çağırdığı şöyle haber verilmiştir:
O, size yalnızca, kötülüğü, çirkin-hayasızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder. (Bakara Suresi, 169)
Nefis ve şeytan, insanı kötülüğe sürükleyebilmek için hayatının son anına kadar ona karşı mücadele edeceklerdir. Şeytan bu mücadelesinde başarılı olabilmek için elinden gelen her yolu deneyecek, her türlü hileli yönteme başvuracaktır. Çünkü amacı, kendisi gibi insanları da cehennem azabına sürükleyebilmektir. Cehennem azabının kurtuluşu yoktur, bu azap sonsuza kadar sürecektir ve dayanılmaz acılarla doludur.
İnsanın kendisini büyük bir tehlikeye sürüklemeye çalışan şeytanın oyununu anlaması ve onun saldırılarına karşı bu dikkatle karşı koyması gerekir. Bunun için yapması gereken ise, şeytan hakkında en doğru bilgilerin yer aldığı Kuran’ı kendisine rehber edinmesidir. Allah Kuran’da şeytanın karakterini, amacını, insanlara karşı kullanacağı yöntemleri, bunların nasıl etkisiz hale getirilebileceğini insanlara bildirmiştir.
Şeytan hakkında bilinmesi gereken ilk şey ise, onun kendine ait müstakil bir gücü olmadığıdır. Tüm varlıklar gibi onu da Allah yaratmıştır. İnsanlara karşı kötülükten yana verdiği bu mücadele Allah’ın kontrolündedir. Allah dünya hayatında insanlardan hangilerinin güzel davranışlarda bulunacaklarının, hangilerinin ise kötülüğe meyledeceklerinin anlaşılması için böyle bir imtihan ortamı yaratmıştır.
Allah, bu imtihan ortamının bir gereği olarak, kötülüğe çağıran nefis ve şeytanın yanında insana her an doğruyu ilham eden “vicdan”ı yaratmıştır. Vicdan, nefsin tam tersine, şeytanın kışkırtmalarına karşı insana daima hak olanı söyler ve onu Allah’ın razı olacağı güzel davranışlarda bulunmaya teşvik eder. Dolayısıyla vicdanının sesine uyan kişi, kötülüğe çağıran nefsini ve şeytanı kolaylıkla etkisiz hale getirebilir. Allah Kuran’da bu gerçeği insanlara şöyle bildirmiştir:
Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene’, sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır. (Şems Suresi, 7-10)
Şeytan hakkında bilinmesi gereken bir diğer önemli konu ise, onun “insanlar üzerinde zorlayıcı hiçbir etkisinin olmadığı”dır. Şeytanın vasfı, insanları sadece kendi yoluna çağırmak ve onlara bu yönde telkinlerde bulunmakla sınırlıdır. Kötülükten ya da iyilikten yana tavır koyma konusundaki seçimi ise tümüyle insanın kendi iradesindedir. Eğer iman eder ve Kuran ahlakıyla hareket ederse “Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiçbir zorlayıcı-gücü yoktur.” (Nahl Suresi, 99) ayetiyle bildirildiği gibi şeytanı etkisiz hale getirmiş olacaktır. Bu durumda Allah’ın “… Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır.” (Nisa Suresi, 76) ayetiyle bildirdiği gibi şeytanın düzeni bozulacaktır. Allah Kuran’da şeytanın samimi insanlara etki edemeyeceğini şöyle haber vermiştir:
Dedi ki: “Senin izzetin adına andolsun, ben, onların tümünü mutlaka azdırıp-kışkırtacağım. Ancak onlardan, muhlis olan kulların hariç.” (Sad Suresi, 82-83)
Eğer insan şeytana karşı Allah’a sığınıp, kendisine doğru yolu gösterecek olan Kuran’ı rehber edinmezse, bu durumda “Onun zorlayıcı-gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O’na (Allah’a) ortak koşanlar üzerindedir.” (Nahl Suresi, 100) ayetiyle haber verildiği gibi, şeytanın etkisi altına girmiş olacaktır. Bu da onu dönüşü olmayan cehennem azabına sürükleyecektir.
Kuşkusuz böyle bir durum ile karşılaşmayı hiç kimse istemez. Bunun için yapılması gereken, şeytan hakkındaki tüm bilgileri Kuran’dan öğrenmek ve onun hileli yöntemlerine Kuran ile karşılık vererek, onun tuzağını bozmak olmalıdır.