İnsan bazen küçük konuları gereğinden fazla büyütür. Ehemmiyetsiz olduğu halde sıradan bir konuyu, o an için hayatının en önemli konusu olarak görür. Dikkatini bu duruma verdikçe, o küçük konu, gözünde giderek daha da büyümeye ve kendisine daha da fazla rahatsızlık vermeye başlar.

Bir bakış açısıyla bakılırsa, bu konu gerçekten de bir yönüyle kişinin hayatını etkileyen bir önem taşıyabilir. Ama bir başka bakış açısıyla bakılacak olursa da, o konu diğer önemli meselelerin yanında dünyadaki bir toz tanesi kadar önem taşımaz.

İnsan bunu içerisinde bulunduğu o anda fark edemez belki. Ama bu gerçeği anlamanın şöyle bir yolu vardır: Şu anda geçmişe dönüp bir düşünecek olursanız, bundan on yıl önce kafanıza takılan konuların hiçbirini hatırlamadığını görürsünüz. Hatta o kadar geriye gitmeye bile gerek kalmaz. Bundan sadece bir sene, hatta birkaç ay, birkaç hafta öncesine gittiğinizde bile, gün içinde sizi rahatsız eden, neşenizi, huzurunuzu kaçıran, sizi sessizleştirip içinize kapanmanıza neden olan, insanlardan uzaklaştıran, hayatınızı çok derinden etkilediğini ve etkilemeye de devam edeceğini sandığınız konuların hiçbirini hatırlamazsınız. Ama hatırlasanız da önemli değildir. Çünkü o zamanlar hayatınızı kökten etkilediğini sandığınız o konu, artık sizi hiç rahatsız etmiyordur. En fazla bir kaç saniye içinde bir anı gibi aklınızdan geçip gider.

Peki o on sene, birkaç ay ya da birkaç hafta öncesinden geriye elinizde kalan ne olmuştur? İşte asıl bu sorunun yanıtı, hayatınızı kökten ve derinden etkileyecek olan gerçektir. Geriye sadece Allah ile olan yakınlığınız, Allah’a olan sevginiz, sadakatiniz, bağlılığınız ve Allah’ı hoşnut etmek için gösterdiğiniz ihlas, samimiyet, salih amelleriniz ve azminiz kalmıştır. Eğer on sene önce Allah’ı düşünerek, Allah’ın sevgisini umarak güzel ahlak gösterdiyseniz; küçük ya da büyük bir sıkıntı ya da zorlukla karşılaştığınızda Allah’a sığınıp güzel ahlakta kararlı davrandıysanız, o gününüz dünyada ve ahirette inşaAllah sizin için büyük bir nimete dönüşmüştür. Ve ahirette de size sevinç ve nimet getirecektir.

 

İşte on sene öncesini düşündüğünüzde apaçık bir şekilde görünen bu gerçeği, yaşadığınız an içerisinde de unutmamak çok önemlidir. Eğer şu an içinde kendinize baktığınızda kafanıza takılan küçük ya da büyük çeşitli konular varsa, ileride de bunların büyük ölçüde bir önemi olmayacağını unutmayın. İleride bunların belki bir çoğunu hatırlamayacağınızı, bir çoğuna “ne kadar da büyütmüşüm” diyerek gülüp geçeceğinizi, bir çoğuna da bambaşka, daha olgun ve daha derin bir bakış açısıyla bakacağınızı ve ne kadar ehemmiyetsiz olduklarını göreceğinizi unutmayın.

O halde şu an için karşınıza sizi rahatsız eden bir konu çıktığında da, “ ben bu konuyu birkaç ya da 5-10 sene sonrasına erteliyorum. Bu konuyu o zaman düşüneceğim” diyerek bir kenara bırakın. Muhtemelen o zaman geldiğinde, Allah’ın izniyle, gerçekten de o konunun bir önemi kalmamış olacağını göreceksiniz.

Bütün dikkatinizi Allah’a, bütün enerjinizi Allah’ın rızasını kazanmaya, Kuran ahlakını yaşamaya verin. Küçük bir şeyin aklınızı kurcalayıp meşgul etmesine, sizi, Allah’ın sevgisini kazanacak güzel işlerde, güzel davranışlarda bulunmaktan alıkoymasına izin vermeyin. Aklınızı en açık, en özgür şekilde kullanabilmenin; dikkatinizi en faydalı şekilde yoğunlaştırabilmenin tek yolunun -Allah’tan başka hiçbir güç olmadığını, tüm dünyanın, tüm olayların ve tüm insanların yalnızca Allah’ın kontrolü altında olduğunu, Allah’ın dilemesi dışında tek bir yaprak tanesinin dahi düşmeyeceğini bilerek- yaşamak olduğunu unutmayın.

Allah’ın rızası, insanın dünyada iken aklına takılabilecek her türlü küçük konunun üzerindedir. Bir mümin, bütün dikkatini Allah’a ve O’nun istediği ahlakı yaşamaya vermekle yükümlüdür. Dünyada yaşadığı tüm hayatı kesin olarak son bulacaktır. Hayatı boyunca yaşadığı bütün olaylar bir anda yok olup gidecektir. Ama Baki olan; insanın asıl dikkat vermesi, asıl düşünmesi, bütün sevgisini, dikkatini ve çabasını yöneltmesi gereken ise yalnızca Rabbimiz’dir. Allah Kuran’da bu gerçeği bize şöyle bildirmiştir:

Dikkatli olun; göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır. O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir. Ve O’na döndürülecekleri gün, yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah, herşeyi bilendir.

(Nur Suresi, 64)

Dikkatli olun; gerçekten onlar, Rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler. Dikkatli olun; gerçekten O, herşeyi sarıp-kuşatandır.

(Fussilet Suresi, 54)