Bir toplumun gelişmişlik ve refah düzeyinin en önemli göstergelerinden biri kuşkusuz sanat, estetik ve kalitede ileri seviyede olmasıdır. İslam dininde de sanata verilen önem büyüktür. Bugüne kadar mimari, edebiyat gibi pek çok alanda izler bırakmış olan son derece şık İslam sanatı örnekleri bunun en açık göstergelerindendir.
Sanat dendiğinde ilk olarak resim, müzik gibi sanat dalları akla gelse de müminler bununla yetinmez ve hayatlarının her alanında sanat ve estetiği, mümkün olan en fazla seviyede uygularlar. Kuran ahlakının önemli özelliklerinden biri olan temizlik de sanat ve estetikle birleştiğinde, müminlerin yaşamlarında yüksek kalite kendini gösterir.
Kıyafetlerde ve Dış Görünümde Sanat ve Estetik
Müminler her an ve her yönüyle Allah’ın dinini temsil etme çabası olan insanlardır. Bundan dolayı dış görünümlerine her zaman çok dikkat ederler.
Bazı kişiler, kıyafete ve dış görünüme özen göstermeyi sözde dünya hayatına meyletmek, insanların beğenisini beklemek şeklinde yorumlamak gibi bir hataya düşerler. Hâlbuki müminler hal ve tavırlarıyla olduğu gibi dış görünümlerindeki kalite, temizlik ve özen ile de insanları İslam ahlakının güzelliğine, asaletine davet ederler. Peygamber Efendimiz (sav), güzel giyinmenin kibir olmadığını hadislerinde şöyle ifade etmiştir:
“Allah güzeldir, güzelliği sever, güzel giyinmek kibir değildir, kibir (mazhar olduğun nimeti kendinden bilip) hakkı reddetmek, halkı hakir görmektir.” (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 7. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 208)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), her durumda mümkün olan en şık ve güzel kıyafetleri giymiş ve sahabeye de her zaman bunu tavsiye etmiştir. Peygamber Efendimiz (sav)’in torunu Hz. Hasan (ra), Resulullah (sav)’in giyim konusundaki görüşünü şöyle ifade etmiştir:
“Peygamber Efendimiz (sav) bize elde ettiğimizin en iyisini giymemizi ve bulabildiğimiz en hoş kokuları sürmemizi emrederdi.” (Buhari, et-Tarih’ul-Kebir, I, 382, nu:1222)
Kıyafetlere özen gösterilmesi Allah’ın Kuran’da belirttiği açık bir emridir. Müddessir Suresi’nde şöyle buyurulur:
Elbiseni temizle. Pislikten kaçınıp-uzaklaş. (Müddessir Suresi, 4-5)
Kıyafetler haricinde de bakımlı ve temiz olmak dinin gerekliliklerindendir. Peygamber Efendimiz (sav) temizliğe çok önem verdiği için, saç ve sakal bakımına yani dış görünümdeki tüm detaylara da önem vermiştir. Bazı kaynaklarda yanında daima tarak, ayna, misvak, kürdan, makas, sürmedan gibi eşyalar bulundurduğu bildirilmektedir. (Ali el-Kari, Cem’ul-Vesail fi Şerh’iş- Şemail, İstanbul, s. 96-97)
Yaşam Alanlarında Sanat ve Estetik
Müminler her an Allah rızasının en çoğunu hedeflerler. Ahlaklarını, Allah’ın sevdiği ve kendilerinden razı olduğu kullarını aldığı cennet ahlakına yükseltmek için var güçleriyle çabaladıkları gibi, yaşam alanlarını da cennet tasvirlerine mümkün olduğunca benzetmeye çalışırlar. Evlerinin temiz, aydınlık, ferah olması, gereksiz eşyalarla aşırı dolu olmaması, eşyaların mümkün olduğunca uyumlu ve hoş seçilmesi, çiçek ya da tablo gibi süsler kullanılması, ev eşyaları yenileriyle değiştirilemiyorsa bile yerlerini zaman zaman değiştirerek farklılık oluşturulması gibi uygulamalarla müminler evlerini güzelleştirirler.
Ev bakımıyla ilgilenmenin gereksiz olduğunu ya da vakit kaybı olduğunu düşünmek çok hatalı olur. Hz. Süleyman (as)’ın sarayının güzelliğinden Kuran’da ayrıntılarıyla bahsedilmesi, bu konunun önemli olduğunun bir göstergesidir. Neml Suresi’nde Hz. Süleyman (as)’ın sarayının güzelliği ve bunun Sebe Melikesine yaptığı tebliğde ne kadar etkili olduğu şöyle anlatılmaktadır:
Ona: “Köşke gir” denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki: “Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk zemindir.” Dedi ki: “Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.” (Neml Suresi, 44)
Sanatsız Yaşayan Toplumlarda Görülen Kavrukluk
Sanat ve estetikten uzak, kalitesiz bir yaşam süren toplumlar ise çok büyük bir eksiklik taşırlar. Böyle bir toplumun fertlerinin geniş bir ufka sahip olmadıkları ve her alanda geri kalmışlık içinde oldukları görülür. Sanattan uzak yaşamanın sebep olduğu kavrukluğun bazı örnekleri şunlardır:
İnce düşünme yeteneğini kaybederler
Sanat ve estetikten uzak yaşamak, insan ruhunun bütün inceliğini öldürür. Böyle bir kişini günlük yaşamında ve kişisel bakımında gösterdiği özensizlik, bütün tavır ve konuşmalarında da görülür. Bu kişilerin, ailesine, arkadaşlarına ve hatta alışveriş vb. esnasında yapılan küçük konuşmalarda bile gösterdikleri kabalık ve kullandıkları uygunsuz üslup hemen dikkat çeker.
İslam dininin taşıdığı kalite anlayışıyla taban tabana zıt olan bu tavırlar, insanların kalbinin İslam’a ısınmasında yıkıcı bir etki oluşturabilir. Allah Kuran’da şeytanın müminlerin arasını açmaya çalıştığını bildirmiş ve müminlere üsluplarına en fazla şekilde dikkat etmelerini emretmiştir. İsra Suresi’nde şöyle buyurulur:
Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır. (İsra Suresi, 53)
Müminler, gerek dış görünümlerine gerek yaşam alanlarına gösterdikleri özenin bir neticesi olarak ince düşünme yeteneği kazanırlar. Bu gibi konularda ayrıntılara dikkat etmek, özenli olmak müminlere her konuda ayrıntıları görmeyi, ince düşünmeyi kolaylaştırır. Böylece yaptıkları konuşmalarda da sözlerini gelişigüzel seçmez, üsluplarına çok dikkat ederler. Bu da, yukarıdaki ayette de dikkat çekildiği gibi, müminlerin kardeşlik bağını güçlendiren çok önemli bir konudur.
Doğadaki sanat ve estetiği müşahede edemezler
Hayatlarında sanatın hâkim olması için gayret göstermeyen kişilerin çevrelerindeki sanatsal yapılara karşı duyarlılığı büyük ölçüde körelir. Bunun negatif bir sonucu olarak bir çocuk, güzel bir çiçek, sevimli bir kedi vb. bu insanların ruhlarında neredeyse hiçbir güzel etki oluşturmaz. Böyle güzel varlıklarda Allah’ın sanatının tecellisini görmenin heyecanını ruhlarında hissedemezler. Bu, kuşkusuz, çok büyük bir kayıptır.
Hâlbuki kıyafetlerinin uyumlu olmasına özen gösteren biri, çiçeğin kendiliğinden şık yaratılmış olmasını; saçının güzelliğine dikkat eden biri, kedinin daima parlak tüylerinin olmasını; evinin güzel dekore eden biri, gördüğü günbatımı manzarasındaki renk uyumunu kuşkusuz daha iyi müşahede eder çünkü bu güzelliklere yönelik algı hassasiyeti çok daha fazladır. Müminler gördükleri her güzelliğin Allah’ın güzelliğinin bir tecellisi olduğunu bilirler ve bu güzellikler kalplerinde bir ferahlık meydana getirir. Güzellikleri daha iyi fark etmek ise, Allah’ı daha çok anmalarına ve şükretmelerine vesile olur.
Dine hizmette gerekli özeni gösteremezler
Dine yapılan hizmette sanat ve estetik büyük önem taşır. Müslümanların başlıca hedefi ateizmle mücadeledir. Bugün herkesçe bilindiği gibi ateizm, evrim teorisiyle sözde bilimsel bir kılıfa bürünmüştür. Müslümanların ateizmle mücadele adına yaptıkları çalışmalarda özenli olmaları ve tüm ayrıntılara dikkat etmeleri çok önemlidir. Çünkü bu çalışmalarda asıl hedeflenen; yaratılış gerçeğini Darwinizmin sözde bilimsel görünen yalanlarına kendini kaptırmış olanlara göstermektir. Ve bir eserin (internet sitesi, kitap, belgesel vb.) estetik ve güzel görünümü, özenli bir çalışma olması insanlarda o eseri inceleme meylini arttırarak faaliyetin etkisinin Allah’ın dilemesiyle artmasına vesile olur.
Buna karşılık, bir çalışmanın yeterince özen gösterilmemiş, tabiri caizse baştan savma olduğu hemen fark edilir. Bu da yapılan faaliyetin etkisini kırmak gibi istenmeyen sonuçlar doğurabilir.
Günlük yaşamlarında sanat ve estetikten uzak yaşamış olan kişilerin din adına etkili bir faaliyet yürütmek konusunda çok zayıf kalacakları açıktır. Kişisel bakımında bile özensiz olan bu kişiler, kuşkusuz ki yaptıkları faaliyetlerde de pek çok önemli ayrıntıyı gözden kaçırırlar. Hatta bazı kimseler, bir Müslüman’ın çalışmalarını yönlendirmesi gereken asıl tehlikenin Darwinist-materyalist sistem olduğunu görmekten bile uzaktırlar. Ateizm tehlikesi varlığını sürdürürken, bu tehlikeye karşı ilmi çalışma yapmak yerine dikkatlerini sadece diğer bazı Müslümanları eleştirmeye yöneltmek gibi hatalara düşerler.
Oysa Müslümanlar, her an Allah’ın dinine en fazla şekilde hizmet etmek gayretinde olan, Allah rızasının en çoğunu hedefleyen insanlardır. Hac Suresi’nde “insanlardan kimi Allah’a bir ucu ile ibadet eder” (Hac Suresi, 11) şeklinde ifade edilen kimselerden olmaktan titizlikle kaçınırlar. Müminlerin Allah Yolunda hayırlarda yarıştıklarından Kuran’da şöyle bahsedilir:
Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır. (Al-i İmran Suresi, 114)
İslam’ı tanımayanların kalplerinde buğz oluşmasına sebep olurlar
İslam güzel olan, asil olan, kaliteli olan her şeyin toplandığı bir dindir. ‘Müslüman’, aklınıza gelebilecek en düzgün, en yüksek ahlaklı, en kaliteli insandır. Kuran’da bildirilen gerçek Müslümanlık herkesin gıpta edeceği bir durumdur.
Ancak, sanat ve estetikten uzak, kavruk bir yaşam sürdürülmesi ve bunun sözde İslam adına yapılması, İslam dinini tam tanımayan insanlarda İslam’a karşı yanlış bir önyargı oluşmasına sebep olur. Bugün pek çok insanın ateizme meyletmiş olmasının başlıca nedenlerinden birini bu oluşturmaktadır. Bu durumun, kuşkusuz ki İslam’ın gerektirdiği kaliteye ulaşmak için gayret etmeyen, dini sığ ve çarpık yorumlayarak bakımsız ve temizlikten uzak yaşayanlar üzerinde büyük bir vebali vardır. (En doğrusunu Allah bilir.)
Müslümanların, Kuran’da Hz Süleyman (as)’ın kıssasında da anlatıldığı gibi, sanat ve estetiği tebliğde başlıca yöntemlerden biri olarak benimsemeleri gerekir. Bu konuda Kuran’a tam uymak, tüm dünyada İslam’ın süratle yayılmasına vesile olacaktır.
Hz. Süleyman (as), Sebe Melikesine yaptığı tebliğde Sebe Melikesinin kendi tahtını getirtmiş, onu sarayında ağırlamış ve sarayının dekorasyonundaki muhteşemlik Sebe Melikesinde büyük etki uyandırarak imanına vesile olmuştur. Hz. Süleyman (as)’ın tebliğinin tüm aşamalarında ince düşünceli tavırları ve sanattan faydalanışı açıkça görülmektedir. Kuran’da anlatılan bu tebliğ yöntemi tüm Müslümanların izlemesi gereken yöntemdir.
Sonuç
Tüm bu sayılanlar, sanattan uzak kavruk bir yaşamın Müslümanlara ne kadar büyük bir zararı olduğunu açıkça göstermektedir. Tüm Müslümanların İslam dininde önemli bir yeri olan sanat, estetik ve kalitede yüksek bir seviyeye ulaşmak için samimi bir gayret içinde olmaları gerekir.
Kıyametten önceki son dönem olan Ahir Zaman’da geleceği hadislerle müjdelenmiş olan Hz. Mehdi (as) İslam’ın sanat ve kalite anlayışını tam canlandıracak ve tüm yeryüzüne Allah’ın dilemesiyle hakim kılacaktır. Hz. Mehdi (as)’ı aşkla seven ve onun talebesi olmayı gönülden isteyen her Müslüman bu alanda kendini geliştirmesi dinin bir gereğidir.