Merhamet, Allah sevgisi ve Allah korkusu ile oluşan bir histir. Allah’ı çok seven bir insan Allah’ın yarattıklarını da çok sever, onlara büyük bir şefkat ve merhamet duyar. Rabbimize karşı duyduğu güçlü sevgi ve bağlılıktan dolayı, Kuran’da emredildiği doğrultuda insanlara karşı güzel ahlaklı davranır, Allah’ın merhamet konusunda emrettiklerini yerine getirir. Merhametin gerçek anlamını ve merhametli bir insanın vasıflarını en doğru şekilde tarif eden kaynak Kuran’dır. Kuran’da insanları merhamete yönelten, bu konuda teşvik eden pek çok ayet vardır.
Merhamet duygularıyla dolu olan bir insan baktığı her şeyde bir güzellik, bir hayır görür. Fakirleri kollar, zayıf düşmüş olanı korur, ihtiyacı olana yardım eder. Allah sevgisi ve Allah korkusundan kaynaklanan merhametin yaşanmadığı bir toplumda ise zengin fakiri kollamaz, haksızlığa uğrayanın hakkı savunulmaz, açıkta kalan insan barındırılmaz. Çıkarlar söz konusu olmadıkça kimse kimseye yardım etmez. Biri sokakta aç yaşarken, hemen yanıbaşındaki insanlar yüzlerce kişinin doyabileceği yemekleri çöpe atmakta sakınca görmezler. İnsanlar sahtekarca yöntemlere başvurarak birbirlerinin malını haksız yere yemekten, başkalarının haklarını sömürerek para kazanmaktan çekinmezler, etraflarında gördükleri adaletsizliklere, yanlışlara karşı mücadele etmez, haksızlıklara seslerini çıkarmazlar. Dolayısıyla bu ortamda zalim ve merhametsiz olanlar, zayıf ve güçsüz olanları istedikleri gibi ezerler. Oysa Kuran ahlakının yaşandığı ortamda her zaman şefkat, merhamet, huzur, adalet hakimdir.
Gazete ve televizyonlarda sık sık açlıktan ölen, çocuklarını yaşatmak için yardım dilenen, haksızlığa uğrayan, ezilen, oturacak ev bulamadığı için çadırlarda yaşayan, intihar eden, saldırıya uğrayan, birbirlerini öldüren, sakatlayan, döven, kavga eden insanlarla ilgili haberlere rastlarız. İşte tüm bu kargaşa ortamının ana sebebi inançsızlığın getirdiği zalimlik ve merhametsizliktir.
İslam ahlakının hakim olduğu bir toplumda ise gerek maddi gerekse manevi açıdan büyük bir huzur ve rahatlık yaşanır. Böyle bir toplumda insanlar ihtiyaç duyduklarında çevrelerindeki insanlardan mutlaka yardım görürler. Çocuklar sevgi ve merhametin hakim olduğu ortamlarda yetişirler. Zayıf olanlar kuvvetliler tarafından korunur kollanırlar. Hiç kimse başkasının hakkına tecavüz etmez. Toplumda adaletsizlik, kargaşa, baskı, zulüm hiçbir şekilde görülmez.
Görüldüğü gibi, dinsizliğin getirdiği kargaşa ve zulüm ortamından kurtulmanın tek yolu, Allah’ın Kuran’da öğrettiği ve Peygamber Efendimiz (sav)’in tavsiye ettiği merhamet anlayışını tam anlamıyla yaşamaktır.