Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi, 35)
Yukarıdaki ayette belirtildiği gibi, dünya, Allah’ın, kullarını kimi zaman çeşitli zorluklarla, kimi zaman da nimetlerle denediği bir imtihan yeridir. Bu imtihanları güzellikle geçenler, karşılaştığı her olayda Allah’a bağlı kalan, Allah rızkını arttırdığında da kıstığında da güzel ahlak gösteren, hastalandığında da şifa bulduğunda da O’na yönelen, her şarrta O’na şükreden ve tevekkül edenlerdir.
İnsanlar bu dünya hayatında durmaksızın denenmekte, böylelikle samimi kalple iman edenlerle iman etmeyenler belli olup birbirlerinden ayırt edilmektedirler. Allah bir ayetinde bu gerçeği şöyle bildirmektedir:
Yoksa siz, Allah, içinizden cehd edenleri belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? (Al-i İmran Suresi, 142)
Hiç şüphe yok ki bir kişinin imtihanlar karşısındaki tavrı onun Allah’a olan bağlılığını, Allah sevgisinde samimi olup olmadığını açıkça ortaya çıkarmaktadır. Eğer kişi Allah’ı gerçekten seviyorsa ve O’nun yarattıklarına karşı gönülden boyun eğiyorsa, O’ndan gelen herşeyi en güzel şekilde karşılayacaktır. En zorlu imtihanlar karşısında dahi güzel ahlakını koruyan, tevekkül ve sebat gösteren kişi hiç şüphesiz Allah’ı çok seviyordur ve O’na karşı içli ve derin bir saygıyla bağlıdır. Allah, inkarcılar tarafından saldırıya uğradıklarında tevekküllü davranan ve zorlu bir anda da mümin ahlakı göstererek Kendisi’ne olan sevgi ve bağlılıklarını ispatlayan Müslümanların güzel tavrını bir ayetinde şöyle belirtmektedir:
Onlar, kendilerine insanlar: “Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun” dedikleri halde imanları artanlar ve: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” diyenlerdir. (Al-i İmran Suresi, 173)
Öte yandan şu da bir gerçektir ki, Müslümanlar imtihanlar vesilesiyle olgunlaşmakta, takvada iyice derinleşip cennete tam hazır hale gelmektedirler. Her ne zorlukla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar güçlü bir kişilik göstermeleri, olaylar karşısında asla ümitsizliğe düşmemeleri, her denemeyi tevekkülle karşılamaları ya da nimetler vesilesiyle şımarıp böbürlenmemeleri, her olayda Allah’a bağlı kalmaları onları cennet ehlinin ahlakına eriştirmekte, bu güzel ahlakları Allah’ın sonsuz bir ilimle mutlak kusursuzluk ve ihtişam üzere yarattığı cennete kavuşmalarına vesile olmaktadır.