‘Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından hazırlanan “Ekmek İsrafı ve Tüketici Alışkanlıkları” konulu araştırma, ülkemizdeki ekmek israfının hangi boyutlara ulaştığını gözler önüne serdi. Araştırmaya göre, Türkiye’de günde 123 milyon ekmek üretiliyor. Tüketiciler satın aldıkları bu ekmeklerin yaklaşık yüzde 5’ini yani 6,1 milyon adedini israf ediyor. …ekmeğin en çok israf edildiği yerlerin başında öğrenci yemekhaneleri geliyor. Lokanta ve otellerde ekmek israfı yüzde 3,11, kurum yemekhanelerinde yüzde 2,47, öğrenci yemekhanelerinde ise yüzde 8,62 düzeyinde bulunuyor. Söz konusu israf 450-500 bin ton civarında buğdayın da israfı anlamına geliyor. İsrafın karşılığı ise 900 milyon YTL’ye kadar çıkıyor.’
Son günlerde basına yansıyan israf konulu bu haberler Müslümanları harekete geçirmelidir. Allah’tan korkan müminler Kuran’da bildirilen ‘… Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. ‘ (Araf Suresi, 31) ayetinin hükmü gereği israf edip harama girmekten çok sakınırlar. Allah’ın verdiği nimetten memmuniyet duyarak şükrederler.
Allah dünyada insanlar için çok çeşitli nimetler sunar. Allah’ın teknolojiyi vesile etmesiyle ise her işimiz kolaylaşır. Hiç zahmetsiz sadece elimizi uzatıp musluktan akan suya ulaşabiliriz. Tek dokunuşla lambadan ışık gelir ve heryer aydınlanır. Çamaşır, bulaşık yıkamak gibi çok vakit alan işler makinalar vesilesiyle çabucak hallolur. Oturduğumuz yerden televizyonu kumanda ederek dünyayı seyredebiliriz. Aynı anda dünyanın bir ucundaki sevdiklerimize rahatça telefonla ulaşabiliriz. Eskiden bilgi edinmek için kütüphane kütüphane gezerken, artık istenilen bilgisayardan rahatlıkta tüm dünyadan bilgi edinip haberlere ulaşabiliyoruz.
Allah, teknolojiyle gelişen araba, uçak, metro gibi ulaşım kolaylıklarıyla günlerce, hatta aylarca süren zorluğu ortadan kaldırdı. İnsanın bunca rahatlık sağlayan nimet arasında düşüncesizce nimetleri harcayıp tüketmesi, israf etmesi vicdanlı ve Allah’tan korkan bir Müslümanın sakınması gereken bir tavırdır.
Müslümanlar hem her nimete çok şükreder hem de israfa çok dikkat ederler. Yiyeceği, suyu, kıyafeti, eşyayı, teknolojinin sağladığı imkanları Allah’ın ayette bildirdiği ‘Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne kısarlar; (harcamaları,) ikisi arasında orta bir yoldur’ (Furkan Suresi, 67) emri gereği ihtiyaçları kadar kullanırlar. Fazla olan herşeyin atılmadan önlem alınması ve kullanılması için tedbir alırlar.
Eğer bu konuda dünya çapında da tedbir alınmış olsaydı, hiçbir şeyin israf olmaması için bir sistem oluşturulabilirdi. En çok toplu israfın olduğu öğrenci yemekhaneleri, oteller ve lokantalarda fazla yemeklerin sistemli ve temiz olarak muhafaza edilip ihtiyaç içinde olanlara dağıtılması sağlansaydı, hem israf hem fakirlik önlenebilirdi. Zira yeryüzünde, Allah yeterli gıda üretimini nasip etmiş olmasına rağmen, düzenli dağılım sağlanamaması sebebiyle yaklaşık 850-860 milyon civarında insanın aç yaşaması, böyle bir organizasyonun aciliyetini ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca daha önceki kavimlerin durumu da Müslümanların korkup harekete geçmesi için Allah’ın Kuran’da insanlara bildirdiği örneklerdir. Allah yıllar önce Ad ve Semud kavimlerine ve Sebe halkına da çok fazla nimet sunmuş, fakat nankörlülerinden dolayı bu kavimleri helak etmiştir. Bu gerçek Kuran’da şöyle bildirilmektedir:
Andolsun, Sebe’ (halkı)nın oturduğu yerlerde de bir ayet vardır. (Evleri) Sağdan ve soldan iki bahçeliydi. (Onlara demiştik ki:) “Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin. Güzel bir şehir ve bağışlayan bir Rabb(iniz var).” Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük. Böylelikle nankörlük etmeleri dolayısıyla onları cezalandırdık. Biz (nimete) nankörlük edenden başkasını cezalandırır mıyız? (Sebe’ Suresi, 15-17 )
Allah’ın cehennemdeki sonsuz azabından çok korkan iman sahipleri Kuran’a uyma konusundaki titizliklerine, her konuda olduğu gibi israf konusunda da çok dikkat etmelidirler. Yaklaşık hergün haberlere konu olan israf konusuna, nimetlerin savurganlık şekline dönüşmemesi için her Müslüman birey olarak sahip çıkmalıdır. Tüm bu nimetler israf edilmek yerine, dinin menfaati için kullanıldığında Allah Müslümanlara bereketini artıracaktır. Böylece dünyada inşaAllah refah ve huzur ortamı daha da artacaktır.