Onlar hâlâ cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah’tan daha güzel olan kimdir? (Maide Suresi, 50)
İnsanların, yalnızca Kuran’a iman ettiklerini beyan etmeleri Kuran’da tarif edilen gerçek müslüman olmaları için yeterli değildir. Allah bu imanın hayata geçirilmesini, insanın günlük yaşamının her aşamasında Kuran’ı rehber ve kıstas edinmesini istemektedir. Eğer bir insan Kuran’a iman ettiği halde Kuran’ın gerektirdiği hayatı yaşamazsa, “Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (içindeki derin anlamları, hikmet ve hükümleriyle gereği gibi) yüklenmemiş olanların durumu, koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir…” (Cuma Suresi, 5) ayetinde tanımlanan konuma girebilir. Önemli olan, her konuyu Kuran’ın rehberliğinde düşünmek, Allah’ın razı olmayacağı ahlak, tavır, üslup ve yaşam tarzını terk etmektir.
Allah insanlara Kuran’ı bir rehber ve herşeyin bir açıklaması olarak indirmiştir. Kuran’da sadece ibaretler, helaller, haramlar değil, bir ahlak, kişilik, tavır ve hayat şekli tarif edilir. Müslüman Kuran’ın her ayetini aklında tutmalı, ruhuna iyice sindirmeli ve karşısına çıkan her olayı, insanı ya da durumu Kuran’la değerlendirmelidir. Böyle bir insanda çok üst bir akıl, kişilik ve hayat kalitesi oluşur. Elbette her insan hata yapabilir ve bu değişimin elbette bir günde olması beklenemez. Kuran’ın önce öğrenilmesi, sonra da yaşama geçirilmesi belirli bir süreç içinde olur. Ama önemli olan bu değişim için niyet etmek ve sonra da kararlı davranmaktır. Tebliğ yapan kişiye düşen görev ise, önce tebliğ yaptığı kişiyi bu değişimi başlatması için ikna etmek, sonra da Kuran’a geçiş sırasında yaptığı yanlışları güzel bir dille anlatarak yardımcı olmaktır.