Müminler İslam ahlakının yayılması, birbirleri arasındaki dayanışmanın artması ve Allah yolunda salih amellerde bulunma konularında çok titiz bir ahlak mükemmelliği ve hassasiyet gösterirler. Bu imani hassasiyetleri her tavırlarına yansır. Uyku dışında kalan tüm zamanlarını, ‘İslam’a nasıl faydam olur, bugün bu konuda neler yapabilirim?’ diye düşünerek geçirirler. Allah’ı çok sevip derin bir saygıyla Rabbimiz’den korktukları için Allah’ın rızasını kazanmak için çaba harcarlar.
Dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların durumu, inkar edenlerin Müslümanlara yönelik olarak uyguladıkları baskı ve zulüm onları aynı kendi başlarına gelmişcesine yakından ilgilendirir. Bu baskıları birebir kendileri yaşıyormuş gibi bunlardan etkilenir ve ellerinden geldiğince bu zulüm ortamını sona erdirecek şekilde çözüm bulmaya çalışırlar.
Müminler kendi çevrelerinde bulunan Müslümanların imanlarının ve şevklerinin artması için de birçok faydalı faaliyet yaparak onlara destek olurlar. Allah’a inanan salih Müslümanları adeta kendi gibi hatta kendinden de daha öncelikli görerek manen sahiplenir. Kendisine nasıl bir zarar gelmesini istemez ve buna karşı önlem alırsa, tanıdığı tanımadığı tüm Müslümanlar için de aynı şekilde hassasiyet gösterir. Müslümanları ilgilendiren hiçbir konuda umursuz bir tavır göstermez. Vurdumduymaz olmaz. Kalbindeki Allah korkusu onu bu konuda devamlı olarak teyakkuz halinde, yani uyanık, dikkatli ve bilinçli bir halde tutar. Hayatının asıl amacının sadece Allah rızasını kazanmak olduğunu bilen bir Müslüman, umursuzluk yaptığı takdirde bunun Allah Katında nasıl bir karşılığı olabileceğini düşünürek böyle bir tavır göstermekten şiddetle sakınır.
Müslüman kendi şahsi ve nefsani rahatının peşinde olmaz; aklı hep Kuran ahlakının yayılmasında ve Müslümanlara fayda sağlayacak konularda olur. Aksi bir durumda nefsani anlamda rahat edeceğini düşündüğü ortamlar, ona tahmin ettiği şekilde fayda sağlamayabilir. Aklını kullanmazsa, olayları doğru yorumlayamaz, Kuran ahlakının gerektirdiği Müslümanca tepkileri veremez. Müminleri koruyacağı ve onlara sahip çıkacağı yerde, kendisi korunmaya ve gözetilmeye muhtaç bir duruma düşebilir ki, bu da Müslümanın kendisine yakıştıracağı bir hayat şekli değildir.
Allah Kuran’da Müminlerin “hayırlarda yarışmalarını” bildirmektedir (Bakara Suresi, 148). Samimiyetle bir arayış içerisinde olan insan için yapabileceği çok fazla hayırlı faaliyet vardır. Önemli olan insanın vicdanını kapatmaması ve “hamiyet-i İslamiye”sini güçlü tutmasıdır.