Halim, yumuşak huylu kişiler için kullanılan bir ifadedir. Ancak “halim olmak” bazı kişiler tarafından “sessiz olma, hakkını aramaktan aciz olma” şeklinde oldukça yanlış bir biçimde algılanır. Bu nedenle yumuşak huylu olan bir kimsenin pasif, çekingen, ezik karakterli biri olduğu zannedilebilir. Ancak bu çok yanlış bir düşüncedir. Çünkü değerli peygamberlerimizin ve müminlerin sahip oldukları halim olma özelliği, iman edenlere ve mazlumlara karşı gösterilen şefkatli, merhametli ve ince düşünceli ahlakın kaynağıdır ve müminlerin genel özelliklerindendir.
Halim ahlaklı müminlerin özelliklerinden biri de güzel sözlü olmalarıdır. Yüce Allah’ın müminleri uyardığı, “Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.” (İsra Suresi, 53) ayetinin hükmü gereği bir Müslüman hiçbir zaman tartışmacı bir üslup kullanmaz. Çünkü aksi tarzda bir davranışın Yüce Allah’ın beğenmediği, razı olmadığı bir tavır olduğunu bilir. Bu nedenle insanlara karşı daima halim bir tavır gösterir. Bir anlık gafletle oluşabilecek bir tartışma ortamına bile fırsat vermeden daima alttan alarak, Müslümanlara en yakışacak olgun tavrı gösterir ve insanlara daima örnek olur.
İnsanlara din ahlakını tebliğ ederken Kuran ahlakını yaşamaya davet ederken bazı insanların tartışmacı ve kavgacı üsluplarına yine Yüce Allah’ın, “O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman “Selam” derler.” (Furkan Suresi, 63)ayetinde emrettiği gibi en güzel davranış biçimiyle karşılık verir ve yalnızca uyarıp korkutmakla emrolunduklarını, tartışmanın şeytandan olduğunu hatırlatırlar.
Bu tavırları karşılarındaki kişi nasıl bir ahlakta olursa olsun müminlerin daima şefkatli, hoşgörülü ve sevgi dolu olduklarının, şeytani tavırlardan her olay ve durum karşısında uzak durduklarının en güzel örneğidir. Müminlerin bu halim ahlakı aynı Hz. Musa (a.s.)’ın Firavun’a tebliğinde gösterdiği ahlak gibidir. Hz. Musa (a.s.) da, Allah’ın “Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar.” (Taha Suresi, 44) emri gereği Firavun’a tebliğ yaparken ılımlı bir üslup kullanmıştır.