Ömürlerini sonsuz yaşama tutkusuyla ve dünya hayatının peşinden koşarak tüketen cahiliye insanlarının kaybettikleri, hiç tadamadıkları oldukça önemli bir zevk vardır. Bu, Allah’ın rızasına uygun hareket etmenin, O’nun sevgisini, dostluğunu ve yakınlığını ummanın verdiği coşku dolu heyecandır.
Cahiliye toplumu Kuran’da bildirildiği üzere, “Allah’ı gereği gibi takdir edememiş” (Enam Suresi, 91) ya da “O’nu arkalarında- unutuluvermiş” (Hud Suresi, 92) düşüncesinin hakim olduğu insanlardan oluşan bir toplumdur. Bu toplumun üyeleri bazen kendilerini “uygar” olarak tanımlasa da, Allah’ı gereği gibi takdir edemedikleri, ahirete inanmadıkları gibi tanımadıkları, kendi yaratılışlarının amacı hakkında düşünmedikleri ve bunu anlamaktan da uzak oldukları için aslında “cahil”dirler. Bu “cahiliye” toplumu mensuplarının sahip olduğu pek çok yanlış mantık örgüsünün yanında en belirgin özelliklerinden biri ise, “hiç ölmeyecekmişçesine” yaşamayı planlamalarıdır.