Allah tüm insanların fıtratını, sevmekten, sevilmekten hoşlanacak şekilde yaratmıştır. İnsanlar hayatlarının sonuna kadar bu iki güzelliği en gerçek ve en derin şekliyle yaşama arayışı içerisinde olurlar. Ancak çoğu zaman, gerçek anlamda sevmeyi ve sevilmeyi sağlayan değerleri elde etmek üzerinde gereği gibi durmazlar. Oysa ki aradıkları güzelliğe ulaşabilmeleri ve gerçekten sevip sevilebilmeleri için öncelikle bu konu üzerinde önemle durmaları gerekmektedir.
Sevgi, ancak belirli değerler ve belirli özellikler üzerinde gelişebilir. Bu özellikler ne kadar sağlam ve güçlüyse, karşı taraf üzerinde sevgi oluşturma etkisi de, Allah’ın izniyle o derece güçlü olur. Aynı şekilde bir kişide sevilmeye değer özelliklerin sayısı da ne kadar çok olursa, karşı tarafta oluşacak sevgi yoğunluğu da o derece artar.
Bu nedenle gerçek sevgiyi arayan bir insanın, öncelikle kendisini bu bakış açısıyla samimi olarak gözden geçirmesi gerekir: “Gerçekten derin bir sevgiyle sevilecek özelliklerim var mı? Ya da karşımdaki bir insanı derin bir sevgiyle sevebilecek bir ruha sahip miyim?” sorularına vereceği yanıtlar, bu konudaki gerçeği ortaya koyacaktır.
Bu sorunun cevabını değerlendirirken göz önünde bulundurulması gereken en önemli konulardan biri, “kofluk tehlikesi”dir. “Kof” kelimesinin anlamı, “içi boş, değersiz, noksan, yoksun, hemen sönüverecek cinsten”dir. Bir insanın kof bir kişiliğe sahip olması demek, bu insanın, detaya, derinleşmeye, tavır ve ahlak zenginliğine, akıl alametlerine önem vermemesi; sevgide derinliği hedeflememesi demektir. Böyle bir kişi, kendisindeki temel bazı iyi özellikleri, sevilmesi için yeterli görür. Kendisi detaylı güzellikler ve incelikler sunmak yerine, karşı tarafın çaba harcayarak kendisini sevmeye çalışmasını hedefler. Kof bir insan görünümünün karşı tarafta nasıl bir etki oluşturabileceğini ise hiç düşünmez bile. Kabaca özellikler sunarak talep ettiği sevginin de aynı şekilde derinlikten uzak, yüzeysel bir sevgi olabileceğini de gözardı eder. Kofluk tehlikesi üzerinde durmadığı için, neden istediği gibi sevilemediğini de gereği gibi kavrayamaz. Oysa ki insan fıtratında, düz ve kof bir insandan derin etkilenme yoktur.
Bir de ikinci bir insan modeli vardır ki, bu da; kofluktan şiddetle kaçınan, sürekli olarak detaylı incelik ve güzellik sunmaya ve bunları sürekli derinleştirip güzelleştirmeye çalışan kimselerin tavrıdır. Dolayısıyla insanın ruhunun dolu olmasıyla, kofluk çok farklıdır.
İşte insanın kendi kendine, bunlardan hangisine benzediğini samimi olarak sorması ve tavırlarını bu bakış açısıyla gözden geçirmesi gerekmektedir.
Öncelikle iman, Allah korkusu ve takva, bir insanı sevmek için kesin olarak gereklidir. Çünkü ancak Allah’ı seven, O’nun yarattıklarında hayır ve hikmet arayan, Allah’ın beğendiği ahlaka uyan bir kimse gerçek anlamda insan sevgisini bilebilecek bir ruha sahip olur. Dolayısıyla iman, temelden kesin bir sevgi sebebidir. Bu nedenle müminler, bir kişiyi Müslüman olduğu için zaten çok severler. Ancak müminin ruhunda, Allah’ın insanlara yaşatabileceği sevginin en üst noktasına ulaşabilme arzusu vardır. Bunun için gereken de işte derin ahlak güzelliğine ve derin ruh gücüne dair özelliklere sahip olmaktır.
Detay, insan için çok önemli bir süs ve güzelliktir. İnsan temeldeki güzel özelliklerinin yanı sıra, detayda da binlerce güzel özellik gösterebilir. Bu detayların çokluğu, kişinin ruh gücünün ve ruh zenginliğinin bir yansımasıdır. Ve bu da karşı tarafta aynı şekilde, güçlü ve zengin bir etki oluşturur. Ne kadar çok detay olursa, karşı tarafın bu kişide sevilecek o kadar çok detay görmesi demektir. Böyle bir kişide, çok ciddi şekilde dikkat çeken bir tavır, mimik, konuşma ve estetik zenginliği vardır. Bu zenginlikler hayatının her anına yansır. Akıllı, imanlı, güvenilir; dost olunabilecek ve derin bir sevgiyle yaklaşılabilinecek bir insan olduğu her halinden anlaşılır.
Böyle bir insan karşı tarafın derinlemesine sevebileceği bir kişidir. Bu özellikler olmadıktan sonra, kişi dünya şartlarında olabilecek diğer güzel özelliklerin tümüne birden sahip olsa, bunların hiçbiri, derinliğin ve ruh zenginliğinin Allah’ın izniyle karşı tarafta oluşturacağı etkiyi oluşturamaz. Koflukta hiçbir zaman için derin sevme gücü ve bu sevginin derin heyecanı oluşmaz.
Aynı şekilde bu kişinin karşı tarafı sevebilmesi için de yine bu özelliklere sahip olmaya ihtiyacı vardır. Çünkü ancak derinliği yaşayan bir insan karşı taraftaki derinliği fark edebilir. Ancak inceliği bilen, uygulayan, zenginlik sunabilen bir insan karşısındaki insanda da bu özellikleri fark edebilir. Ve ancak bu şekilde karşı tarafı, gördüğü bu detaylarından, ruh zenginliğinden dolayı derinlemesine sevebilir.