Allah, “Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” (Al-i İmran Suresi,104) ayetiyle müminlerin birbirlerine iyiliği emredip kötülükten sakındırmalarını ve birbirlerini hayırlı olan davranışlara yöneltmelerini emretmiştir. Allah’ın bu emri doğrultusunda müminler hayatlarının sonuna kadar birbirlerini Kuran’ın emirlerine eksiksizce uymaya çağırır ve Allah’ın yasakladığı konulardan da titizlikle sakındırmaya çalışırlar. İnananların Allah’ın bu emrini uygulayarak birbirlerini teşvik ettikleri konulardan biri de sabretmektir. Çünkü müminler, ancak Allah’ın beğendiği ahlakı yaşayanların cennete kavuşabileceğini, diğer insanların ise cehennem azabı ile karşılık göreceklerini bilirler. Bu gerçeğin şuurunda oldukları için de kendi adlarına sonsuz bir kurtuluşu ne kadar istiyorlarsa, diğer müminlerin cennete girmeye hak kazanmasını da o kadar isterler. Bu nedenle de onları tüm ibadetlerinde sabırlı davranmaya çağırırlar ve bunu da ömürleri boyunca sabırla uygularlar. Bu konuda Kuran’da verilen bir örnek Peygamberimiz (sav)’in bir mağarada yanındaki kişiye Allah’ı hatırlatarak, onu zorluğa karşı ümitvar olmaya davet etmesidir:
Siz O’na (peygambere) yardım etmezseniz, Allah O’na yardım etmiştir. Hani kafirler ikiden biri olarak O’nu (Mekke’den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: “Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir.” Böylece Allah O’na ‘huzur ve güvenlik duygusunu’ indirmişti… (Tevbe Suresi, 40)
Ayette görüldüğü gibi Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), son derece zor koşullar altında, kendisini belki de öldürmeye kalkışacak insanlardan saklanırken, yanındaki arkadaşına Allah’ın yardımını hatırlatmıştır. Peygamberimiz (sav)’in bu güzel tutumu kuşkusuz bütün Müslümanların örnek alması gereken bir davranıştır. Her ne şart altında olursa olsun inananların birbirlerine Allah’ın gücünü ve yardımını hatırlatarak, birbirlerini sabırlı olmaya yöneltmeleri, üstün bir ahlakın göstergesidir.
Kuran ayetlerinde böyle üstün ahlaka sahip kimseler “Ashab-ı Meymene” olarak adlandırılmıştır:
Biz ona ‘iki yol-iki amaç’ gösterdik.
Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi.
Sarp yokuşun ne olduğunu sana öğreten nedir?
Bir boynu çözmek (bir köleye özgürlük vermek)tir;
Ya da açlık gününde doyurmaktır,
Yakın olan bir yetimi,
Veya sürünen bir yoksulu.
Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak.
İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meymene). (Beled Suresi 10-18)