İnsanın ruhu güzellikten, temizlikten, düzenden, estetikten zevk alacak şekilde yaratılmıştır. Allah tüm bu güzellikleri olağanüstü bir mükemmelliğin ve ihtişamın hüküm süreceği cennette, dünyadaki amellerinden razı olduğu kullarına nasip edecektir.
Bizler cennetteki mükemmelliği tefekkür etmek istediğimizde dünyanın en güzel manzaralarını, en gösterişli mekanlarını zihnimizde canlandırırız. Ama hiç şüphe yok ki, dünyanın en güzel mekanlarının dahi pek çok kusurları vardır ve dünyadaki en güzel şehir bile son derece estetik ve ihtişamlı olan cennet şehirlerinin yanında son derece sıradan kalır. Nitekim kusursuzluk ancak cennete mahsus bir özelliktir.
Cennet dünyada bildiğimiz ve rahatsızlığını hissettiğimiz hiçbir eksikliğin, kusurun, acizliğin olmadığı mükemmel bir mekandır. İnsan günler geçse de uyumaya muhtaç olmayacak, temizlenmesi bakım yapması gerekmeyecek, spor yapsa çeşitli faaliyetlerde bulunsa da yorgunluk hissetmeyecek, açlık hissetmediği gibi istediği kadar sevdiği şeylerden yese de tokluk hissedip yediklerinden dolayı rahatsızlık duymayacak, kimseden tedirgin edici bir tavır ve söz işitmeyecek, kıskançlık, öfke, kin, yalan gibi hiçbir çirkinliğin olmadığı, nereye baksa bir güzellik, nereye baksa bir nimet, nereye baksa konfor ve rahatlık olduğu bir mekan olacaktır.
Rabbimiz Allah’ın “Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün” (İnsan Suresi, 20) ayetiyle tarif ettiği cennet, değerli taşlarla bezenmiş köşkler, saraylar ve yeşilliklerin yanı sıra, çiçeklerle donatılmış bahçeler, arklar ve ırmaklar biçiminde sularla süslenmiş son derece güzel şehirlerden oluşur. Bu gerçeği Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle ifade etmiştir:
“Cennette altından bir direk ve üzerinde zebercedden (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) şehirler vardır ki, onlar cennete yıldızlar gibi ışık verirler…” [Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/6]
Ne var ki bazı insanlar cennetin sadece uçsuz bucaksız yeşil kırlardan, ağır ağır akan şelaleler ya da akarsulardan ibaret olduğunu düşünürler. Oysa cennetteki güzellikler sadece bunlardan ibaret değildir. Nitekim Kuran’da ve Peygamber Efendimizin (sav) hadis-i şeriflerinde cennetin hayallerimizin çok ötesinde sonsuz güzellikte bir yer olduğu haber verilmektedir. Bu tariflerden anlaşıldığı üzere cennet zenginliğin, teknolojinin, ihtişamın ve daha pek çok nimetin en fazlasıyla var olduğu bir yer olacaktır. Ayette bildirildiği gibi “… Eni göklerle yer kadar olan..” (Al-i İmran Suresi, 133) cennet, dünyadakine benzer, yeri, göğü, hatta başka hadislerde ifade edildiği gibi sokakları, çarşı, pazarları ve normal bir hayat akışı olan, ama dünyadan farklı olarak tamamıyla kusursuzluk üzere yaratılmış bir yerdir.
Cennette dünyadakine benzer nimetler olacak, ancak bu nimetler dünyadakiyle kıyas bile yapılamayacak şekilde kusursuz ve mükemmel olacaktır. Örneğin cennet yiyecekleri ve içecekleri dünyadakilerden kıyaslanamayacak kadar daha lezzetli, son derece nefes kesici ve tatmin edicidir. Ayrıca burada açlık, susuzluk gibi acizlikler yoktur ve cennet ehli her istediklerinde nefislerinin hoşuna gidecek olağanüstü lezzetli yiyeceklerle ve sarhoş etmeyen son derece hoş tadı olan içkilerle rızıklandırılacaklardır. Cennet yiyecekleri ve içecekleri hiçbir zaman tükenmeyecek, sonsuza kadar büyük bir bolluk ve bereket hüküm sürecektir.
Rabbimiz Allah’tan bir başka lütuf olarak cennet ehli bu yiyecek ve içecekleri hiçbir şekilde rahatsızlık duymadan, dilediği kadar yiyebilecektir. Öte yandan bir yiyeceğin pişmesini ya da bir meyvenin olgunlaşmasını beklemek, meyveleri, sebzeleri yemeden önce yıkamak zorunda olmak gibi dünyevi eksiklikler de cennette mevcut değildir. Cennette bir yiyeceği yemek isteyen insan, daha onu aklından geçirirken yiyeceği en mükemmel haliyle önünde bulacak, meyveleri tertemiz olarak dalından koparıp yiyecek, kopardığı meyvenin yerinde ise derhal yenisini görecektir.
Cennet kıyafetleri de dünyadaki en güzel kıyafetlerle dahi kıyas yapılamayacak şekilde mükemmel olacaktır. Allah’ın, “Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır…” (İnsan Suresi, 21) ayetiyle haber verdiği gibi, cennet ehlinin giyecekleri çeşitli renklerde atlas ve ipek gibi en kaliteli kumaşlardan olacaktır. Peygamber Efendimiz (sav)’in cennet giysilerinin bu özelliklerine dikkat çektiği bir hadisi şöyledir:
“… Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerinde gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür…” [Tezkireti’l Kurtubi, s. 325-326/563]
Yüce Allah, Kuran’da “Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerindedirler.” (Vakıa Suresi, 15) ve “Adn Cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler…” (Fatır Suresi, 33) ayetleriyle cennette çeşitli mücevher ve kıymetli taşların bolluğunu haber verir.
Cennet nimeti olarak inciden bahsedilen hadislerden biri şöyledir:
“Cennetliklerin başlarında taçlar vardır. Taçtaki tek inci, meşrık (Doğu) ile mağrib (Batı) arasını aydınlatır.” [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
Hiç şüphesiz burada ele alınanlar cennet nimetlerinin ancak çok az bir kısmıdır. Allah Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim’de cennete ve cennet nimetlerine dair pek çok ayet bildirmiş, şu ayetinde de müminlere cennet için yarışmalarını emretmiştir:
Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır. (Al-i İmran Suresi, 133)