Hz. Musa (as), firavuna dini tebliğ etmek için giderken, Allah’tan, kardeşini kendisine yardımcı kılmasını istemiştir. Bu gerçek ayette şöyle haber verilir:

“Ailemden bana bir yardımcı kıl”. “Kardeşim Harun’u”. “Onunla arkamı kuvvetlendir”. “Onu işimde ortak kıl”. “Böylece Seni çok tesbih edelim”. “Ve Seni çok zikredelim”. “Şüphesiz Sen bizi görüyorsun”. (Taha Suresi, 29-35)

Ayetlerden de anlaşıldığı gibi önemli bir görev söz konusu olduğunda müminin, yanına güvenilir bir yardımcı alması akılcı bir yöntem olur. Nitekim Allah Hz. Musa (as)’ın duasına, “(Allah) Dedi ki: “Pazunu kardeşinle pekiştirip güçlendireceğiz; sizin ikinize de öyle bir ‘güç ve yetki’ vereceğiz ki, ayetlerimiz sayesinde size erişemeyecekler. Siz ve size uyanlar galip olanlarsınız.” şeklinde karşılık vererek, birlikteliklerinin hem fiziki hem de manevi hikmetine dikkat çekmiştir. (Kasas Suresi, 35)

Müminler Allah’ın dikkat çektiği bu yöntemi uyguladıkları takdirde, iki kişiden birinin hataya düşebileceği, eksik kalabileceği bir anda, diğer kişi devreye girerek yanındaki mümine fiziki ve akli bir destek sağlayacaktır. Yine iki kişi arasında hal, tavır ve sözlü olarak Allah’ın sürekli hatırlanması ve zikredilmesi için uygun bir ortam oluşması ise ayetin işaret ettiği sırlardan bir diğeridir.

Güvenilir bir yardımcının yararı bu kadarla sınırlı değildir elbette. Müminin can ve mal güvenliği bakımından da yalnız hareket etmemesi ve herhangi bir tehlikeye karşı yanına bir mümini alması büyük önem taşır. Böylece her iki taraf da bir diğerinin fark etmediği bir tehlikeyi tespit ederek, muhtemel olumsuzlukları önceden önleyebilme imkanını elde etmiş olurlar.