Gösteriliyor: 121 - 150 of 1.402 Sonuçlar
Makaleler

Kuran Ahlakını Tebliğ Etmenin Verdiği Heyecan nasıl bir His?

Allah müminler arasında insanları iyiye, hayra ve güzel olana çağıran bir topluluk bulunmasını emretmiştir: “Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” (Al-i İmran Suresi, 104) Salih Müslümanlar Allah’ın bu ayeti doğrultusunda insanlara Kuran ahlakının güzelliğini ve cahiliye ahlakını yaşamanın yanlışlığını anlatmaya ve onları Allah’ın dinine yöneltmeye …

Makaleler

Cenneti Düşünmenin Verdiği Heyecan nasıl bir His?

Müminlerin en fazla heyecan duydukları konulardan biri de cenneti ve cennet nimetlerini düşünmektir. Çünkü cennet, insanlara, daha önce dünya hayatında eşine benzerine rastlamadıkları bambaşka bir hayat sunmaktadır. Orada dünya hayatında karşılaşılan eksikliklerin ve kusurların hiçbiri yoktur. Çünkü cennet, dünya hayatı gibi bir imtihan mekanı olarak değil, bir mükafat yurdu olarak yaratılmıştır. Dahası Allah, insanların cennete …

Makaleler

Şevk ve Heyecan Mümine Neler Kazandırır?

Güç ve Kuvvet Kazandırır… İnsanlar hayatları boyunca kendilerini hem zihinsel hem de fiziksel açıdan güçlendirebilmenin yollarını ararlar. Bunun için bilimin ve tıbbın tüm imkanlarına başvurur, türlü türlü ilaçlarla ya da zihin egzersizleriyle ilerleme kaydetmeye çalışırlar. Ancak hiçbir zaman için yaşamlarının sonuna kadar kendilerini canlı, hayat dolu, şevk içinde tutacak bir formüle ulaşamazlar. İnsanı hem zihinsel …

Makaleler

Din Ahlakını Yüzeysel Yaşayan İnsanların Şevksizliği

Aşağıdaki linklerde gerçek anlamda iman etmeyen insanların imani zayıflıklarından kaynaklanan şevksiz ruh hallerine değineceğiz. Bu kimselerin Kuran’da nasıl tanıtıldıklarını, dine olan bakış açılarını ve yaşama amaçlarını ortaya koyarak bu farklılığın nedenlerini açıklayacağız. Din Ahlakını Yüzeysel Yaşayanlar Kimlerdir? Neden Müminlerle Birlikteler? Kalbinde Hastalık Olanların Şevksizliği… Ağır Davranırlar… Ağır Davranmak Bir Kazanç Değil, Aksine Büyük Bir Akılsızlıktır

Makaleler

Din Ahlakını Yüzeysel Yaşayanlar Kimlerdir?

Kuran ayetlerinde bu kimseler “kalplerinde hastalık bulunanlar”, “münafıklar”, “ağır davrananlar” ya da “geride kalanlar” olarak da adlandırılmaktadır. En dikkat çekici özelliklerinden biri ise “… Onlar, ne sizdendirler, ne onlardan…” (Mücadele Suresi, 14), “Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla…” (Nisa Suresi, 143) ayetleriyle belirtildiği gibi gerçek anlamda ne cahiliye toplumuna ne de mümin topluluğuna dahil olmalarıdır. Ama ilginçtir ki bu insanlar genellikle müminlerin arasında yaşarlar. …

Makaleler

Din Ahlakını Yüzeysel Yaşayanlar Neden Müminlerle Birlikteler?

Kalbinde hastalık olan kimselerin farklı inançlarına rağmen yine de müminlerin arasında yaşamak istemeleri elbette ki ilginçtir. Bunun bir nedeni, bu kimselerin din ahlakının kazandırdığı güzelliklerden ve menfaatlerden, müminlerin sağladığı huzur ve güven ortamından yararlanmak istemeleridir. Cahiliye toplumunda asla bulamayacakları üstün bir ahlaka sahip olan müminler ile birlikte olmayı, böyle insanlardan oluşan bir ortamı daha cazip …

Makaleler

Kalbinde Hastalık Olanların Şevksizliği Nasıl Olur?

İnsanlardan kimi, Allah’a bir ucundan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne isabet edecek olursa yüzü üstü dönüverir. O, dünyayı kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu, apaçık bir kayıptır. (Hac Suresi, 11) Kuran’da yer alan bu ayet, dine tam sarılmayan insanların hastalıklı şevk anlayışlarını açıkça ortaya koymaktadır. Zira …

Makaleler

Kuran’da “Ağır Davrananlar” Nasıl Tarif Edilmiştir?

Münafık karakterli kimseler inançlarındaki bozukluk nedeniyle müminlerden tamamen farklı ve Kuran’dan çok uzak bir hayat felsefesi geliştirmişlerdir. Mantık örgüleri, Allah’ın rızasını kazanmak üzerine değil, nefislerini hoşnut etmek ve çıkar elde edebilmek üzerine işler. Bu nedenle dinin menfaatleri yönünde hareket etmeyi kendilerince boşa harcanan bir emek olarak nitelendirirler. Ahirete olan inançları çok bulanıktır. Dolayısıyla ahirete yönelik …

Makaleler

Ağır Davranmak Bir Kazanç Değil, Aksine Büyük Bir Akılsızlıktır

Kuşkusuz kalplerinde hastalık bulunan kimselerin “ağır davranmaları” büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını göstermektedir. Zira Allah yolunda harcanan her çaba insana olabilecek en büyük menfaati sağlar. Kişinin şevkle ortaya koyduğu emek, ona Allah’ın rızasını kazandıracaktır. Allah razı olduğu kullarına hem dünyada hem de ahirette güzellik ve iyilik vaat etmiştir. Dolayısıyla dünya menfaatleri yerine Allah’ın rızasını hedefleyen …

Makaleler

Şevksiz ve İsteksizce Yapılan İşlerin Sonucu Ne Olur?

İnsanların büyük çoğunluğu dini yaşama konusundaki şevksizliği sıradan bir durgunluk ve tembellik hali olarak algılar, dolayısıyla bu durumu telafi etmek için herhangi bir çaba harcamazlar. Bunun, kendilerini sonsuza kadar büyük bir kayba sürükleyebilecek derecede önemli bir eksiklik olduğuna ihtimal vermezler. Oysa Kuran’da bu hastalığa dikkat çekilmiş ve insanlar böyle bir tehlikeye karşı uyarılmışlardır. Çünkü insanların, …

Makaleler

Şevksizlikten Kurtulmanın Yolu Nedir?

Şevksizliğin Tek Çözümü: Allah Korkusu… Şevksizliğin kökeninde çoğu zaman bir iman zafiyeti olduğunu, bunun ne kadar tehlikeli bir tavır bozukluğu olduğunu kavrayan bir kimse, bu hastalıktan bir an önce kurtulabilmek için Kuran’da gösterilmiş olan tüm yollara uymalıdır. Öncelikle şevkin asıl kaynağının Allah korkusu olduğunu bilmeli ve bu yönde kendisini güçlendirmeli, derin bir tefekkürle Allah’a olan …

Makaleler

Şevkli ve Heyecanlı Olun!

Tüm vicdan sahibi kimselere, vicdanlarının sesini dinleyip Allah’ın Kuran’daki davetine büyük bir şevkle icabet etmelerini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Çünkü insan, dünyaya bir kez gelir, bir kez imtihan olur ve öldükten sonra bir daha bunun geri dönüşü mümkün değildir. Dünya hayatı, Kuran’da da bildirildiği gibi “göz açıp kapayıncaya kadar” geçer. İnsan burada vicdanını, iradesini …

Makaleler

Zulüm, İşkence ve Azap

Kuran’da, insanlara zulüm, işkence ve baskı uygulamaya da fitne ismi verilmektedir: Sonunda Musa’ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara (fitnelere) çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı. (Yunus Suresi, 83) Gerçek şu ki mümin erkeklerle mümin kadınlara işkence (fitne) uygulayanlar …

Makaleler

Fitne Çıkartmak ve Kuran’daki Karşılığı

Allah fitneyi Bakara Suresi’nin 191. ve 217. ayetlerindeki “fitne öldürmekten beterdir” ifadesiyle insan öldürmekten daha büyük bir suç olarak tanımlar. Dolayısıyla fitnenin ne denli büyük bir suç olduğunu anlamak için, Kuran’da “insan öldürmenin” karşılığına bakmak yerinde olur. Ayette şöyle buyrulmaktadır: Kim bir mümini kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona …

Makaleler

Tebliğ Yapan kişi Kendisi nasıl Tanıtmalı?

Cahiliye toplumlarında, insanlar birbirlerine yalnızca menfaat karşılığında iyi davranırlar. Bir insanın bir diğerine ilgi göstermesinin ardında, mutlaka bir menfaat beklentisi vardır. Bu durum cahiliye toplumunun çoğu üyesi tarafından da bilinir. Bu kişiler, bu yerleşik durumun doğal bir sonucu olarak, kendilerine ilgi gösteren herkes hakkında, “acaba ne gibi bir menfaat gözetiyor” şeklinde düşünürler. Eğer birisi oturup …

Makaleler

Müminlerin Çekişmesi Fitneye Sebep Olur

Allah Enfal Suresi’nde müminlerin birbirinin velisi olmadıkları takdirde dünyanın fitne ile dolacağını şöyle haber vermektedir: İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73) Müminler fitne çıkarmaktan titizlikle kaçınır, fitneye yol açabilecek en ufak bir hata içine girmezler. Ancak …

Makaleler

Fitne Unsurları nelerdir?

Müminin dünya hayatında nasıl yaşaması gerektiğini, herşeyin Yaratıcısı olan Allah en ince ayrıntısına kadar bildirmiştir. Ancak kimi insanlar istek ve tutkularını ölçü aldığında, bedeni arzularını ve kendi beklentilerini dinin menfaatlerinin ve Allah’ın hoşnutluğunun önüne alabilmekte, gaflet dolu bir ruh haline girebilmektedir. Böyle olunca da Allah’ın, sakınmasını söylediği şeylerin içine büsbütün dalabilmekte, titizlik göstermesi gereken konularda …

Makaleler

“Müslümanın Zenginliği Allah Rızası İçindir”

ADNAN OKTAR: (Müslüman zengin olabilir) Tamam zengin olabilir, ama niçin zengin olur? Allah rızası için zengin olur Müslüman. Allah rızası için zengin olan da Allah rızası için o malını kullanır, imkanlarını kullanır. Hz. Süleyman (as) zengindi, ama Allah için kullandı, değil mi? Kendi keyfine, zevkine kullanmadı, Allah rızası için kullandı. Hz. İbrahim (as) da zengindi. Ama …

Makaleler

Nefsin İki Yönü mü var?

İnsanın yapısı hakkında Kuran’da verilen bilgileri incelerken, “nefs” kavramına oldukça sık rastlarız. Nefs Arapçada “insanın kendisi”, anlamına gelir ve Türkçe’de tam bir karşılığı olmasa da “benlik” kelimesiyle bir derece tercüme edilebilir. Kuran’da haber verildiği gibi, “nefs” iki taraflıdır: İnsanın içinde kötülüğü emreden bir taraf ve o kötülükten sakınmayı emreden bir taraf bulunmaktadır. Şems Suresi’nde bu …

Makaleler

“Nefsin Terbiye Edilmesinde Ölçü Samimiyettir”

ADNAN OKTAR: Nefsin terbiye edilmesinde, Allah’ın gösterdiği tek bir ölçü vardır, samimiyet. Samimiyeti biz ortaya koyduğumuzda, nefs çok makul hale gelir. Çünkü çıkarlar mantıklı olmayı sağlar. Ama vicdanımız da akıllı olmayı sağlar. Samimi ve candan davranmayı sağlar. Biz aklımızla ve vicdanımızla hareket edeceğiz. Aklıyla vicdanıyla hareket eden adam hep doğru hareket etmiş olur. Mesela Allah esirgesin, …

Makaleler

İstek ve Tutkularını İlah Edinenler

Nefis önceki sayfalarda da vurguladığımız gibi iki taraflıdır ve Allah nefse fücuru yani kötülüğü ve ondan sakınmayı ilham etmiştir. Kuran’da, nefsin fücurunu ifade etmek için çoğu kez “heva” ifadesi de kullanılır. Heva sözlükte; “istek, tutku, nefsin arzu ve hevesi, şehvet, şehvete karşı şiddetli eğilim, insanın bozulmasına yol açan bütün olumsuz içsel etkenler” şeklinde tanımlanır. İnkarcılar, …

Makaleler

“Çıkarları İçin Yaşayanlar Hiçbir Zaman Mutlu Olamazlar”

ADNAN OKTAR: Bakın şu an önümüzde bir perde var. Biz de perdenin üstüne yapışığız adeta ve bunu seyrediyoruz. Böyle harika bir yapı varken, işte adam çeki ödemedi diye onunla kavga ediyor, hakaret ediyor. Veya bir arkadaşıyla rekabet etmeye kalkıyor, ama şu görüntüden oluşan dünyanın içerisinde, televizyon ekranının üzerinde yaşayan bir insanı düşünün, yani televizyon ekranının …

Makaleler

Vicdan ve Ruh

Nefsin iki ayrı yönü olduğu Kuran’da bildirilir ve nefsin bir kısmının “heva”dan, yani insanı Allah’ın yolundan alıkoyan bencil tutku ve hırslardan oluştuğuna haber verilir. Nefsin öteki kısmı olan vicdan ise, insanı Allah’a ve dinin içerdiği doğrulara yöneltir, nefsin içindeki “fücur”dan sakınmasını sağlar. Vicdan, insana Allah’ın üflediği “ruh”tan kaynak bulur. Secde Suresi’nde Allah’ın insana Kendi ruhundan …

Makaleler

Kalp, Akıl ve Zeka

nsanın içinde heva ve vicdan şeklinde iki ayrı yön olduğunu daha önceki bölümlerde açıklamıştık. Bu hususta akıl ve akılsızlık kavramları da büyük önem taşımaktadır. Çünkü Kuran’da, hevaya uymanın akılsızlığı, vicdana uymanın ise aklı getirdiği haber verilir. Az önce de belirttiğimiz gibi, hevasına uymuş, dolayısıyla Allah’tan uzaklaşmış bir insan, kısa sürede akletme özelliğini yitirir. Allah Kuran’da, …

Makaleler

“Tüm Gücüyle Vicdanına Uyan İnsan, En Akıllı İnsandır”

ADNAN OKTAR: Akıl insanın kendi kontrolünde gibi görünen, ama kaderinde olan, Allah’ın ona verdiği bilgidir. Yani Allah’ın ona sunduğu her türlü bilgidir. Ve düşünme şeklidir. Ama bunun tamamını Allah kaderde her kula, her insana yazmıştır ve aynısıyla dediği gibi olaylar olmuştur. Mesela Hz. Musa (as)’ın konuşmaları var Kuran’da. Hz. Musa (as) daha doğmamışken, daha dünya yokken …

Makaleler

Akıl Sahipleri ve Aklı Örten Etkenler

Aklı insana Allah verir; dilediği anda da geri alır. İnsanın aklının gelişmesi ise, kalbinin gelişmesine, yani kalbinin “Allah’ın zikri” ile dolmasına bağlıdır. Peki “akıl sahibi” ne demektir? Kuran’ın genel mantığına baktığımızda, bu sorunun cevabını kolaylıkla bulabiliriz: İnsanın kalbini ve aklını kapalı tutan şeyler, hırs ve bencil tutkulardır. Örneğin, kıskançlık halinde bulunan bir insan, aklının önemli …

Makaleler

“Akıl, Kuran Ahlakına Uymakla Oluşur”

ADNAN OKTAR: Tabii, elhamdülillah denir, Allah’a hamd edilecek. Allah öyle tecelli ediyor. Allah ona bir görüntü meydana getiriyor. Allah öyle görünmüş oluyor ona. Yani şahsı görmüyor o, Allah’ın ondaki tecellisini görmüş olur. Dolayısıyla gururlanacak ne durum var orada? Zaten saydam bir varlık, ölümlü bir varlık, saydam ve simsiyah. Allah kafamızda onu aydınlık ve ışık halinde …

Makaleler

Akıl ve Duygusallık birbiriyle çelişir mi?

Aklı örten etkenlerin en önemlilerinden biri, duygusallık, ya da diğer adıyla romantizmdir. Bu, son derece tehlikeli ve zararlı bir ruh halidir ve pek çok insanı akletmekten alıkoyar. Duygusallık, insan duygularının aklın denetimini aşması ve aklı geride bırakarak insanın kontrolünü ele almasıdır. Duygusal bir insan, hiçbir akılcı tutarlılığı olmayan şeyleri sırf duygularının esiri olduğu için yapabilir. …

Makaleler

“Müminlerin Sevgisi ve Evliliği Allah Rızası İçindir”

ADNAN OKTAR: Olabilir bu tip insanlar, aklı fikri evlilikte olan tipler çoktur. “Adın ne?” dersen “evlilik, koca” der. Çünkü kocası olması onun için bütün hayatını garanti altına alması demektir. Sosyal sigortaların en yüksek dereceden bir insana sunduğu sigorta hizmeti ne ise, onu sunduğunu düşünüyor. Çünkü onu yedirecek, içirecek, gezdirecek, ona para verecek, hastalığında tedavisini yaptıracak. …

Makaleler

Kuran’da Tebliğ ve Tartışma nasıl anlatılır?

Tebliğ Kuran’ın gözardı edilen önemli hükümlerinden birisidir. Insanların bir çoğu “İslam’ı yaşamak” dendiğinde bunu sadece bazı fiziki farzları yerine getirmek olarak algılar. Namaz, oruç, hac, zekat gibi farzların yerine getirilmesinin kişinin mükemmel bir müslüman olması için yeterli olduğunu düşünür. Halbuki İslam maneviyat ve sevgi üzerine oturtulmuş bir dindir. Elbette fiziki olarak yerine getirilmesi gereken farzlar …