Antik Yunan’da dev sütunlarla yükselen yapıtlar, Mısır’daki devasa büyüklükteki piramitler, Petra’da kayalara oyulmuş yapılar keşfedildikleri ilk günden beri merak ve heyecan konusudurlar. Bu binalar nasıl yapıldı? Burada kimler yaşadı? Bu insanların nasıl bir yaşantıları vardı? Bu soruların cevabı çok açıktır. Onlar da aynı bizim gibi ihtiyaçları, estetik anlayışları, dini inançları, duyguları, fikirleri, sosyal hayatları olan insanlardı. Bu nedenle göze hoş gelen ihtişamlı binalar inşa ettiler, altını, değerli taşları işleyerek süslemede kullandılar, güzel evler, barajlar, su kanalları, ibadet yerleri inşa ettiler. Bu şehirlerden geri kalanlar bize bu insanların tahminlerin ötesinde oldukça zengin bir sosyal hayat yaşadıklarını gösterdi.
Bilimsel alanda da şaşırtıcı bilgiye sahiptiler. Mısırlılar piramitleri inşa etmek için bugün bile halen keşfedilemeyen mühendislik bilgilerini kullandılar. Sümerler, Zigurat kulelerinden uzayı inceleyerek, 12 aylık takvimi oluşturdular. Mayalar bir yılın 365 günden biraz daha uzun olduğunu bilecek kadar hatasız bir matematik hesabı yaptılar. O halde bu insanlar asla ilkel bir anlayışa sahip değillerdi. Dine, sanata, bilime duydukları ihtiyaç ve bunları olabilecek en mükemmel düzeyde yaşamış olmaları bu insanların bizden hiçbir farkları olmadığını göstermektedir.
Bunlar, günden güne artan arkeolojik bulguların ortaya çıkardığı gerçeklerdir. Ancak Kuran’da Allah bize geçmişte yaşamış kavimlerin üstün başarıları olduğunu bildirmiştir.