Yüce Allah’tan başka kuvvet sahibi olmadığı Kuran’da bildirilmiştir. Allah’ın yarattığı varlıkların sahip gibi göründükleri güç ise gerçekte Allah’a ait olan sonsuz gücün onlardaki bir yansımasıdır. Allah dilediği anda bu gücü kendilerinden geri alabilir. Bu nedenle bir kimseyi, Allah’ın kendisine bu dünyada geçici olarak ve imtihan için verdiği güç ve kudret nedeniyle gözde büyütmek, ona hayran olmak, bu gücü ona aitmiş gibi görmek bir nevi kişiyi sözde ilahlaştırmak olur. (Allah’ı tenzih ederiz) Gerçekte büyük görülmesi, hayran olunması, kendisinden medet umulması gereken yegane mutlak varlık alemlerin Rabbi Yüce Allah’tır.
Ancak inkar edenler elde ettikleri nimetleri ve gücü Yüce Allah’ın vesile kıldığı maddelere ve şahıslara bağlar ve onlardan medet umarlar. Onlara müteşekkir kalır, onlara şükretmeye çalışırlar. Kısacası, Allah’tan başka güç ve etki sahibi sandıkları sayısız sahte ilahlar edinirler (Allah’ı tenzih ederiz). Akıllarını kullanmadıkları için, bütün bu sahte ilahları da, onların yaptıklarını da Allah’ın yarattığını, Allah’ın dilemesi ve emri olmaksızın hiçbir şey yapamayacaklarını, hiçbir şeye güçlerinin yetmeyeceğini göremezler. Allah’ı unutarak gücü ve etkiyi O’nun kullarında arayıp, onlara yönelir, onlara şükreder ve onlardan medet umarlar. Bu ise hem şirk hem de çok büyük bir nankörlüktür. Ancak Allah’a ortak koşan kişilerin şuurunda olmadıkları bir gerçek vardır. Bu da Allah’tan başka taptıkları varlıkları hoşnut etmelerinin mümkün olmadığıdır. Bu kimselerin içine girdikleri çıkmazı Rabbimiz Kuran’da şu hikmetli örnekle bildirmiştir:
Allah (ortak koşanlar için) bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan (köle) bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah’ındır. Hayır onların çoğu bilmiyorlar. (Zümer Suresi, 29)