Dünyada yaşayan tüm insanların yapmaları gereken en önemli ibadetlerinden biri Allah’ı anmaktır. Allah bu durumu kullarına Ankebut Suresi’nin 45. ayetinde şöyle bildirmektedir:
” … Allah’ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah, yaptıklarınızı bilir.”
İman eden insanlar Kuran’da Allah’ın bildirdiği bu gerçeği bildikleri için hayatlarının tamamını Allah’ı anarak geçirme gayreti içerisinde olurlar. Mümin sabah uyanır uyanmaz Allah’ın kendisine tekrar can vermiş olmasının şükrü ile Allah’a hamd ederek güne başlar. Yaşayacağı gün için ana gayesi Allah’ın rızasını kazanmaktır. Örneğin sabah erken kalkmak kimi zaman insanın nefsine zor gelebilir. Ancak mümin Allah’a iman ettiği, bu dünyanın çok kısa ve geçici bir imtihan ortamı olduğunu bildiği için büyük bir şevk ve coşku ile uyanır. Hızlıca kalkıp o gün Allah’ın rızasını nasıl kazanacağını, İslam’ın, Müslümanların lehine neler yapabileceğini düşünür. Kahvaltısını ederken Allah rızası için güç bulup, Allah yolunda daha fazla iş yapabilme niyetindedir ve rızkı verenin Allah olduğunu bilir. Yola çıktığında karşısına çıkan her olayı Allah’ın yarattığını bilmenin tevekkülü ve teslimiyeti vardır. Örneğin trafik sıkışık olabilir, gideceği yere geç kalabilir veya her zaman gittiği yolun kapandığını görebilir. Bütün bunları son derece teslimiyetli bir tavırla karşılar. Olayların tamamının kaderde ve Allah’ın kontrolünde hayırla yaratıldığını farkındadır. İşine gidip katıldığı bir toplantıda veya çevresindeki insanların kendisine karşı takındıkları olumsuz gibi gözüken bir tavırda, yine Allah’a teslim olmanın verdiği iç huzurunu yaşar. Bütün insanları ve bütün işleri yaratanın Allah olduğunu ve herşeyin Allah’ın ‘Ol’ demesiyle olup bittiğini bilir. O nedenle insanın kızacağı, sinirleneceği, endişe edeceği, tedirginlik duyacağı hiçbir durumun olmadığını; her şeyi en ince ayrıntısına kadar en güzel surette yaratanın Allah olduğunun farkındadır. Gün boyunca yaşadığı her dakikayı, Allah’ı daha fazla anarak, Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanma gayesi ile geçirir. Sonsuz ahiret hayatının yanında bir ‘göz açıp kapatmak kadar kısa’ olan dünya hayatının sadece imtihan yönünden bir değeri olduğunu, bu imtihan ortamını Allah’ı en çok razı edebileceği şekilde geçirmesi gerektiğini bilir. Bu bilinç de müminin akıllı, olgun, vicdanlı ve Allah’tan korkarak hareket etmesine, her anını Allah’ı anarak geçirmesine vesile olur.
Kuran’da her an Allah’ı düşünerek ve O’nun rızasını arayarak hareket etmenin mümini Allah’ın rahmetine kavuşturacağı şöyle bildirilmektedir:
“… Allah’ı çokca zikredin; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz.” (Cuma Suresi, 10)